“Benim Hala Umudum Var Diyenler Buraya”

0
466

 15 Nisan Saat 13:00’da Agos Gazetesinin Önünde Buluşuyorlar

10 Mart 2007 günü AGOS Gazetesi önünde yapılan ve yaklaşık üçyüz kişinin katıldığı ve “Hrant Dink Cinayetinin Gerçek Azmettiricileri Yakalansın” talebiyle düzenlenen oturma eylemi basında geniş yankı buldu. Bir çok gazetede konu ile haberler çıktı. Bu eylemi takip eden günlerde ise neredeyse küllendirilmeye başlanan Dink Cinayeti soruşturmasında ciddi bir hareketlilik gözlenmeye başlandı. Söz konusu eylem “Benim Hala Umudum Var İnisiyatifi” adında sivil bir girişim tarafından organize edilmişti. Biz de Jineps Gazetesi olarak İnisiyatif sözcülerinden Esra Güven ile “Benim Hala Umudum Var İnisiyatifi”ni ve taleplerini konuştuk. Konuştukça gördük ki, İnisiyatif sadece Hrant Dink Cinayeti ile ilgili bir hassasiyetin takipçisi değil, aynı zamanda oldukça geniş ve iddialı bir projenin de sahibi.

Jineps: Sizi bir araya getiren ne oldu? 

Esra Güven: Bizleri bir araya getiren bir olanak fikriydi. Hrant Dink’in öldürüldüğünü duyduğumuz anda hissettiğimiz tedirginlik ve karamsarlık halini dağıtabilecek bir olanak… Bu olanağın gerçeğe dönüşmesi için bir zeminin varolduğunu Hrant Dink’in cenazesinden sonra düşündük. Çünkü cenazede buluştuğumuz kalabalık, “bu bütünleşmenin yaşanması için illa Hrant Dink’in ölmesi mi gerekiyordu” diye düşünmemize yol açacak kadar etkileyiciydi. Vicdan sahibi bir toplulukla İstanbul caddelerini aşındırırken bir parçacık olsun avunduk, umutlandık.  

Ne var ki, üç-beş gün içinde hava tamamen değişti. “Hepimiz Ermeniyiz şiarı aslında çok da doğru değildi”den yine “Hepimiz Türküz, Hepimiz Mehmetiz”e gelindi. Daha büyük bir gerçeği olanca açıklığıyla fark etmemiz için ise hafızamızı birazcık zorlamamız yeterli oldu: 22 Mart 2005 tarihinde Mersin’deki Newroz kutlamaları üzerine Genelkurmay tarafından yapılan “sabrımızı sınamayın” açıklaması ve peşinden kamuoyunda yaratılan “bayrak histerisi”nin; demokratik muhalefete karşı linç girişimlerine, aydınlara karşı 301. maddeden açılan davalara ve sonrasında da Rahip Santoro’nun hunharca katledilmesine giden yolun kapısını araladığını, bu kapıdan son olarak da Hrant Dink’i aramızdan alan katilin geçtiğini fark ettik. Daha kötüsü de, kapının halen aralık kalmaya devam ettiğini fark ettik. Özcesi bizleri bir araya getiren fikir, üzerinde yaşadığımız topraklarda hak ve özgürlük mücadelesi veren liberal, sosyal demokrat, sosyalist, Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Türk, Kürt, Alevi, Çerkes, Ermeni, Laz, Arap … tüm görüşlerden, tüm kimliklerden kişilerin ve kurumların, militarizme ve ırkçılığa karşı yan yana gelebilmesi olanağıdır. 

 

Jineps: Kampanyayı nasıl örgütlendiniz? 

Esra Güven: Önceleri ‘ne yapmamız lazım’ diye birbirimize sormak için önce evlerimizde, sonra daha geniş toplantılarda bir araya geldik. Umutla umutsuzluk, cesaretle korku, geleceğe dönük hayallerimizle karşımızdaki karanlık arasında gidip-gelen sohbetlerimiz sonucunda; bir olanağı gerçeğe dönüştürmek üzere çaba göstermekte karar kıldık. Çünkü biz; toplumu bütünüyle esir almak üzere olan ve kendinden saymadığı herkese ve her şeye karşı şiddetle yönelen militarist – ırkçı tırmanışın sonucunda, geri dönüşü olmayan kanlı bir yol ayrımına girebileceğimizi ve bu ateşin herkesi yakacağını, herkese anlatmak gerektiğine ve önümüzdeki tehlike karşısında farklılıklarımızın değil birlikteliklerimizin konuşulmasının gerektiği bir döneme girdiğimize inanıyoruz.  

