Nart Verzemeg Oğlu Yerışeko-H’afe’nin Ölümü*

0
467
Yerışeko yola koyuldu ve yedi günde Setenay-guaşe’nin kardeşlerinin yanına vardı.
 Karşılandı. Görünümüyle onun Verzemeg’in oğlu olduğunu anlamışlardı.

Verzemeg oğlu Yerışeko, henüz bir bebek iken babasını yitirmişti, kendisini Setenay-guaşe büyüttü. Setenay-guaşe’nin yedi erkek kardeşi vardı. Onlar kendisinden yedi günlük uzakta bir yerde yaşıyorlardı. Kardeşlerin yanında tek kızkardeşleri Akonde-dah’e de bulunuyordu.
 Nart Yerışeko, biraz büyüyüp ayağı üzengiye ulaşan bir delikanlı olunca, Setenay-guaşe çocuğa babasının elbiselerini ve atını verdi:
-Şimdi kardeşlerimin yanına gidebilir, orada kalabilirsin, -diyerek koyverdi çocuğu.
-Ancak dikkatli ol, kardeşlerimin her biri serttir, karşı gelip de kızdırmaya kalkışma onları, diyerek uyarıda bulunmayı da ihmal etmedi.
Yerışeko yola koyuldu ve yedi günde Setenay-guaşe’nin kardeşlerinin yanına vardı.
 Karşılandı. Görünümüyle onun Verzemeg’in oğlu olduğunu anlamışlardı. Kızkardeşlerinin büyüttüğü bir çocuk olduğunu bildiklerinden kendisini sevinerek karşılamışlardı.
 Delikanlı giderek mertliği, dürüstlüğü ve yeteneği ile dayılarını geride bırakmaya başlayınca:
-Bu böyle olmaz, bunun yanında saygınlık diye bir şeyimiz kalmayacak. Bunu geldiği yere geri gönderelim, dediler dayıları.
Bir bahane uydurup artık Setenay-guaşe’nin yanına dönmesi gerektiğini söylediler:
-Yerışeko –h’af, bu gece kızkardeşimiz rüyamıza girdi, seni çok özlemiş olmalı, dediler.
-Oyalanmadan yanına bir gitsen iyi olacak.
-Peki gideyim, dedi Yerışeko da.
-Ancak yalnız gidemem. Akuande’yi de birlikte götürüp gideyim.
 Dayıların Yerışeko’yu kararından döndürecek güçleri yoktu.
 Kızın durumunu anlattılar:
-Kız sözlü, avıj’ı (söz yüzüğü) alınmış durumda. Bugün yarın Ğerışeko’nun gelinalma alayının gelmesini bekliyoruz, dediler.
 Yerışeko-h’afe bildiğinden geri kalmadı, kızı atına aldı ve üzerine de bir örtü örtüp “Hoşça kalın!” diyerek ayrıldı. Altı gün yol aldı.
 Yoluna devam ederken Ğerışeko’nun gelinalma alayı ile karşılaştı.
-Hayırlı yolculuklar! dedi Yerışeko-h’afe.
-Kimin için gidiyorsunuz? diye sordu.
 Akonde-dah’e için gittiklerini söyledi Ğerışeko.
-Öyleyse dönün geriye, dedi.
-Akonde-dah’e artık evinde değil.
 Ğerışeko, Yeşerıko-h’afe’nin sözünü ciddiye almak istemeyince:
-Kızın yüzüğünü görürsen tanır mısın? diye sordu.
-Tanırım, dedi öteki de.
Kızın bir elini örtünün altından çıkarıp parmağındaki yüzüğü gösterdi.
-Kuvoğuibl (yedi ses mesafesi) uzakta bulunsam da tanırım yüzüğü! -dedi Ğerışeko.
-Evet, aynen dediğin gibi!.
-Öyleyse birbirimizi çiğneyip geçemeyiz, kim kazanırsa kızı o alsın, dedi Yerışeko.
 Çarpışmaya başladılar, üç gün üç gece boğuştular, üst başları dökülene değin didiştiler.
 Bu arada giderek de Setenay-guaşe’nin evine yaklaşmış oldular. Setenay-guaşe de onları gördü. Her ikisinin de birbirini öldürecek gücü kalmamıştı. Bunu gören Setenay-guaşe, üçünün de taşa dönüşmesi için Tha’ya (Tanrı) yalvardı. Yerışeko-h’afe, Ğerışeko ve Akonde-dah’e taşa dönüştüler. Dağa çıkanların hala onları görebildiği anlatılır.
Her üçü de taşa dönüşerek yok olmuştu.
 Setenay-guaşe’nin kendi doğurmadığı bu oğlu üzerine düzenlenen ğıbzeler (ağıt) akşamları evlerin haç’eşlerinde (konuk evi) söylenirdi, bu ağıtları çok kez dinlemişliğim vardır:
Küçücüktün geldiğinde bana
Okşayıp dururdum saçlarını,
A benim Yerışekom, diyordu(Setenay-guaşe)
Ne diye gönderdim seni (kardeşlerimin yanına),
Ne diye öyle kötü bir duruma düştün,
A benim Yerışekom, -diyordu,
Akonde uğruna canından oldun,
Soysuz sopsuz bıraktın beni,
A benim Yerışekom, diyordu.
Setenay-guaşe, başına gelen bu felakete yerinerek, üvey oğlunun taşa dönüşmüş heykelinin yanında ağlayıp kendinden geçti, son teline değin saçını başını yoldu, ‘o yerde can verdi’ diye anlatırlar.
  *Bu Bjeduğ teksti 1884 yılında Adigey’in Veçepşıy köyünde doğan İsmail Kuşü tarafından, 10 Ekim 1948’de Asker Hadeğal’a yazdırıldı.
 

Çeviri: Hapi C. Yıldız

Sayı : 2008 08

Yayınlanma Tarihi: 2008-08-01 00:00:00