Irak’ta ABD işgali üçüncü yılını geride bıraktı. Can güvenliği olmayan halk yoksullukla pençeleşiyor. Tüm kurumlar çökmüş durumda. Binlerce tutuklu cezaevinde mahkemeye çıkabilmeyi bekliyor. İç savaş ise kapıda…
16 Nisan 2004’te Bush ve Blair’in ortak açıklaması şöyleydi: “Irak özgür olacak, bağımsız olacak, barış içinde bir ulus olacak…”
Bu açıklamanın ardından bir yıl geçti. Ne var ki Saddam’ın sözde kitle imha silahlarının yok edilmesi için ABD ve İngiltere’nin başlattığı Irak İşgali’nin üçüncü yılında ülkede durum içler acısı. Can güvenliği şu anda Irak’taki en önemli sorun. İşgalin ilk yılında can kaybı günde ortalama 20 iken bu rakam üçüncü yılında 36’ya çıktı. Bu arada işgalci ABD’nin askeri kaybı da 2 bin 300’ü geçti. Rehin alma olaylarında ise birçok yabancı sivil öldürüldü. İngiliz Tıp Dergisi Lancet’e göre çoğu sivil olmak üzere ölü sayısı 100 bini aştı. 3 yıl içinde öldürülen gazeteci sayısı, 15 yıl süren Vietnam savaşındaki kayıpları geçti, 63 gazeteci hayatını kaybetti.
İşgale karşı olan muhalif akademisyenler teker teker öldürüldü; sadece geçen yıl üniversite öğretim üyesi kadın-erkek 296 kişi katledildi. Amaç ülkenin entelektüel mirasını yok etmek, yetişmiş bir nesli ortadan kaldırmaktı. Adam kaçırma ve fidye isteme bir sektör haline geldi. Binlerce kişi Suriye ve Ürdün’e kaçtı. İşgalin yarattığı ortam ülkeyi tanınmaz hale getirdi.
Üç yıl sonra ise gerçek durumu Uluslararası Af Örgütü açıkladı: “Irak hükümeti vatandaşlarının en temel güvenliğini sağlamak bir yana kendi insanlarını kadın erkek ayırmadan işkenceden geçirdi.” Kısacası Irak hemen herkes için dünyanın en tehlikeli ülkesi haline geldi.
İşgalden önce günlük petrol üretimi 2.5 milyon varilken şu an bu rakam 1.1 milyon varile kadar düştü. Dünyanın en zengin petrol kaynaklarına sahip Irak’a, Türkiye’den her gün yüz binlerce ton benzin ihraç edilmeye başlandı. Irak’ın yeniden yapılandırılması için harcanan milyonlarca doların küçük bir miktarı dışında hiçbir yatırım yapılmadı, tek bina bile inşa edilemedi.
Günlük hayatın idamesinde ise Saddam Hüseyin’in en kötü döneminden bile başarısız olundu. Bağdat’a hala günde 6 saat elektrik verilebiliyor. İnsanlar, dışkıların boşaltıldığı Dicle Nehri’nin suyunu kullanıyor; çünkü çöken kanalizasyon ve arıtma sistemine tek bir çivi bile çakılmış değil.
ABD Başkan Yardımcısı Cheney, ABDliler’in ileride Irak’ın kurtarıcısı olarak anılacaklarını da yeniden iddia ederek, “İyimserliği kaybetmemek lazım” dedi. Oysa Washington, Irak Savaşı’na 320 milyar dolar harcadı.Türkiye’nin yaklaşık bir yıllık bütçesi kadar olan kayba karşılık, Irak hala iç savaşın kıyısında dolaşıyor, bölünme tehlikesı sürüyor ve siyasi istikrar uzak görünüyor.
Başkan Bush’un aldığı halk desteği oranı, Irak ve iç skandallardan dolayı yüzde 33’lere kadar düşmüş durumda. Bu ortamda Bush’un Cumhuriyetçi Partisi’nin en büyük korkusu, Irak yüzünden Kasım’da yapılacak kongre seçimlerini kaybetmek.
Cezaevlerindeki 14 bin tutuklu henüz suçlanmış ya da mahkemeye çıkarılmış değil. İşkence ve kötü muamele ise artık gizlenemiyor. İç savaş ihtimali de gerçeğe dönüşmek üzere. Sünniler ve Şiiler arasında ilan edilmemiş bir savaş var.
Seçimlerin üzerinden aylar geçmesine rağmen Bağdat hala bir hükümete muhtaç.
Washington, oluşturduğu koalisyondaki desteğini de yitiriyor. Irak’ta asker bulunduran çoğu ülke çekilme planları yapıyor.
Sayı : 2006 04