Adıgey Cumhuriyeti Devlet Meclisi Xase’nin Başkanı Muharbiy Tharkohov ile röportaj*

0
501

Adıgey’de bu yılın başlıca politik olayı Cumhuriyet Meclisi milletvekili seçimleri olacak. 12 Mart tarihinde gerçekleştirilecek parlamento seçimlerine yalnızca bir ay kaldı. Bu sıradan, ilk bakışta yalnız yerel anlam taşıyan olay aslında büyük ilgi topluyor. Sebebi çok basit. Seçim kampanyasının başlıca nakaratı Adıgey’in Krasnodar eyaleti ile birleşmesi tartışmaları oldu. Seçilecek olanlar  yalnız Adıgey Cumhuriyeti haritasını değil, aynı zamanda Kuzey Kafkasya’nın düzenini de etkileyecek.


– Muharbiy Haciretoviç, şu anki Cumhuriyet meclisinin başkanı olarak siz, Adıgey’de yapılacak seçimlerle ilgili en çok bilgiye sahip kişi olmalısınız. Adıgey Cumhuriyeti’nin çift kanatlı parlamentosunun 54 üyesinden kaçı yeni dönemde adaylıklarını koyacaklar?

– Sanırım yarısından fazlası.

 

– Bugünkü parlamentoda küçük ve büyük iş adamları, federal bütçeye bağlı kimseler (doktor ve öğretmenler), büyük şirket yöneticileri çoğunlukta. Yeni parlamentonun bünyesi size göre nasıl bir değişiklik sergileyecek?

– Şimdilik ciddi değişimler beklenmiyor.

 

– Her meclis adayı seçmenlerinin hangi sorularına yanıt verecek, adaylığını koyduğu bölgeden bağımsız olarak?

– İkinci kez adaylığını koyanlar için ilk sorun, parlamentodaki çalışmalarının etkinliği olacak. Son reformların ardından yasama organı, demokratik seçimler sonucunda oluşan tek organ haline geldi, yani seçmenlere hesap vermesi gereken. Vatandaşlar, seçtikleri milletvekillerine ilk olarak verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğini soracak, seçtikleri kimselerin, cumhuriyet için önemli kararlar alınırken nelere oy verdiklerini bilmek isteyecek. İkinci önemli sorun bence cumhuriyette yaşayan halklar arasındaki ilişki dengeleri. Ruslar ve Adıgeler, cumhuriyette yaşayan en kalabalık iki halk, birlikte yaşayabiliyorlar, çünkü birçok yönden benzerlik sergiliyorlar: açıklar, konuksever ve kanaatkarlar. Son zamanlarda ortaya atılan Rusların ezildiği söylemleri, iktidar bünyesindeki kimi çarpıklıkların bir sonucu. Her milletten halkın iktidarda eşit şekilde temsil edilmesini sağlayacak bir yasaya ihtiyaç var, bu suni bir yaptırım olsa bile. Ve her milletvekilinin yanıtlaması gereken üçüncü soru da Adıgey’in Krasnodar’a bağlanması sorunudur.

 

– Siz bu soruyu nasıl yanıtlardınız?

– Eğer bu, Rusya’nın ekonomik anlamda güçlenmesi ve korunması için gerekliyse ve cumhuriyet ve eyalet sakinleri bu fikri desteklerse ben de onaylıyorum. Seçim kampanyası sürerken böyle ciddi bir sorunu tartışmak akıllıca değil. Ekonomi bilimleri doktoru ve Adıgey Devlet Üniversitesi doçenti olarak ben birleşme yanlılarının açıklamasını duymak isterdim… Bunun mantıklı bir adım olduğuna beni inandırın!

 

– Yani onaylıyor musunuz red mi ediyorsunuz?

