Süryaniler: Coğrafyamızın Parıldamaya Devam Eden Kültürü
Mezopotamya’da gelişen uygarlıkta büyük katkıları olan, 5-6 bin yıldır bu coğrafyada parıldayan uygarlığın mirasçıları. Milattan önce Asur–Arami olarak adlandırılıyorlardı.
Süryani (SÜRYOYO) isminin kökeni
Bir teze göre, Arami kralı Suros’tan kaynaklanmaktadır. Suriye ismi de buradan gelmekte. Diğer teze göre ise, Asur ülkesine Yunanlıların “Asurya” ismini verdikten sonra yerel dilde değişti ve Süryani (Süryoyo) halini aldı.
Dil
Süryanice, Sami diller grubuna ait bir Arami lehçesidir. Halen yazı ve konuşma dili olarak kullanılan dilin tarihi M.Ö 2000’e kadar uzanır.
Bu dil Mezopotamya uygarlıkları ile Grek kültürü arasında köprü vazifesi görmüştür. Bilimde gelişkin Süryaniler, Yunan klasiklerini kendi dillerine ve Arapçaya çevirerek, Batı-Doğu kültürel buluşmasına büyük katkı sunmuşlardır.
Hıristiyanlık ve Süryaniler
Hristiyanlığı ilk kabul eden toplumlardan biri olan Süryaniler, dinin etkisinde fazlaca kalmışlardır.
Hz.İsa zamanında Süryani kenti olan Edessa (Süryanice Orhoy, bugünkü Urfa) kralı Abgar Ukomo hastadır ve kurtulabilmek için mucizelerini duyduğu İsa’yı kentine davet eder. İsa kente gelemez, ancak yüzüne sürdüğü ve suretinin çıktığı bir mendil yollar Abgar’a. Kral mendili alınca iyileşir, olaydan çok etkilenir. Hristiyanlığı kabul eder.
Dünyadaki İkince Kilise
Din Süryaniler için çok önemliydi. Öyle ki, Kudüs’te kurulan ilk kiliseden sonra İsa’nın öğrencilerinden Petrus Antakya’ya geldiğinde, Süryanilere Hıristiyanlığı benimsetir. M.S. 37’de kendi adıyla bir kilise inşa eder.
Süryaniler burada ilk patrikhaneyi kurar. Bu olay Hıristiyanlığın doğuda yayılmasını ve tutunmasını sağlar.
Yeryüzünün İlk Üniversitesi
M.S 2. yüzyılda Urfa –Harran’da dünyanın ilk üniversitesi Süryanilerce kurulmuştur. Dönemi için büyük bir ilerleme olan bu okul din, astronomi, tıp, matematik ve felsefe olmak üzere beş bölüme ayrılmıştı. Üniversitenin açtığı yolda birçok ekol gelişti. İncil ilk defa burada Süryanice’ye çevrildi. Grek Uygarlığı’nın önemli klasikleri Süryaniceye, sonra da Arapçaya çevrilerek, Arap felsefe ve biliminin gelişmesini sağlamıştır.
Doğuda gelişimin ve Hıristiyanlığın önderi olan Süryaniler 4.yy.’dan sonra teolojik iç çekişmeler Roma ve İstanbul kiliselerinin baskısıyla zayıflamıştır. Etkili olduğu yerlerde islamiyetin de devreye girmesiyle gerileyerek bugünkü durumuna gelmiştir.
Günümüzde Süryaniler
Yeryüzünde bugün 6,5 milyon Süryani yaşamaktadır. Bunun 3 milyonu Hindistan’dadır. İsa’nın öğrencilerinden Thomas Hindistan’da Hıristiyanlığı yayar. M.S 345 yılında Urfa’dan 72 Süryani aile Hindistan’daki kiliseyi güçlendirmek amacıyla oraya göç eder.
Süryani tarihi, sürgünler ve göçler tarihidir
Süryaniler anayurtları olan Mezopotamya’dan sürekli göç etmek zorunda kalırlar. Bu göçler 1.Dünya Savaşı sırasında yoğunlaşır. Özellikle Osmanlı idaresindeki Süryaniler, 1914 yılında alınan tehcir kararından etkilenir. Büyük acıların yaşandığı bu olayda birçok Süryani yurdunu terk etmek zorunda kalır. Özellikle göç yollarında saldırılara uğrayan çok sayıda insanını kaybeder. Ülkemiz, insanlık ve Süryani tarihinde büyük izler bırakan bu olaya Seyfo (Kılıç) adı verilmiştir.
Tarihi coğrafyada yeni sınırlar
Savaş sonrası çizilen sınırlar Süryanileri değişik ülkelerin egemenliğinde bıraktı. Bugün Irak, Türkiye, Lübnan, Suriye ve diğer ülkeler Süryanilerin ata topraklarında hüküm sürmektedir. Bölgedeki nüfusları tam olarak bilinmese de yaklaşık 2 milyonu bulduğu tahmin edilmektedir.
Ayrıca İsveç, Almanya, Belçika, Hollanda, Avusturya, Amerika, Kanada, Kıbrıs, Brezilya, Ermenistan, İran ve Avustralya gibi değişik ülkelerde önemli sayıda Süryani yaşamaktadır. Amerika’daki Süryanilerin oraya gidişi 19.yy. sonlarında Osmanlı’da kendilerine uygulanan baskı ve zorluklardan kaynaklanmıştır. Avrupa’ya göç 1960’lı yıllardan sonra artmıştır.
