Thamade Bakışı

0
590

Tarihte savurganlık ve ölçüsüzlük zordu hep. Binlerce yıldan süzülüp gelmiş değerlerin tüketilmesi ise kolay. Herkes herkese dost, herkes herkese düşman. Herkes herkese saldırıyor. Diasporanın tavrı bu olamaz. Yapılanlar eleştiri ya da sosyal boykot veya sosyal P’ın değildir. Bir gücün veya bir bireyin belli bir amacı olmazsa toplumsal sorumluluk taşımaz. Oysa Kafkas tarihinin yaprakları arasında toplumsal sorumluluklar ortaktı hep.

Kimse toplumsal sorumluluk almak istemiyor bu günlerde. Herkes sorumluluktan kaçıyor. Kimse birbirini dinlemiyor, ama durmadan konuşuyor. Konuşmaktaki asıl amaç; bir değeri, bir düşünceyi, bir ideolojiyi değil, tersine amaçsızlığı ve düşüncesizliği dayatmak. Dahası kendisini, kendi kariyerini ve düşüncesini karşısındakine empoze etmek.

Çerkeslik adına, xabze adına yapılan bir takım güzel şeylere bile kimse ortak olmak istemiyor.

Bunları insanlarımızla paylaşmıyor. Bir iş, bir çalışma yapılıyorsa bile çok konuşanlar üzerlerine hiçbir iş almak istemiyorlar. Her nedense meşgul görünüyorlar. Bir çoğumuz başkalarıyla aynı fikirleri savunmamaya ne dayanabiliyoruz ne de tahammül edebiliyoruz.

Değerlerimize sahip çıkma adına bazı konuları ele alırken yöntemini amaca uygun olmaktan çıkartıyoruz. Nerede kaldı korunması gereken değerlerimiz ve kültürel hassasiyetlerimiz?
Terbiye, utanma, incelik, nezaket… Tarihten beri baş özellikleridir Çerkesler’in.
Oturmadan kalkmaya, yolda yürümekten ayakta dikilmeye kadar çeşitli kurallar bütünü değil mi Çerkeslik? Eskimiş de olsa bazı gelenekler vardır ki; bir defa insan belleğine girmiş ve bugüne uymuşsa, onların korunup geliştirilmesi, yaşatılması lazım.

Çağa uyan ve insan belleğinde kalan ölümsüzdür.

Eskiden olanlar bugün oldukları gibi devam ettirilemez. Çağ değişiyor, ona göre uymamız gereken toplumsal kurallar da değişiyor. Çağa uyanları koruyacağız. Uymayanları yaşatamayız. Ama çağa uymayan geleneklerimiz adına Çerkesler’e ait insani ve kültürel değerlere saldırmak, xabzeye saldırmak o kadar kolay olmamalıdır. Kötü olan yöntemler seçiliyor. Eleştiri değil dedikodu yapılarak insani olan değerlere saldırılıyor.

İç boşaltmaları eleştiri ve özeleştiri sananlar fena aldanıyorlar. Tarihte bu güne kadar getirilmiş hiçbir Çerkes değeri hoş göremez bunu. Kimi dinlemeye kalksanız kötü şeyler duyuyorsunuz. Dahası halk anavatana ve diasporaya yönelik, bilerek veya bilmeyerek bir dedikodu alanına çekilmek isteniyor. Çerkes ulusal politikaları bu olamaz. Olsa olsa döngülerde kalan bir oyun olur. Halkın oyunlara tahammülü yok. Ama tarihte oyun çok… Eksik olmadı Çerkesler’in başında. Giderek hız kazanan asimilasyon, kültürel kimliğin ve siyasi kimliğin eritilip yok edilmesi, yozlaşma ve kopuş bu durumu doğurdu.

Ne yapacağız? “Oh olsun mu” diyeceğiz! Bir ağır ayıp!

Sorunlar karşısında pek çok alanda gerileme ve bulanıklık yaşanıyor. Değilse nedir? Bulanıklığın kendisi çözümsüzlüktür.

O zaman bugün Thamadeler halka karşı her zamankinden daha sorumludurlar.

Ve daha çok ön açıcı olmak durumundadırlar. Düşünsel açıdan, bir kimlik değer olarak Çerkesliğimiz ile yeterli tarih bilinci ve bilgi birikimine sahip, bilmekten ve aydın olmaktan gelen donanımlarla, kendi toplumunun gerçeğine uygun projeler üretebilen ve ortaya sağlıklı bir siyasal bakış açısı sunabilen, bir felsefe, bir dünya görüşü ve hayat tecrübesi ile tarihi, kültürü özgürce öğretebilecek, tartışabilecek kimliklere ulaşmış Thamadelere her zamankinden daha çok gereksinim var.