Biz bu ülkenin vicdanının sesinin sokakta, kamuoyunda ve Mecliste duyulabilmesini mümkün kılacak bir yan yana geliş formülünün bulunabileceğini ve militarizme ve ırkçılığa karşı set çekebilmenin küçücük bir olanağı varsa, bu küçücük olanağı gerçeğe dönüştürmek için uğraşmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bizim hala bu ülkenin insanlarından umudumuz var; bizim hala umudumuz var! 

 

Jineps: Peki bu bir sol birlik önerisi mi? 

Esra Güven: Hayır. Militarizme ve ırkçılığa karşı biraraya geliş önerimiz, yeni bir “sol birlik” önerisi değildir. Önerimiz, yalnızca yükselen tehlikenin karşısında, en geniş kesimleri yan yana getirebilecek ve olası cinayet ve katliamları bertaraf etmeyi mümkün kılacak, esnek de olsa örgütsel bir formun oluşturulmasıdır. Gazeteci ve aydınların ırkçı ve militarist odaklarca hedef gösterilmeye devam edilmesi, Kerkük’e dönük operasyon ihtimalinin güncelliği ve böyle bir operasyonun Türkiye’de yaratacağı gerilimin olası olumsuz etkileri kadar, seçim sath-ı mahaline girmiş olmamız da bu formun oluşturulması ihtiyacını güncel ve gerekli kılıyor.  

Jineps: Kampanyanın talepleri neler? 

Esra Güven: Kampanyanın tek bir talebi var o da “ Militarizme ve Irkçılığa Karşı Tüm Demokrasi Güçleri’nin Birleşmesidir”. 

 

Jineps: Bir araya gelmesine katlı koymaya çalıştığınız Demokrasi Güçleri için hiçbir çerçeve öneriniz yok mu? 

Esra Güven: Elbette var Ama bunlar şu aşamada sadece bir taslaktan ibaret. Bunları kısaca şöyle özetleyebilirim: 

 

  • Türkiye’de askeri vesayet rejimine son verilmeli ve siyaset sivilleşmelidir.
  • Türkiye’de kültürel zenginliği ve toplumsal adaleti temel alan yeni ve demokratik bir anayasal çerçeve inşa edilmelidir.
  • Başta 301. madde olmak üzere, tüm anti-demokratik yasa ve düzenlemeler kaldırılmalıdır. Kürt sorunu savaş ve baskı politikasıyla değil, demokratik kanallar içinde diyalog yoluyla çözülmelidir. 
  • Türkiye, devleti ve toplumuyla, uluslararası ilişkilerin çıkar terazileriyle tartılamayacak bir insanlık dramı olan 1915 gerçeğiyle yüzleşmelidir. 
  • Yaşadığımız coğrafyada farklı kimlikleri taşıyanların demokratik düzlemdeki varoluşlarını tehdit etmeye dönük ırkçı, aşağılayıcı, dışlayıcı ve damgalayıcı her türlü söylem ve eyleme karşı yasal önlem alınmalıdır. 
  • ABD’nin Ortadoğu’daki işgal politikasına karşı çıkılmalı ve Türkiye’nin Kerkük bahanesiyle, sınır ötesinde kanlı bir maceraya sürüklenmesine izin verilmemelidir. 
  • Kıbrıs’ta bulunan yabancı askeri üsler (İngiliz, Yunan, Türk) tasfiye edilmeli ve adanın geleceğine Kıbrıs halkı karar vermelidir. 
  • Dini inançlarının gereklerini yerine getirmelerinden ötürü yurttaşlarımızın kamusal alandan dışlanmalarının önüne geçilmeli, Alevi inancı resmi olarak tanınmalı, Ruhban Okullarının açılmasının önündeki yasaklar kaldırılmalı, azınlık vakıflarının el konulan gayrimenkulleri sahiplerine iade edilmeli, zorunlu din dersi uygulamasına son verilmeli ve nüfus kâğıdından din hanesi kaldırılmalıdır.
  • Neo-liberal politikalar, emeğiyle geçinen geniş kesimleriörgütsüzleştirmekte, yoksullaştırmakta, aynı zamanda ayrımcılığa ve ırkçılığa zemin hazırlamaktadır. Türkiye’de emeğiyle geçinenlerin insanca yaşayabilmesine olanak sağlayacak sosyal ve iktisadi politikalar yürürlüğe sokulmalıdır.  

 

Jineps: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı? 

Esra Güven:Çerkes Halkı’nın sesi Jineps’e bize bu olanağı tanıdığı için sonsuz teşekkürler. Bir de son bir duyuru: “Benim Hala Umudum Var” diyenler olarak 15 Nisan 2007 günü bir kez daha ama bu kez binlerce kişi olarak Agos’un önünde, tam Hrant Dink’in vurulduğu yerde bir araya geleceğiz. Siz Çerkesler’i de aramızda görmek bizi çok mutlu edecek.  

  

Sayı : 2007 04