Azınlık sorunu ve Süryaniler
Bilindiği gibi Kurtuluş Savaşı sona erdikten sonra imzalanan Lozan Antlaşması’nda Türkiye’de yaşayan azınlıkların statüsü de belirlenmiştir. O tarihte dinsel azınlıkların temsilcileri Lozan’a çağrılır. Ermeni, Rum ve Yahudi azınlıkların temsilcileri Lozan’a katılarak statülerini belirlerler ve bir takım haklar elde ederler. Türkiye’de yaşayan Süryanilerin temsilcisi nedendir bilinmez değiştirilir. Yeni temsilci kendilerini Türk gördüğünü söyleyerek azınlık haklarını almak istemez. Bugün Lozan’a göre azınlıklar kendi dillerinde eğitim yapabilir, vakıf kurup mallarını buraya bağışlayabilirken, Süryaniler bundan yoksun bırakılır. Süryaniler bundan sonra Türk olarak kabul edilmelerine rağmen, uygulamada azınlık gibi görülürler. Türkiye’de yaşayan Süryaniler yıllardır bu yanlış uygulamanın bedelini ödemektedir.
1960; Yine Göç Zamanı
1960 yılına kadar ağırlıklı olarak Güneydoğu bölgesinde yaşayan Süryaniler ekonomik koşulların bozulması, değişik kaynaklı baskılar ve yaşadıkları asimilasyon sonucu yurtlarından göç etmeye başladılar. İlk gidilen yer İstanbul ve Avrupa olmuştur. Süryaniler yaşadıkları yurtlarından göç ederken, arkalarında az sayıda temsilci ve birçok tarihi eser, yapı ile gelenek, görenek ve kültürleri ile derin izlerini bıraktılar. Bu kadar köklü ve derin kültürel özelliklere sahip Süryaniler günümüzde oldukça sade ve sessiz bir yaşam sürmektedirler.
Günümüzde Dinsel Yapı
Günümüzde Süryaniler de birçok mezhebe bölünmüşlerdir. Süryani Kadim Kilisesi en kalabalık mezheptir. Hıristiyanlığı ilk kabul edenlerden olduklarından ilk günkü kilise ve inanç şeklini kurallarıyla birlikte günümüze kadar yaşatmışlardır. Süryani Kadim Kilisesi bu yönüyle birçok araştırmacının ilgisini çekmektedir. Türkiye’de daha az olmakla birlikte Süryani Katolik ve Süryani Protestan cemaatleri de vardır. Deyrül-Zafaran Manastırı, Mor Yakup Manastırı önemli dinsel merkezlerdir.
Nüfus
Türkiye’de günümüzde 15 bin Süryani yaşamaktadır. Süryanilerin çoğunluğu İstanbul’da yaşarken Güneydoğu’da sayıları gittikçe azalmıştır. Son yıllarda Avrupa’dan Güneydoğu’ya, Urfa, Mardin ve Midyat’a çok sayıda aile dönmüştür. Haziran 2001’de başbakan B.Ecevit tarafından yayınlanan genelgede Avrupa’dan dönen yurttaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin güvencede olduğu belirtilmiştir. Türkiye’de dinsel açıdan iki metropolitlik tarafından temsil edilirler. İstanbul’daki Süryanilerin metropol lideri Yusuf Çetin, Güneydoğu metropoliti ise Samuel Aktaş’tır.
Süryani yayıncılığında önemli bir tarih: Şark Yıldızı Gazetesi
27 Nisan 1910 da yayına başlayıp, 2 yıl sonra 43. sayıyla yayınına son veren Şark Yıldızı Gazetesinin sahibi Naum Faik gazetenin amacını, yeni gelişmeleri Süryani toplumuna Süryanice ulaştırmak, Süryanice’nin unutulmaması, gelecek kuşaklara öğretilmesi olarak tanımlamaktadır.
Gazete üç ayrı dilde yayınlanır. Nedeni Diyarbakırlı Süryanilerin Süryanice bilmemeleridir. Arapça’yı Mardin’den gelen Süryaniler kullanırken, Diyarbakır’lı Süryaniler günlük yaşamda Türkçe, Kürtçe ve az da olsa Ermenice’yi kullanıyordu.
N.Faik 1912 Eylülünde ABD’ye gider. Şark Yıldızı’nın devamı olarak 1916’da Bethneharin gazetesini çıkarır.
Süryanilerle İlgili Notlar
-Süryanilerde kuyumculuk, taş işçiliği ve Midyat şarapları çok ünlüdür.
-Süryani müziğine ait Kalan müzikten “Süryaniler”; Anadolu müzikten “Anadolu’nun Solan Rengi” albümleri yayınlanmıştır
-Süryani mutfağında; bol baharatlı ve yağlı yiyecekler dikkat çeker. Et ve süt ürünleri ile kurutulmuş sebze ve meyveler önemlidir. Ayrıca kışlık kurutulmuş biber, patlıcan ve salça ile kavurma, sucuk, üzüm sucuğu yaygındır. Önemli yemeklerse; İşkembe Dolması (Kibbeh), Paskalya Çöreği (Kliçe), Kaburga Dolması, Mercimek Köftesi (Belloğ); Çiğ köfte (Acin).
-İsveç Radyosu haftada dört kez Süryanice “QOLO” adlı program yayınlamaktadır.
-Süryanice TV (SUROYO TV) İsveç’ten yayın yapmaktadır.
-Süryanice yayınlanan dil dergisi “HUGOYE” dir.
-İsveç Süryani Gençlik Federasyonu Süryanice E.DERGİ “NOTURO” hazırlamakta.
-ArDo Arami Demokratik Organizasyonu adlı bir Sivil Toplum Örgütü vardır.
Sayı : 2006 09