Sürgün gibi hissetmek

0
595

Bir çok arkadaşımızın da katıldığı ve sürgün anmalarında okunması için Federasyon’dan talepte bulunduğumuz bu çağrı, 21 mayısları nasıl gördüğümüzün anlaşılması içindir.

Bu gün vatanımızı yitirişimizin 144. yıldönümü!

Bizler, tarihin çok az gördüğü bir mücadele ile 300 yıla yakın zaman yurdumuzu savunduk.

Savaşı kaybetmiş olmanın bedelini de, yine tarihin çok az gördüğü acımasız bir sürgün ve soykırımla ödedik.

Çok kısaca tanımlarsak bu, ortalama 6 nesil boyunca sadece savaş, kan, barut ve ölüm gördüğümüz anlamına geliyor.

Bu, aynı zamanda uzun süreli yerleşik bir yaşam sürememek ve toplum hayatındaki sosyal gelişimin kesintiye uğraması demekti halkımız için.

İşte tüm bu olumsuz etkenlerin somut sonucu olarak, bizler bu gün hala uluslaşamadık.

Bu gün, hala değişik ülkelerde paramparça yaşayan ve uzun vadede geleceği olmayan bir halk olarak hayatımızı devam ettiriyoruz ne yazık ki.

Artık bu gerçeği kavramanın ve bu acı hakikatin omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun gereğini yapmanın zamanıdır.

Her yıl sürüldüğümüzü yeniden hatırlamanın, bir anlamı olsa gerek değerli arkadaşlar.

Her yıl ağıtlar yakıp törenler düzenleyerek vatan için can verenleri anmanın bir anlamı olsa gerek, ve bizim de payımıza bir vazife düşüyor olsa gerek.

Dün sürgün edildiğimiz vatan, bu gün orada bizleri bekliyor.

Dün kesintiye uğratılan sosyal gelişimimiz, bu gün o topraklarda yeniden can buluyor, güç kazanıyor.

Artık bizler de sorumluluklarımızın gereğini yerine getirelim.

Eğer vatan bizim için sadece sözcüklerden ibaret değilse.

Anayurda dönüş sorunu, Çerkes halkının önündeki en önemli sorun olduğu gibi aynı zamanda toplumsal geleceğimizi belirleyecek mihenk taşıdır da.

O nedenle bu sürgün yıldönümleri salt yakınma ve kötü günleri anımsamanın ötesinde, içimizde yeniden bir umudun filizlendiği günler olsun.

Bu günler; geçmişteki acılarımızdan dersler alarak ulus olma bilincimizin geliştiği, geleceği kurma irademizin pekiştiği ve azmimizin bilendiği günler olsun.

Artık sürgün yıldönümleri aynı zamanda vatana dönüşün gündemde olduğu günler olsun.

Kafalarımıza, anayurdumuza dönüşün vatana ve halkımıza karşı bir vazife olduğu kadar, uluslaşmanın da bir gereği olduğu düşüncesini yerleştirelim.

Her yıl acı geçmişimizi hatırlarken, aynı zamanda umut dolu geleceğimizi yaratacak adımları atalım ve bu yıldönümlerinde dönüş için bir yılda ne kadar yol kat ettiğimizi gözden geçirelim.

Kendimize bir hedef koyalım ve diyelim ki ;

150.YILDA ANAYURTTA !

İnsanlarımızı diasporadan anayurda uzun soluklu bir yürüyüşe çağıralım.

Dönebilenin döndüğü, dönemeyecek olanın ulus bilinci ile anayurda dönüşü desteklediği ve gücü oranında katkı sunduğu bir yürüyüş olsun bu.

Büyük büyük sözler sarf etmeden, iddiasız ama kararlı, gösterişsiz ama bilinçli bir çalışma yapalım.

Her ailenin en az bir ferdinin anayurdunda yaşadığı,

Anayurdumuzda söz sahibi kültür/söz sahibi halk olarak ayakta kalabildiğimiz,

Diasporamızın anayurdundan kültürel olarak beslenebileceği ve yok olmaktan korunabileceği güzel günleri yaratmak için, yeniden silkinmek zorundayız.

Sürgünü anmak, sürgünü yüreğinde hissetmek demektir bir anlamda.

Sürgünü yüreğinizin derinliklerinde hissettiğinizde millet olamamanın, vatan sahibi olamamanın acısını duyarsınız.

Bu acıyı duyumsadığınızda ise geri dönüşü tek çözüm olarak önünüzde buluverirsiniz.

Çünkü bizim geleceğe yönelik yegane çözümümüz budur.

Bir bumerang gibi, 144 yıl sonra bile olsa fırlatılıp atıldığımız topraklara geri dönmek zorundayız.

***

Vatan mücadelesinde can veren, sürgün ve soykırıma, yokluk ve sefalete kurban giden ecdadımızın aziz ruhları önünde saygı ile eğiliyoruz.

Bir grup dönüşçü

(İnternetten alınmıştır)

 

Sayı : 2008 06