Çerkesler; Biz Kimiz?

0
924
  • Kmza Haldun DAĞLI 
  • Ve vahşidir bu vadilerin kavimleri 
  • Onların tanrıları özgürlük, yasaları savaştır 
  • Orada düşmanı yok etmek suç değildir 
  • Ama daha da gerçeği intikamdır 
  • Orada iyiliğe iyilikle 
  • Kana kanla karşılık verilir 
  • Ve nefret de aşk gibi edebidir 

M.Y. LERMENTOV 

“Çerkes” tanımı, değişik çevrelerce halen farklı yapılmakta ve yorumlanmaktadır. Tanımın bugünkü kullanımıyla ilk kullanımı arasında oldukça büyük farklılıklar vardır. Kafkasya kavşak ve istilalar bölgesi olması nedeniyle bu kimlik tanımlamasının dışarıdan verildiğini belirtelim. Bu istilacı güçlerin her birinin bölge halklarıyla ilişkilenmekte kullandıkları tanımlar; bugün yapılan araştırmalarda hareket noktası olmaktadır. Zira bu istilacıların yazıyı kullanıyor olmaları, üretim ilişkilerinde “ileri olmaları” kaynak olarak yaralanmada etkilidir. “Çerkes” tanımına ilk olarak 6. yy’dan itibaren rastlanmakta. Buna göre; Yunanlılar tarafından Kuzeybatı Kafkasya’da bulunan Abhaz, Vubıh, Adiğelere “Kerket” denildiği ve bunun Çerkes olarak değişime uğradıkları söylenmektedir. Oldukça dar kapsamlı olan bu tanım, görece aynı şekilde halen de sürmektedir. Yine daha sonraki yüzyıllarda Arap istilalarının başlamasıyla “kesak” adı kullanılmış. Yine faklı kaynaklar, yalnızca Adiğeler ve Vubıhları “Çerkes” olarak tanımlarken, bazıları da Kuzey Kafkasya’da yaşayan tüm toplumları “Çerkes” olarak tanımlamaktadır. Bugün Türkiye’de de bu tanımlar farklı farklı kullanılmaktadır. Anadolu diasporasında Kuzey Kafkas kökenli toplulukların hemen hepsi, toplumsal bilinç yetersizliği, çarpık kültürel şekillenmeler dolayısıyla, kendinin dışındaki diğer Kuzey Kafkasyalıları Çerkes olarak tanımlama eğilimindedir. Ya da tam tersi sadece kendini. Sonuçta Yunanlılar ve Araplarca lokal olarak başlayan tanımlama, Türkler, Avrupalılar ve diğerleri tarafından da benimsenen siyasal anlam da içeren, genel bir tanımlama halini almıştır.      

                          

Bence Çerkes adlandırması, Hazar Denizi’nden Karadeniz’e kadar olan bölgede yani Kuzey Kafkasya’da yaşayan tüm halkların genel ve ortak bir tanımlamasıdır. Bu bağlamda da “Kuzey Kafkasya” deyimi hem coğrafyayı, hem de coğrafyadaki halkları belirleyen sosyolojik bir içerik kazanmaktadır. Kültürel anlamda büyük bir ortaklığın da ifadesi olan bu tanım açılımını Hayri Ersoy ve Aysun Kamacı, “Çerkes Tarihi” adlı eserde şu şekilde yapıyorlar “ayrı diller konuşan Çerkesleri güçlü bir biçimde birleştiren ve onları önemli ölçüde üniform haline getiren unsur, ortak gelenek ve töreleri, benzer sosyal yapıları, özgün ve köklü kültürleri, bunların oluşturduğu biçimlenmedir. Karadeniz kıyılarındaki Abaza ile yüzlerce kilometre kuzeydeki Karaçay, Adiğe; doğusundaki Asetin, Çeçen; hazar kıyılarındaki Avar ve diğerleri tamamen ayrı dilleri konuşur, ancak binlerce yıldır aynı elbiseyi giyer, aynı toplumsal kurallara bağlıdır. Çocuklarını bezer şekilde terbiye ederler…” 

