Nart Destanı ve Asker Hadeğal

0
645

Asker Hadeğal, artık 85 yaşındadır ve canlı bir tarih örneğidir. Ben lişi olarak, yazdıklarından ve sohbetlerinden çok şeyler öğendim. Yazdıklarının tutarlı ve yerinden olduğunu da gördüm. Çarpıcı bir mükemmeliyette ve çok güçlü bir Adıgece anlatımı vardır ki, hayran kalmamak elde değildir. 

Prof. Dr. Asker Hadeğal (d.1922, Hatiquay köyü, Adıgey), bir bilge kişi ve çok yönlü bir bilim insanıdır. Temel eğitimi dilbilimi üzerinedir. Ama derlemeleri, şiirleri, eleştiri, edebiyat ve tarihe ilişkin yazıları, özellikle de “Nartlar” üzerine çalışmalarıyla tanınır. Kendisiyle Türkiye’de ve Adıgey’de görüşme olanağım olmuştu. Sanırım Hadeğal’ı ve Nart destanını Türkiye’de ilk kez tanıtan kişi de ben olmalıyım (Kafkasya KD, sayı 27; sayı 39-42, vd.). Şimdi sunduğum çalışmanın bir çevirisini de, İzzet Aydemir’den aldığım ilk ciltten yararlanarak 1970’lerde hazırlamış, ama rahmetli İzzet Aydemir’den (Tsucha;Ç’uş’ha) bunu yayınlamamasını rica etmiştim. Çünkü konuya tam vakıf değildim, elimde Adıgece ya da Rusça bir sözlük bile yoktu. Ayrıca, benim özellikle bilimsel ve teknik düzeyde, yani ayrıntılarıyla bilmediğim Adıge yazı dilinde yazılmış bir bilimsel yazıda, hata yapma olasılığım vardı. O sıralar benzeri hata örnekleriyle sık sık karşılaşılabiliyordu, dolayısıyla yarardan çok zarar verebilirdim. 

Şimdi olanaklar artmıştır ve ben de 30-40 yıldan beri sürüncemede kalan bu işi, bıraktığım yerden ve tüm hataları göze alarak yeniden üstlenmeyi ve tamamlamayı bir görev saydım. 

Adıge Nartları konusunda, Özdemir Özbay (Yısmeyl) da çalışmış, özellikle bazı Abazaca (Abazin) ve Kabartayca tekstleri de Türkçe’ye çevirmiştir (Mitoloji ve Nartlar). Murat Papşu kardeşimiz de Adıge Nartları’ndan bir demet seçkiyi Rusçası’ndan Türkçe’ye kazandırmıştır (Hedefini Kendi Bulan Nart Tlepş’in Oku). Ayrıca, Papşu bazı Rusça çevirilerde bana yardım etmiştir, kendisine teşekkür ederim. Yine de, çoğu Adıge tekstleri, özellikle de Şapsığ, Abadzeh, Bjeduğ, K’emguy, Vıbıh, vd. tekstler, uzun yıllardan beri, neredeyse “öksüz evlat” imişler gibi bir köşede beklemektedirler, ki bunların da bazılarının Türkçe çevirilerini tamamlamış bulunuyorum. Bu arada, Asker Hadeğal’ın “Nartlar” adlı bilimsel çalışması da, yerli yerinde duruyordu, bunu da tamamladım. Böylesine çok yavaş bir ilerleme olmasının bir nedeni, sanırım yukarıda da değindiğim gibi, Türkiye’de Abaza, Abhaz ve Kabartay yazı dilini bilen (o dil ve lehçeleri konuşan) topluluklar bulunmasına karşın, Adıge yazı dilini bilenlerin ya da konuşanların (Pınarbaşı Hatukay yöresi ve birkaç K’emguy köyü dışında) bulunmamasıdır. Yani Adıge yazı dili, Türkiye’de konuşulmayan (az anlaşılan) bir dil konumundadır. Şapsığ ve Abadzeh lehçelerinde konuşan ve büyük çoğunluğu oluşturan geniş Adıge kitleleri, ayrıntıya inildiğinde, küçücük bir topluluğun dili olan K’emguy lehçesinden geliştirilen şimdiki Adıgey yazı dilini, özellikle bilimsel düzeylerde olduğunda, yeterince anlayamamaktadırlar. Gelişmiş sözlükler de yoktur. 

