Küllükte eşinen küçük kuş, bir altın parçası bulur.
Altın parçasını alır ağacın tepesine tüner.
Ağacın tepesinde sevinçle ötmeye başlar:
***
Bey’de yok bende var!
Bey’de yok bende var!
***
-Bende olmayan, küçük kuşta olan ne? Gidin bakın, der Bey.
Gidip bakarlar. Kuşun ağzındaki altın parçasını görürüler.
-Kuş, altın parçası bulmuş, derler Bey’e.
***
Ağacın tepesinde kuş öter durur:
***
Bey’de yok bende var!
Bey’de yok bende var!
***
-Gidin alın kuştan altını, der Bey.
Kuştan alırlar altını, Bey’e getirirler.
Kuş ağacın tepesinde:
***
Vurdular aldılar!
Dövdüler aldılar!
***
-Verin altını, der Bey.
Altın parçasını kuşa geri verirler.
Geri verseler de kuş alay etmeyi sürdürür:
***
Korkuttum geri aldım!
Tırstılar geri verdiler!
***
-Yakalayın öldürün!, der Bey.
Küçük kuşu yakalarlar, keserler.
Kesseler de küçük kuşun çenesi durmaz:
***
Burnumdan kan akıyor!
Burnumdan kan akıyor!
***
-Yolun, pişirin!, der Bey.
Yolsalar da kuş onlarla dalgasını geçmeye devam eder:
***
Yün kabartıyorum,
Yün eğiriyorum !
Yün kabartıyorum,
Yün eğiriyorum !
***
Yolunur, pişirilirken de susmaz:
***
Sırtımı ateşte ısıtıyorum!
Sırtımı ateşte ısıtıyorum!
***
Pişirirler, Bey’e getirirler küçük kuşu. Bey, kuşu yer.
Kuş devam eder:
***
Bey’in karnı benim yuvam!
Bey’in karnı benim yuvam!
***
Bey, kuşu yedikten sonra kestirmeye başlar.
Bey, daldığında küçük kuş karnından kaçar.
Altın parçasını alır ağacın tepesine konar.
Ağacın tepesinde Bey’le alay etmeye başlar:
***
Bey’de yok bende var!
Bey’de yok bende var!
***
Karmouko Hamit
Yazılar
Elbruz Yayınevi – Nalçık 1997
Çev: Çurmıt Sebahattin
Sayı : 2007 01
Yayınlanma Tarihi: 2007-01-01 00:00:00