Gürcistan’ın Amerikan destekli hayalperest milliyetçi Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili, Abhazya ve Güney Osetya’yı kendi topraklarına katma emeli için 2004’ten beri sürdürdüğü ateşle oynama politikasından vazgeçmediğini, Oset halkına yönelik yeni baskı ve kışkırtıcı eylemlerle bir kez daha ortaya koymuştur.
2004’te göreve gelir gelmez özerk olsa da Tiflis’e bağlı olan Acarya’nın statüsüne son veren Saakaşvili, 1990’dan bu yana bağımsız devletler olarak varlığını sürdürmüş olan Abhazya ve Güney Osetya’yı da aynı taktikle almanın hesaplarını yapmış ama bunun kolay olmayacağını ilk denemede anlamıştır. 2004’te ambargo altında olan Oset halkının ekonomik aktivitelerini uluslararası topluma ‘kaçakçılık’ olarak lanse edip Tskhinvali varoşlarında yayılan Ergneti pazarını basmaya kalkan Saakaşvili, bu tavrıyla Osetya Devlet Başkanı Eduard Kokoyti’nin halk desteğini artırmaktan başka bir sonuç elde edememiştir. Zor, tehdit ve şantajlarla Kafkasya’yı yeni bir savaş ortamına doğru sürükleyen Saakaşvili, 2006 Temmuzunda Abhazya’nın Kodor Vadisi’nin üst kısmına asker göndererek yeni bir kışkırtma girişiminde bulunmuştur. Sohum yönetiminin sağduyulu tutumu sayesinde sıcak çatışma olmazken Tiflis uluslararası toplum nezdinde ikili anlaşmaları çiğneyen taraf durumuna düşmüştür. Zira BM Güvenlik Konseyi bir karar alarak Gürcistan’a Kodor’u silahsızlandırmayı öngören anlaşmalara sadık kalması için uyarmıştır. Saakaşvili kışkırtıcı ikinci adımını sürgünde Abhazya hükümeti kurarak atmıştır. Bütün bunlar Kafkasya’da gerilimi tırmandırmaktan başka işe yaramadığı halde son dönemlerde Tiflis’in Güney Osetya üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. Erduard Kokoyti yönetimi Tiflis’in Güney Osetya’yı silahla geri alma hazırlıklarına karşı elini güçlendirmek için 12 Kasım 2006’da bağımsızlık referandumuna gitmiş ve ezici çoğunlukla halk bağımsızlıktan yana iradesini ortaya koymuştur.
Oset halkının Gürcistan’a güçlü bir şekilde “Hayır!” diye haykırışına rağmen 1990-1992 yıllarında Gürcü işgaliyle yaşanan çatışmaların ardından yapılan ateşkes anlaşmasını hiçe sayarak bölgeye askeri yığınak yapan Gürcü yönetimi, tıpkı Abhazya’ya karşı olduğu gibi Güney Osetya’ya karşı da alternatif yönetimler ihdas etmiştir. Bu yönetimi meşrulaştırmak için yasa da çıkaran Tiflis, geçen ay Oset halkının hayatına kast edercesine başkent Tshinval’in suyunu kesmeye cüret edebilmiştir. Yaz ortasında halkı susuzlukla imtihan eden Saakaşvili yönetimi, devre dışı kalan boru hatlarının tamirini engellemek için elinden geleni arkasına koymamıştır. Bu yetmezmiş gibi geçen cumadan itibaren Tshinval yakınlarında sıcak çatışma ortamı hazırlanmıştır.
Gürcüler, Gürcü köyü Tamaraşeni’den Oset tarafındaki Kvernet köyü ve başkent Tshinval’i bombardımana tabi tutmuştur. Ölü ve yaralananların olduğu çatışma hiç kuşkusuz ki Kafkasya’da yeni bir cephenin açılması tehlikesini doğurmuştur.
Tiflis, ne bölgedeki cumhuriyetler yönetimlerinin ne de Kafkasya’nın önde gelen ihtiyarlar heyetinin uyarılarını dikkate almıştır. Yönetimi, parlamentosu, sivil toplum örgütleri ve siyasal hareketleriyle bütün bir Abhazya da Tiflis’i savaş kışkırtıcılığından vazgeçmeye çağırmış ve Oset halkının yanında yer alan çağrılar yapmıştır.
Diasporanın önde gelen bir kurumu olarak Kafkas-Abhaz Dayanışma Komitesi de tarihi bir sorumluluk hissiyatıyla Gürcü yönetimini uyarmayı bir borç bilmektedir. Bu bağlamda Gürcistan yönetimine, halkına ve uluslararası topluma sesleniyoruz;
*1990-1992 yıllarından Güney Osetya’ya, 1992-1993 yıllarında Abhazya’ya karşı başlatılan savaştan ders alınmalıdır. Silah bölgenin sorunlarına çözüm değildir. Bu iki savaş bunu göstermiştir.
*Yeni bir savaş Kafkasya’da sadece derin yaralar açacaktır. Savaşın çıkmaması için gereken neyse yapılmalıdır.
*Gürcistan, Ortak Barış Gücü’nün bölgedeki varlığına saygı gösterip anlaşmalara aykırı bir şekilde bulundurduğu askeri varlıklarını çekmelidir. Ortak Barış Gücü’nün faaliyetlerini engellememeli ve bölgede operasyon yapma alışkanlığından vazgeçmelidir.
*Rusya, Kuzey Osetya, Güney Osetya, Gürcistan ve AGİT’in yer aldığı Karma Kontrol Komisyonu’nu etkisiz kılan tutumlardan vazgeçilmelidir. Komisyon’un rutin toplantılar yapmasına olanak tanımalı ve sorunlar bu mekanizma altında çözülmelidir.
*Başta AB, BM ve ABD olmak üzere uluslararası toplum Tiflis yanlısı tutumundan vazgeçmeli, soruna tarafsız yaklaşmalı ve Gürcistan’ı silah kullanmaması için dizginlemelidir.
*Güney Osetya’ya karşı başlatılacak her tür gayri hukuku ve gayri insani harekat nedeniyle diaspora olarak kardeş Oset halkının yanında olacağımızı ve desteğimizi esirgemeyeceğimizi bütün dünya kamu oyu bilmelidir.
Kafkasya en az diğer bölge ve ülkeler kadar barışı hak etmektedir. Kimse barış içinde yaşamayı Kafkas halklarına çok görmemelidir. Barış için sesimizi yükseltiyoruz ve herkesi halkların özgürlük ve bağımsızlık iradelerine saygı göstermeye davet ediyoruz.
09.07.2007
Saygılarımızla…
Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi Adına
Başkan İrfan ARGUN
Sayı : 2007 08