Bu tanım, her ne kadar kendi dışından verilmiş olsa da, Çerkesler tarafından da ister istemez benimsenmiştir. Gerek uluslararası ilişkilerde, gerek Türkiye halklarıyla olan ilişkilerde, ortak bir ifade olması ve ayrıca oldukça karmaşık olan bu bölge halklarının tanımlamada getirdiği kolaylık, bunu etkileyen faktörlerden bazılarıdır. “Kolaylık” diyoruz, gerçekten de genelde Kafkasya, özelde ise Kuzey Kafkasya’da otuzun üzerinde farklı dil ve lehçelerin kullanılıyor oluşu, bu bölgeye ilişkin çalışmalarda yoğun karmaşıklığı da beraberinde getirmektedir. Bütün bunlara rağmen bu halklar kendilerini, kendi dillerince ne olduklarını ifade ederler. Yani “Çerkes” tanımını kendilerini ifade ederken, yalnız başına ve her zaman kullanmazlar. Her topluluk, kendini özgün olarak ifade eden tanımlara da sahiptir 

Kuzey Kafkasya’daki halklarda toplumsal yapı komünal süreçten kalan şekillenişinin güçlü izlerini halen korumaktadır. Örneğin; boy, kavim ve ağabeyle esaslarına göre “kendini tanımlama” halen bütün canlılığıyla sürmektedir. Bunun nedenini, köklü bir kültüre sahip olmalarında, siyasi gelişmelerde, coğrafyanın orjinalitesinde diasporadaki asimilasyon süreçlerine rağmen uzun süre dışa kapalı kalmış olmalarında ve nihayetinde başından itibaren kendi devlet yapılanmalarına kavuşup- sürdürememe durumlarında aramak gerekmektedir. 

Bence, bu yazıya ek olarak verilen tablodaki halklara, genel ve ortak bir tanımlamayla Çerkes denmektedir. Kendi içlerinde ise onlar Adiğe’dir, Vaynah’tır, Lezgi’dir, Karaçay’dır, Abaza’dır vb…Örneğin bir Çerkesin kendini tanıtması istendiğinde “Ben Çerkesim, Abhaza kavminden, Aşkaruva kabilesinden Kmza boyundanım” der. 

Bizler diasporada asimilasyon sürecini hızlı yaşayanlarız.. Çerkes tanımında buluşabilmekteyiz. Ancak bu bizim farklılık ve renklerimizi yaşamamıza engel değildir. Ortak bir Çerkes kimliği altında tanımlanmak ve o şekilde tanınmak; bizi güçlendiren, olumsuzluklara karşı koruyan, anavatanla bağımızı sağlamlaştıran, önemini yitirmek artıran bir tanımlamadır. Çerkesler vardı, vardır ve hep olacak. Coğrafyamızın diğer halklarıyla eşit, özgür ilişkilerimizi güçlendirerek yaşayacağız. 

  

ÇERKES HALKLARI 

 

(Kuzey Kafkasya’nın) kuzeyinde  

A- ADİĞELER 

1- Abzahlar (Abzekler), 2- Besleneyler, 3- Bjeduğlar, 4- Çemguylar (Kemırguey, Temirguey),  5-Haküççular, 6- Hatukaylar, 7- Kabardeyler, 8- Maxhueşler, 9- Mamkkheğler, 10-Natukhaylar (Ntxhuac), 11- Şapsığlar, 12- Yecerikhuaylar, 13- Ademeyler, 14- Janeler 

   

(Kuzey Kafkasya’nın) güneybatısında  

B- ABHAZLAR 

1- Apsuvalar, 2- Aşuvalar, 3- Aşkaruvalar 

C- VUBIHLAR 

  

(Kuzey Kafkasya’nın) güneydoğusunda  

D- VAYNAHLAR 

1- Çeçenler, 2- İnguşlar, 3- Tuşlar 

  

(Kuzey Kafkasya’nın) doğusunda Dağıstan bölgesinde 

E- AVARLAR 

F- LEZGİLER 

G- DERGİNLER 

H- KUMUKLAR 

I- LAKLAR 

J- TABASARANLAR 

K- TATLAR 

L- RUTULLLAR 

M- TSAHURLAR 

N- AGULLAR 

  

(Kuzey Kafkasya’nın) ortasında  

O- OSETLER(ASETİNLER) 

1- İronlar, 2- Digoronlar 

P- KARAÇAYLAR 

R- MALKARLAR(BALKARLAR) 

  

Sayı : 2006 02