”Adıgece-Çerkezce-Anlamak ve Düşünmek”

0
497

Seslerin Ortaya Çıkışından Sözcüklere Dilin Oluşum Süreci 

Yazar: BER HİKMET 

Yayınlayan: Kuban Yayınları, Ankara, 2006 

480 sayfa 


Ber Hikmet, sabırlı ve kararlı bir dil aşığı. Öylesine sabırlı ve kararlı ki, üniversitelerin bile cesaret edemediği kadim Kafkas dillerinin sırrını çözebilmek için bir deryaya atmış kendisini. Bu üçüncü kitabı* ve “Fiillerin ve işleyişlerinin incelenmesi ile cümlenin incelenmesi” bu çalışmayı izleyen bir başka çalışma olarak yolda. 

Araştırıyor, yazıyor, okuyor, düzeltiyor, tekrar okuyor, tekrar tekrar düzeltiyor ve ortaya çıkan eserleri, hem yazım hatalarının yok denecek denli az olması, hem de kimsenin cesaret edemediği, sonsuz bir derinliğe ulaşma çabası ile, yeni okuma yazma öğrenenden, anadilini en iyi bilene, oradan dilbilim uzmanlarına kadar herkese katkı sunacak kışkırtıcı bir uğraşının semeresini sunuyor okura. Hem bir dilbilgisi kitabı hem de anlattığı dilden ve kendinden kaynaklı bir felsefe kitabı bu. 

Kendi kaleminden çıkanlardan, özellikle çok önemsediğim, mükemmel yazılmış 54 sayfalık “giriş” yazısından bazı seçkilerle kitabın kendi kendini tanıttığını göreceksiniz. En iyisi, gelin sözü ona bırakalım ve onun kadar dile hakim olmayan ve dilbilimci de olmayan ben fakirle, siz saygıdeğer okurlar birlikte bu tanıtımı izleyelim: 

 “…Pazar kurnazlıktır. Tarih sürecinin eksenine yerleşerek her şeyin kendi düzleminde çevrimini sağlamış olan pazar, her şeyin kurnazlıkla kaydırılmasını sağlamak suretiyle, sürecin kendi eksenindeki bu yüzeysel işleyişte hızlanmasını sağlamıştır. 

…Pazar, bir yersizyurtsuzlaşma alanı olarak, bu amaca hizmet etmesi ölçüsünde savaşı körükleyen bir özelliğe sahip olmakla birlikte, aynı zamanda bir uzlaşıyı mümkün kılan bir alandır. 

…Tarih denen zaman süreci, göçebenin fizik gücü ile pazarın para gücünün birleşmesinde her şeyin geometrisinin bozulduğu ve kökünden koparıldığı bir yersizyurtsuzlaştırma sürecidir. 

…Tarihsel mantığın kendi niteliği bakımından, bilimler insanın elinde köklerinden kopma ve kozmik bütünlüğü dikkate almama eğilimindedir ve insan varoluşu ile canlılığı sıkıştıran bir teknolojinin mimarisine hizmet etmektedir. Tarihsel uygarlığın ortaya çıkış ve işleyişine uygun olarak, her şey standart ve homojen hale getirilmekte ve kolaylıkla denetim altına alınmaktadır ki, canlılığın özgür gelişim ortamı kısıtlanmaktadır. 

…Eski uygarlık kalıntısı kimi toplumsal yapı ve varoluş biçimlerinin pek değişmeden günümüze kadar gelmiş olması mümkündür. Bu ifadelerden olarak, konu olan uygarlığa ait dil ve mantığın günümüze intikal etmiş olması mümkündür ki, üzerinde çalıştığımız dilin böyle bir niteliği olduğunu ifade etmek yerindedir. 