– İktidarın çok basamaklı olmasını) pazar ilişkilerini iyi etkilemediğine derinden inanıyorum. Sözgelimi yerel yönetimler yasası, iktidarı halkın ihtiyaçlarına maksimum düzeyde yakınlaştırmayı hedefler. Örneğin Almanya’da üç basamaklı bir iktidar sistemi seçildi: federal iktidar, bölgeler ve belediyeler. Oluşturulması planlanan bölgenin yapısı nasıl olacak? Ya bütçeler arası denge? İnsan susadığında bardağı burnuna götürmez. Adıge köylerinde ve Kuban kasabalarında yaşayan kimseler, her bir rapor için Krasnodar’a gitmeleri gerekirse pek sevinmeyeceklerdir sanıyorum. Ulusal programların gerçekleştirilmesi vatandaşlarla adres çalışması yapılmasını gerektirir. Aslında vatandaşlar, yaşadıkları idari birimin adının ne olduğuyla pek ilgilenmezler, onları ilgilendiren, nasıl yaşadıklarıdır. İnsanı diğer memelilerden ayıran özellik düşünebilmesi. Adıgey, 54 yıl boyunca Krasnodar’ın bünyesinde yer aldı, cumhuriyette yaşayanların çoğu o zamanları gayet iyi hatırlıyor ve o gün ile bugünü karşılaştırabilecek durumda. Olumlu ve olumsuz şeyler vardı. Belki olumlu şeyler daha fazlaydı ama bunu tartışmanın bir anlamı yok. Bugün tamamıyla farklı bir dünyada, farklı bir ülkede yaşıyoruz. O zamanı bu zamanla karşılaştırmak büyük hata olur.

 

– Bu tür yaklaşımların varlığından mı söz ediyorsunuz?

– Kuban’ın “kan verici”, Adıgey’in ise “alıcı” olduğunu söylüyorlar. Oysa bugün cumhuriyetin bütün köylerine iyi yollardan gidiliyor, Krasnodar Eyaleti’ nin bütün bölge merkezleri ise aynı şeyle övünemez. 2002 yılında meydana gelen sel felaketinden zarar gören Adıgeyliler, Kubanlılar’dan iyi evlere çok daha hızlı şekilde kavuşturuldu. Cumhuriyetin yüksek öğrenim kuruluşlarında bugün yüzde 40 oranında Krasnodarlı ücretsiz öğrenim alıyor, oysa Adıgeyliler Kuban üniversitelerinde paralı okuyor. Kendi hemşerilerimden duyduğum bu söylemleri özellikle aktarıyorum. Herhalde bu tür örnekleri Krasnodarlılar da verebilir. Herhangi bir bölgede toplumsal görüşü kim yönetiyorsa, toplumsal görüş de o şekilde yerleşiveriyor. Bunun, yaygaracı yabancı insanlar olabileceği ihtimalini kabul ediyorum, Adıgeler ya da Ruslar değil. Ne var ki birkaç vatandaşın görüşleri toplumsal görüş olarak nitelendirilmemeli. Daha başka, mevki kaygısı gütmeyen yaklaşımlar olmalı.

 

– Fakat “tarihin rüzgarları” sokaktaki insanı pek kaygılandırmıyor. İnsanlar bugün, şimdi iyi yaşamak istiyorlar…

– “İyi”nin anlamı öncelikle “komşularla dostça ilişkiler içinde” olmalı; bunlar çevredeki idari bölgeler yada koca kıtalar bile olabilir. Kuban’da olup bitenlere duyarsız kalamam, ne de olsa bugün olanlar er ya da geç benim kendi evimde de hissedilecektir. Dedikleri gibi, yanında iyi bir komşun olması, uzakta yaşayan bir yakının olmasından iyidir. Sekiz yıl Koşhable Bölgesi’ nin yöneticiliğini yaptım. Kimi gün kendi ekinlerimizi toplamayı bitiren traktörler Kurganinsk Bölgesi’ ndeki komşulara havalar kötüleşmeden yardıma giderlerdi. Tam tersi de yaşanırdı. Bugüne dek Krasnodar Eyaleti ve Adıgey binlerce iple birbirine bağlandı: insaniyet, ekonomi, kültür anlamında. Son aylarda halklar arası ilişkilerin ışığında öncelikle büyük Rusya’yı korumayı ve tek kutupluluğa izin vermemeyi düşünmeliyiz. Bu bağlamda, Adıgey Cumhuriyeti’ndeki parlamento seçimlerinin bu başlıca amacımızın gerçekleşmesi için önemli olduğu konusundaki görüşünüze katılıyorum.

* Bu yazı “Novaya Gazeta”, No:10 (1132) 13.02 – 16.02.2006 sayfa: 6’dan çevrilerek alınmıştır.

 

Sayı : 2006 03