Önsöz
Rus – Çeçen savaşını anlamak için pek çok şeyi inceleyebiliriz. Ancak, bu savaşı anlamak istiyorsak çocukların yüzlerine de bakmamız, onların dünyalarına da gezinti yapmamız gerekir.
Grozny’nin çocuklarının yüzlerine baktığınızda ise; yok edilen evleriyle ilgili açıklama bekleyen bakışları, şefkatsizliği ve çocukluklarını onlardan çalıp hayatlarına yön veren savaşı görürsünüz.
Bu çocuklar geceleri rüyalarında öldürülen ailelerini, çikolataları, sıcak havada deniz kenarında olduklarını ve barışı görürler. Bu çocuklarla konuştuğunuzda ise büyükler gibi barış istediklerine ve öldürülen aile fertlerinin geri dönmelerini arzuladıklarına şahit olursunuz.
İşte bu çocuklar, 21.yy’ın çağdaş dünyasında yaşıyorlar ya da bizler yaşadıklarına inanmak istiyoruz. 21.yy’ın bizlere armağanıdır bu çocuklar, ne kadar çağdaşlığınızdan ya da uygarlığınızdan bahsederseniz bahsedin bu durum yabana atılmaması ve üzerinde tartışılarak çözüme kavuşturulması gereken bir gerçek.
Çek kökenli Kanadalı kadın gazeteci Willow Zimova 2000 yılında, Grozny’ nin Kalinin semtindeki yetimhanenin sakinleriyle ve gündüzleri yiyecek bulmak ümidiyle ya da oyun oynamak için yıkıntılar arasında gezinip geceleri ortadan yok olan minik Grozny’lilerle konuşarak onları fotoğrafladı. Bu çalışmaya konu olan çocukların hepsi birer yetişkin eğer hala hayatta iseler. Ama Çeçenya’daki Rus işgali ve soykırım halen devam ediyor, arkalarından gelen çocukların çocukluklarını da çalarak.
Bizleri derinden etkileyen minik Groznylilerin gizemli dünyalarını sizinle paylaşmak istedik:
Khazbulat Bezayev, 7 Yaşında
“Eskiden bu apartmanda oturuyorduk ama askerler burayı yıktılar.” diyor yıkıntıların içerisinde gezerken. Çeçenler mi diye soruyorum: “Hayır, hayır Çeçenler değil normal askerler, Rus diyor arkadaşlarım onlara ama ben bilmiyorum normal askerler yıktılar işte.” diyor biliyor olmanın gururuyla. Ve apartmanda pek çok oyuncağı olduğunu hatırlıyor: “Askerler her şeyi kırdılar. Apartmana oyuncaklarımı almaya geldiğimde gördüm, arabalarımı, aletlerimi hepsini kırmışlardı. Ayımı bile vurmuşlardı.” diyor ardından, “Biliyor musun aslında ayım onlara hiçbir şey yapmamıştı onu neden vurdular bilmiyorum.” diye de ekliyor, ben ise verecek bir cevabım olmadığından sessiz kalmayı tercih ediyorum.
“Dün gece duyduğumuz sesler ile uyandım. Askerler ateş ediyorlardı. Eğer şu anda kaldığımız eve ateş etselerdi biz kesinlikle ölmüş olurduk. Şimdi büyükannem, büyükbabam, amcam ve erkek kardeşim ile beraber kalıyorum. Neden olduğunu bilmiyorum ama içlerinde en çok büyükannemi seviyorum. Hem büyükannem askerlerin yeni yılda gideceğini söylüyor. Büyüdüğümde eğer askerler gitmemiş olursa ben de savaşan Çeçenler gibi olacağım ve gidip o askerleri kovacağım.” şeklinde oluyor, aramızdaki kısa muhabbette minik dünyasına ilişkin son sözleri.
Khazbulat’ ın babası o doğduktan 2 ay sonra 1993 yılında bir trafik kazasında ölüyor, annesi ise 1997 yılında nereden geldiği belli olmayan bir mermiyle yaşamını yitiriyor.
Khazbulat, büyükannesi ile birlikte kalıyor. Büyükanne ile evin geçimini sağlamak için bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri her sabah erkenden yürüyerek pazara götürürken karşılaşıyor ve selamlaşıyoruz.
Khazbulat, 2000 yılının yazında çocuk merkezimize gelmeye başladı. Kavga etmeye ve kızların saçlarını çekmeye bayılıyor.
(Kaynak: Kafdağı İnternet Portalı)
Sayı : 2007 08