Dil sorunu, kuşkusuz beni de zorlamıştır. Ayrıca Adıgey yazı dilinde, Kabartay yazı dilinin aksine çok uzun, paragraflar boyutunda cümleler kurulabilmektedir. Kuşkusuz bu durum, özellikle bilimsel düzeyde özgün dilin, Adıgece’nin anlatım gücüne güç katıyor olsa da, çeviride zorluk yaratmaktadır. 

Sanırım bunun gibi nedenlerle, A.Hadeğal’ın, şimdi sunduğumuz “Nartlar” adlı (1968) Adıgece bilimsel çalışması, vaktinde Türkçe’ye kazandırılamamıştır. Bu işi ikinci kez üstlenmiş olmaktan, mutluluk yanında üzüntü de duyuyorum. Çünkü bu iş, şimdiye değin çoktan bitirilmeli, kamuoyuna Adıgece’si yanında bu nadide ürünün Türkçe’si de sunulmuş olmalıydı. 

Burada “Nartlar”ın içeriği ve anlatılanlar üzerinde duracak değilim. Okuyucu bunu, sunulan çeviride yeterince bulacak ve Adıge ataları Mıvt’eler’in (Meotlar’ın) demokratik toplum düzeniyle de yeniden bir tanışma olanağını yakalayacaktır kanısındayım. Ki, Mıvt’eler’den kalma gurur verici bir arkaik demokrasi, bir toplumsal düzen, binlerce yıl sonrasında bile, temelde Adıge gelenekleri biçiminde varlığını halen aramızda sürdürmektedir. 

Umarım, Adıgece’sine layık bir çeviriyi, bir nebze olsun başarmış olayım. 

Asker Hadeğal, artık 85 yaşındadır ve canlı bir tarih örneğidir. Ben kişi olarak, yazdıklarından ve sohbetlerinden çok şeyler öğrendim. Yazdıklarının tutarlı ve yerinde olduğunu da gördüm. Çarpıcı bir mükemmeliyette ve çok güçlü bir Adıgece anlatımı vardır ki, hayran kalmamak elde değildir. Kendisine sağlıklı ve uzun bir ömür dilerim. Hadağal’e dışında, burada adını anma gereğini duyduğum Şaban K’ube (1890-1974) ve daha başka değerli kişilerin Adıge folkloruna ve Nartlar’a ilişkin derlemeleri ve çalışmaları da büyük bir kazanımdır. Onların ve tekstleri yazdıran halk sanatçılarımızın da unutulmamaları gerekir. Bütün bu çalışmalar sonucu, destanımız küçücük bir fidan iken, büyük bir ağaç olmaya başladı ve belki de şimdi ulu bir çınara dönüşmüş oldu. A.Hadeğal’ın Nartlar, Adıge tarihi ve yaşamı üzerine değerlendirmeleri de, kuşkusuz kalıcı bir değer taşımaktadır. Kırk yıl önce savundukları ve ortaya koydukları, o zamanlar kuşkuyla karşılanmıştı. “Yazısı olmayan” bir halk, Adıgeler, Çerkesler ve Kuzey Kafkasya halkları, nasıl olur da böylesine büyük bir destan yaratabilirlerdi?.. Yadırganmış, çok eleştirilmiş, kıskanılmış, dahası bilim dünyasından uzaklaştırılması bile istenmişti. Ama Hadeğal yılmadı, korkup sinmedi ve dik durmasını bildi. Sonunda da haklı çıktı. 

Umarım, okuyucu çeviride bütün bu söylenenlerin karşılığını bulur. 

Saygılarımla. 29.06.2007 

  

Sayı : 2007 07