Kafkas tarihinde Thamadeler, bulundukları yer neresi olursa olsun, hayatın her alanında halkın yanında olmuşlardı. Işık olmuş, umut olmuş, yol göstermişlerdi. Çerkesler’e kazandıran felsefe onların gösterdiği bu yoldu. Aksi durumda birer ‘büyük’ olurlardı. Halk onlara ‘büyük’ olarak değer verirdi. Burada yüreklerindeki insan güzelliklerini ve sıcaklığı ortaya koyan Çerkes demokratlara, yurtseverlere, aydınlara görev düşüyor. Bilgi yükü ile uzağı görebilen, yarına yönelik sorunlara çözüm üretebilen, geleceğin düşünü kurabilen, ütopyası derin, donanımlı kimliklere. Thamadeler ulusu gerçekler etrafında aydınlatıcı, yabancılaşmayı ve asimle edilmeyi engelleyici çalışmalar yapmalıdırlar. Çünkü Diasporada Çerkesler basın-yayınlarında, okullarında, sanat-kültür, edebiyat alanlarında, tarihi özgürce öğrenerek, tartışarak büyümüyorlar. Böyle olunca toplumunun gerçeğine uygun proje üretmekte zorluk çekiliyor.

Diasporada uzunca süredir pek çok alanda bir Toplumsal Felç yaşanıyor mu yaşanmıyor mu?

Nereden kaynaklanmaktadır bu? ‘Ben söyleyeyim sen yap!’ ya da ‘ben düşüneyim sen gerçekleştir!’ bundan mı? Thamade bakışı bu değil.

Bilmekten, aydın olmaktan gelen ve kendini sorumlu hisseden bir bakış hiç değil. Böyle olunca toplumsal kimliğe ve toplumsal sorunlara karşı her şey ortada kalıyor. Bu sorunlardan kurtulmanın yolu donanımlı bir bakış ile gerçekleşir ve halkın rızasıyla bütünleşmiş tavır olarak çıkar. Böylece halkın rızasını almış kimlikler toplumda Thamade olarak yer alır.

Peki kime Thamade diyeceğiz? Yaşça büyük olanlara mı? Elbette ki her yaşlı büyüğümüzdür. Onlara kalplerimizde yer veriyoruz. Toplum içinde ayrıdır yerleri. Bu doğru. Bunu tartışma konusu yapmıyoruz. Yaşlılar eskimiştir de demiyoruz. Bazı yaşlı geleneklerimiz eskimiştir diyoruz. Çok yaşayıp çok görmüş insanlar çok şey duyar, çok şey öğrenirler. İnsanı bizzat yaşadıkları, duydukları ve gördükleri eğitti. İnsanlık erdemlerine, Çerkes olmanın bilincine ermiş kimliklerdi bu uzun yaşayanlar. Halkın tarihini ve yaşamını bilen kişilerdi onlar.

Bilmek, öğrenmek her zaman aklı üstün tuttu. Ve Thamadeler bu akıldan süzülmüştü. Öyleyse içinde yaşadığımız diasporayı ve Kuzey Kafkasya’yı algılama ve kavramada, öncü olmalı bu süzülmüş kimlikler. Sosyal, kültürel gelenekleri, xabzeyi ve değerleri yaşatmada, tarih bilinciyle donanımlı, entelektüel birikimi olmalı. Geçmişi ve geleceği bilmeli. Halkın siyasal, kültürel, politik, felsefi, ekonomik sorunlarına çözüm üretebilmeli. Binlerce yıllık birikimlerle büyük değerlere ulaşmış kültürün bilinçsizce tüketilmesine dur diyebilmeli. Yarına hitap etmeli, uzak görüşlü ve demokratik siyasal mücadele kültürünü içselleştirmeli, halkın ne istediğini, neleri gerçekleştirebileceğini görebilmeli. Diasporanın yarattığı demokratik kültür kuruluşları etrafında sağlıklı ilişkileri halkla bölüşebilmeli. Halkın gelecek düşlerini ve ütopyalarını güçlü pratik adımlara dönüştürebilmeli ve bizleri doğru düşünceye ulaştırabilecek kimlikler olmalı.

 

Sayı : 2008 01