Kitap: Kafkas Sürgünleri 

0
468

Sürgün Yaşamları Tanımlayan Bir Roman

S.Naje Lale  

Kuzey Kafkasya halklarının toprakları egemenler tarafından sürekli gelir kaynağı olarak görüldü. Bu gelir kaynağını dün farklı nedenlerle bugün ise farklı nedenlerle ele geçirmek isteyenler vardı. Bu topraklar üzerinde yaşayan Adıge, Abhaz, Asetin, Çeçen halklarının üzerinde kışkırtmaların, oyunların oynanmasını kaçınılmaz duruma getirilmişlerdir.Egemenler bu gelir kaynağını dün ve bugün ele geçirilebilmek için Kuzey Kafkasya üzerinde yaşayan halkların varlıklarını, kültürlerini yok saydılar. Çerkes halkı uzun yıllar topraklarını, kültürlerini o topraklar üzerinde yaşatabilmek ve koruyabilmek için savaşmak durumunda kaldılar. Sahip oldukları varlıklarını, topraklarının ellerinden alınmasına sessizce razı olmadan yıllarca süren savaşlarla yüz binlerce insan kanı coğrafyayı suladı. Varlıklarını ve topraklarının kendi kanlarıyla besleyip savundular.  

Tarihi dönemlerden gelen bu kültürün ve toprakların sahibi olan Çerkesler; ölümlere, istilalara, savaşlara maruz kalmış ve insanlar topraklarından zorla sürülmüşlerdi. Bu sürgün sonunda büyük çoğunluğu Osmanlı İmparatorluğu topraklarına yerleştirilmişlerdi. Çerkeslerin acılarının, kederlerinin, vatansız kalıp yabancı ellerde yaşadıkları sıkıntıların yanı sıra, dillerini, kültürlerini yaşamadan vatanlarından uzak farklı diğer halklarla hayatı paylaşma içerisine girmişlerdir. Tanıştıkları yeni kültürlerle dağıtıldıkları her coğrafya parçasında asimilasyona uğrayıncaya, uğratılıncaya kadar hep horlanmışlar, aşağılanmışlar ve dışlanmışlardır. 

 “İlk başta KafKasya vardı. Orada, o karlı bölgede doğdu uygarlık (… ) tanrıların elinden ateşi çaldı” diyen yazar Alexandra Najjar’ın, Kafkas Sürgünleri isimli kitabı dört buçuk beş yıl aradan sonra yeniden elime geçti ve aynı heyecan, aynı ürperti ve aynı acıyı hissederek okudum.  

Fransız asıllı Lübnanlı bir babadan ve Çerkes anneden doğan yazar A.Najjar, kitabında; Kaysar’ın “Kaşeş hamemlik” yapmasını vatanından uzak olmasıyla eşdeğerde tutuyor. Kaysar’ın her saldığı kuşun tekrar geri geleceğini bilmesini, vatanından uzak insanların, tekrar geri dönememiş olan atalarının çaresizliğini düşünmesi bu benzetmeyle de atalarını yad etmesi anlamını da taşıyor. Fransızca’dan Türkçe’ye İraid Samyel’in çevirisi ve Telos Yayıncılık aracılığıyla bizlere ulaşan kitap, sürgünün acısını yaşatıyor. Kitap roman diliyle bir kafilede yaşananları, tarihi olayları bütün incelikleriyle anlatıyor. Halkın nasıl savrulduğunu bu sürgün yaşamının Çerkes halklarına neler yaşattığını gözler önüne seriyor. Unutmak, yerleşik olabilme çabası, kendi kültürüyle insanca yaşamına yön araması. Adapte olmaya çalışma çabası. Ve bulundukları yerlerde halkların Çerkes sürgünlerine davranışlarının neden olduğu eziklik. Diğer taraftan kullanılmışlığın hıncı, öfke ve öteki olmaya devam eden davranışı yaşaması. “(…) bir Çerkesdir. Alt tarafı pis bir yabancı” diyenlerle yeni yaşama uyum çabası. 

Romanda, sürgünün ardından Çerkesler yerleştirildikleri yerlerde hayatta kalma savaşı veriyorlar. Aynı zamanda savaşlara katılıyorlardı. İsyanları bastırmak için. Savaşçı askerlerden söz ediyor kitap. Kahramanlardan Bahadır’a “Zaptiye (…) ama Arnavutlar ve Kürtler de var… Yabancılık çekmezsin diyerek” savaşçılara katılması için ikna eder. 1875 yılında bastırdıkları isyanlardan birinin sonun da  

 “(…) Kendime artık soru sormuyorum, dedi Çerkes. Derler ki kökünden koparılan ruhlar haksız davranırlar. Bir hayvan gibi hep dövüşmeye zorlandığım için,” ( …) Kabus düşün itici gücüdür’ derdi amcam Kalimat“ diyerek, Bahadır’ın ve de sürgün olan her halkın o günün koşullarında nasıl bir yaşam sürdüğünü, psikolojisini bu cümleler anlatıyor kanımca. 

A.Najjar, diasporada ki Çerkeslerin yüreklerinden atılmamış olan anavatanlarının özlemini, hasretini dile getiriyor. Yakın tarihimizin ve bu karmaşık tarihin bizlere sunduğu, bu yaşanılan acıları Çekmiş olan Çerkeslerin kısa sürede neden bu kadar çabuk asimle olduklarını da anlamamıza yardımcı oluyor. Diğer halklarla anlaşabilmek, kaynaşabilmek, yaşamlarını sürdürebilmek adına kendi dillerini, kültürlerini kullanmadan yok olmaya doğru gidişe, iyi niyetin, acılarla geçen yılların yaşanmasına da neden olmuştur. Bu nahif insanların iyi niyetlerini ve çaresizliklerini anlamayan kimliklerin yaklaşımıdır.  

Telos Yayıncılık tarafından yayınlanan Alexandra Najjar’ın, Kafkas Sürgünleri adlı romanı diasporayı anlatan önemli sürgün romanlarından birisidir.     

  

Sayı : 2006 12