Abazaca ve Anadili Sorunu – 3. Bölüm

0
481

Çözüm: Özgürlük ve Demokrasi

Abhazya’da Abazacaya şu günlerde bazı öncelikler tanınacağı, Abazaca ders saatlerinin artırılacağı, bazı koruyucu yasalar çıkarıldığı da söyleniyor (Kabardey-Balkarya’da da bazı adımlar atılıyormuş). Dileriz doğrudur ve gerçekleşir, dileriz Adıgey’deki duruma düşülmez. 1992’de Adıgey Devlet Meclisi Başkanı Sayın Adam Tliuj ile görüşmüştüm. Görüşmeyi birçok yerde de yazdım (Л1ы1ужъу Адам/Adam Tlıuj; şimdi RF devlet başkanının Rostov’daki ‘Güney Federal Okrugu’ temsilcisinin Adıgey’deki müfettişidir). Adam Tliuj, Adıgece eğitimin Adıgece konuşulan yerlerde uygulamaya konduğunu, 1992-1993’te Adıgece ve Rusça’nın bir arada konuşulduğu yerlerde de Adıgece eğitime geçileceğini, ardından sıranın Rusça konuşulan yerlere geleceğini, bu işin 10 yıllık bir takvime bağlandığını söylemişti. Kuşkusuz hedef öyleydi. Ama “büyük birader”den zılgıt yenmiş olmalı, program kağıt üzerinde kaldı. Bu ve benzeri durumlar beraberinde büyük bir düş kırıklığını ve güvensizliği de getirdi. Üstelik dürüst bir açıklama ve özeleştiri olsun yapılmadı, gizlilik ya da ikircikli bir yol tutturuldu.

Güvensizlik nedeniyle Kafkas cumhuriyetlerine dönüş de yok ya da marjinal düzeyde. Kafkasya’ya gidip gelenler aptal değil, çok şeyi görüyor ve muhakeme ediyor. İnsan bir yerden başka bir yere daha iyi bir yaşam umuduyla gider. Bu bir “Altın Kural”. Bunu herkesin bilmesinde yarar var. Birçok etkili Rus’un (özellikle Slaviyanlar Birliği kafasındakilerin) bir Adıge dönüşünü istemediğini de biliyoruz, dahası bazı Ruslar hala emperyal hayaller (Büyük bir Rus İmparatorluğu hayali) peşinde, bunu da anlıyoruz (Bizde de benzeri “büyük” hayaller kuranlar vardır; ama asıl hayalimiz, özgürlük ve demokrasi, ata mirasını yeni kuşaklara taşımak, boş laf dışında kültürümüzü tanıtma ve geliştirme olmalıdır).

Abazalar’ın -de facto da olsa- bağımsız bir devletleri var. Ama Diasporadaki Abazalar Abhazya’ya dönmüyorlar, bunun nedenleri iyi araştırılmalı ve sonuçları açıklanmalıdır. En başta dürüstlük ve dostlar arası dayanışma gerekir. Örneğin Abhazya Diaspora’ya yönelik Abaza, Abazin, Adıge ve Kabardey lehçelerinde Radyo-TV yayını yapabilirdi, ama yapamıyor. Oysa güven tazelemeyen, umut yaratamayan ve yeni dostlar kazanmayan bir yönetim başarılı olamaz.

Anayurt ve Diaspora’da en büyük tehlike; umudun ve Adıge, Abaza ve Kuzey Kafkas halkları arasındaki dayanışma ruhunun yitirilmesi olabilir. Yozlaşma büyük, ama yine de umut yitirilmemelidir. Can ve mal güvenliği devletin başta gelen ödevlerindendir. Örneğin, ne denli eleştirsek de Türkiye dönüşsüz bir aydınlık yola girdi, güven ortamı sağlandı, ne yapılırsa yapılsın artık Türkiye için bir geriye dönüş olamaz. Avrupa Birliği kapıları ergeç Türkiye’ye açılacaktır. Rusya’da da ekonominin geliştiği, buna bağlı olarak da demokrasinin gelişeceği kuşkusuzdur. Ama paralar kalkınma yerine silahlanmaya mı ayrılacak? Bilemiyoruz.

Şu sıralarda RF merkezi, yerel birimleri (cumhuriyetleri ve illeri) sıkı denetim ve takibe almış durumda. Kuşkusuz özerkliği kısıtlayıcı ve tekil (üniter) yapıyı güçlendirici bir gelişme bu. Ama geri ve yoksul bölgelerde kalitesiz kişilerin (demagogların) üste çıkacağı da bilinmeli. Merkezin kaliteyi desteklemesi halinde, üst müdahale belki yararlı sonuçlar da verebilir, Kanada, İngiltere ve Yeni Zelanda’da olduğu gibi.

En başta, RF’nin çoğu bölgesinde özellikle de güney bölgelerinde halk perişan ve işsiz, suç örgütleri (hırsızlık, gasp, vb.) patlama yapmış durumda, ayrıca tehlikeli fundamentalist (dinci terör) akımlar da diş gösteriyor. Bütün bunlar, Moskova ve St.Petersburg’daki ölçüde bir demokratik gelişmenin Kuzey Kafkasya’nın köşesinden bile geçmediğini gösteriyor. Ekonomik sorunlar dağ gibi yığılmış. Özellikle İnguşya, Çeçenya ve Dağıstan’da fakirlik ve işsizlik diz boyu. Bu üç bölgedeki 4 milyon (2002’de 4.147.511) ya da 7 Kuzey Kafkasya cumhuriyetindeki 6 milyonu aşkın (2002’de 6.645.859) insan nasıl geçiniyor, bilemiyoruz, gerçekten bir mucize.

Kabardey-Balkarya’da toprak sorunu çözülemiyor, köylü aç, işsiz, kentli perişan, sorunlar süreğenleşmiş, Moskova sanki burayı kendi kaderine terk etmiş gibi. Arazi bölüştürülürse köylü ailesi başına 50 dönüm düşecek, ama bölüştürülemiyor. Ayrıca globalizm çağında ve Rusya gibi dipsiz bir kuyuda, sermayesiz, donanımsız ve Pazar koşulları oluşmamış bir 50 dönüm arazi ile ne yapılabilir? Büyük pazarlar mafya denetiminde. Geçmişin kolhozlar deneyimi, köylüyü tembelleştirmiş ve robotlaştırmış, ekonomik ve ahlaki değerler yara almış. Bütün bunlar bilinen ama değinilmeyen ve çözüm getirilmeyen gerçekler.

Günümüzde globalizmin dayattığı sorunlar aşılabilir mi?

(Devam edecek)

Not: Yazarımızın Adıgece eğitim, asimilasyon durumu ve geleceğimize ilişkin bir değinme yazısının V.Bölümünü sonraki sayılarımızda yayınlayacağız. Duyurur, özür dileriz.

 

Sayı : 2008 04