Çeçen Halkının Bitmeyen Sürgünü 

0
517

23 Şubat Sürgünü Çeşitli Etkinliklerle Anıldı

23 Şubat 1944; Çeçen, İnguş, Karaçay ve Balkar halkının topluca sürgün edilmeleri çeşitli etkinliklerle anıldı ve kınandı.  

23 Şubat 1944’de ne olmuştu?

23 Şubat 1944 gecesi halk, alanlara Kızılordu’nun 26.yıl kutlamaları için toplanmış, köy meydanlarında ateşler yakıp, şenlikler düzenlemişti. O gece önceden planlandığı şekilde bölgeye gönderilen ve yerleşim birimlerine dağıtılan askeri birlikler kutlama yapan halkı kuşattı. 

Nazilere yardım ettikleri gerekçesi ile 580.000 Çeçen ve İnguş, bu geceden başlayarak 3 gün içinde çoluk, çocuk, yaşlı demeden tüm halk, vagonlara doldurularak Orta Asya ve Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir. Direnenlerin anında öldürüldüğü sürgün sırasında, soğuktan ve açlıktan da pek çok insan ölmüştür. 

9 Ocak 1957 yılında Sovyetler Birliği Yüksek Şurası Çeçen-İnguş halkının yurtlarına dönüşüne izin vermiştir. 7 Mart 1944 de lağvedilen Çeçen-İnguş Sovyet Sosyalist Özerk Cumhuriyeti, 9 Ocak 1957 de yeniden kurulmuştur. 580 bin kişi olarak sürgüne gönderilen halkın ancak 225 bini yurtlarına dönebilmiş, dönebilenlerin pek çoğu da evini işgalcilerden geri alabilmek için mücadele vermek zorunda kalmıştır. Bu sürgünle ortaya çıkan toprak sorunu nedeniyle iki komşu halk, İnguş ile Osetler arasında çatışmalar çıkmış, ölenler olmuştur. 

Çeçenya devlet eski başkanları Dudayev ve Mashadov ile pek çok Çeçen liderin çocukluk dönemleri Sibirya’da geçmiştir. 

Avrupa Parlamentosu 2004 de yani tam 60 yıl sonra sürgünü bir soykırım olarak kabul etti ve 23 Şubat 2006 ‘Dünya Çeçenya Günü’ olarak ilan edildi. 

Sürgünden 50 yıl sonra, 1994 yılında Rusya Federasyonu’nun (RF) Çeçenya’ya saldırısı ile başlayan savaşta; o tarihlerde 1 milyon civarında nüfusa sahip Çeçen halkının 45.000 ‘i çocuk 250.000 insanını kaybettiği, sürekli insan hakları ihlallerinin yaşandığı, şehir köy ve kasabaların yerle bir edildiği, tarihsel, kültürel, sosyal, ekonomik birikimlerin büyük tahribata uğradığı, halkının büyük çoğunluğunun mülteci konumunda yaşadığı,.. günümüz gerçeğidir. 

İstanbul’da Beykoz, Ümraniye ve Fenerbahçe kamplarında zor koşullarda 1000 kadar Çeçen mültecinin yaşam mücadelesi verdiğini anımsatmak isteriz.   

RF’nin uygar dünyanın seyirciliğinde Çeçen Halkı’na uyguladığı soykırım durdurulmalıdır. Dünyanın bütün halkları gibi Çeçenler de kendi geleceklerine kendileri karar verebilmelidir. 

 

Sayı : 2007 03