…Kafkasya bugün birçok dil, lehçe ve şivenin konuşulduğu ve köklerinin korunduğu bir bölgedir. Bu dillerin birçoğu otoktondur ve Kafkasya’da yeşererek gelişmiştir. Burada yeşerip gelişmiş olan diller elbette akrabalık ilişkileri olan dillerdir. Bu diller ses anlamsal dillerdir ki, ortaya çıkışının ve dil oluşunun işleyiş mantığına halen sahip olup, dilin dişil doğası gereğince de çoğalarak çeşitlenme niteliğindedir. 

…Kafkas kültürü toplumların birbirini asimilasyonuna dayanan bir ilişki değil, aksine, köklerin ve farklılıkların korunmasını teşvik eden bir anlayıştır. Burada egemen olan kültürel anlayış, pozitif ayrımcı bir anlayıştır ki, her toplumun kendi özelliklerinde var olmasının bir tür garanti altında olmasını sağlayan bir tarza sahiptir. 

…Dilbilimsel araştırmalar Hint-Avrupa dilbilimine uymak gibi bir güzergaha sokulmuş olup, mevcut gramer anlayışı doğrultusunda cümle kendi yapısından çıkarılarak devrik hale dönüştürülmüştür Adıgecede. 

…Mevcut dilbilimsel disiplinlerin yaklaşımının kök kelime kavramı çerçevesinde şekillenmiş olması bakımından, sesler dilde temel birim elemanlar veya anlamsal birimler olarak kabul edilmez. Böyle bir değerlendirme tüm dilleri aynı şablon altında ele almakta olup, ses anlamsal ya da yarı ses anlamsal olan dillerin yeterince değerlendirilmesine de uygun değildir. Dahası ses anlamsal işleyişlerin giderek kaybolmasına hizmet etmektedir. Bu bakımdan, kök kelime dili olarak ifade edilse de, işleyişinde ses anlamsallığın bulunabileceği bir dilin değerlendirilmesi ya da ses anlamsal işleyiş bloklarının ortaya çıkarılabilmesi bakımından da, elinizdeki çalışma bir değerlendirme argümanı ortaya koyabilecek niteliği bulunan bir çalışmadır.” 

 

Kitabın Bölümleri 

 “…Konuyu izleyebilmek ve okuma yazmayı da öğrenebilmeye hizmet etmek bakımından birinci bölüm Kiril alfabesinde Adıgece okuma yazma argümanı olarak oluşturulmuştur. 

…İkinci bölüm, daha önceden yapılmış olan sözcük analizlerine dayalı olarak ortaya çıkan ses anlamlarının irdelenmesidir. 

…Üçüncü bölüm ise, ses anlamsal temelde sözcük oluşumuna ya da sözcüklerin ses anlamsal temelde değerlendirilerek gruplanmasına dayanan bir çalışmadır. Bu çalışmada esas, ses anlamlar temelinde ortaya çıkan sözcüklerin oluşum süreci ve mantığının kavranmasıdır. 

…Dördüncü bölüm, yapılmış olan bu çalışmanın kimi açılardan kısaca değerlendirmesine ilişkindir. 

…Bu çalışma, gerek dil ve gerekse antropolojik açıdan önemli bilgi ve izlerle karşılaşılabilecek olan bir çalışmadır. Bu cümleden olarak da, eski diller ile ezoterik nitelikli düşünce biçimlerinin anlaşılabilmesi ve çözümlenebilmesi bakımından Adıgecenin önemli bir arşiv olduğu da ifade edilebilir. 

Bu çalışma dil öğrenme konumunda olanlar için dilin doğru zeminde öğrenilmesini sağlamak açısından önemli bir kaynak niteliğindedir. Bununla birlikte, dili öğrenmeye çalışan yetişkinler de en geniş kapsamda genel bir altyapı sunacak nitelikte bir çalışmadır.” 

*Yazarın diğer Kitapları: 

1-Adığece Fiiller Kitabı 

2-Adıgebze (Makıbze) –Adıgece (Ses Dili)-, KafDav Yayınları, Ankara 2006 

Yalçın Karadaş 

08.03.2007 

 

Sayı : 2007 04