Köylerimiz; Güven, Soğucak köyleri ve karanlıkdere mahallesi

0
726

Güvem,Bursa Merkez’e 120 ve M.Kemalpaşa ilçesine yaklaşık 40km. uzaklıkta. Abzeh köyü. 100 hane civarı yerleşik.

Soğucak, Bursa Merkez’e 125 ve M.Kemalpaşa ilçesine 45 km. uzaklıkta. Abzeh köyü. 40 hane civarı yerleşik.

Karanlıkdere, idari olarak Soğucak köyünün mahallesi ama aralarında 4km. mesafe var. Abzeh.

Sülaleler; Şınaho, Gute, Hakuç, Mıhoş, Baj, Ğış, Habraç’u, Yelıyeko, Şhaguj, Awul’, Apeph, Hatko, vd.

Karanlıkdere’nin durumu çok farklı, anılmaya değer. Tek sülale; Leserıko. Yerleşim, en kalabalık zamanında belki 15 haneydi ama gerçekten “hane”. Şu an aktif üç hane var.

Karanlıkdere dendiği zaman, kişisel nefreti en üst düzeyde olanlar – örneğin oradan kız alamamışlar(!) – dahil, herkesin aklına Çerkes standartlarını da zorlayan misafirperverlik gelir.

Büyük köyler dağıldığında, hem dağılanlar bölük-pörçük yerleştiğinden, hem geriye kalanlar gitmeyenlerden değil, gidemeyenlerden oluştuğundan iki grubun da tadı tuzu olmadı. Ama Karanlıkdere’den ayrılanlar aşağı-yukarı blok halde Karacabey ilçesine yerleştiklerinden kimliklerini ve özellikle efsanevi misafirperverliklerini daha yoğun yaşatabilmekteler.

Ticari tarıma elverişli arazi yok, merkeze uzak orman köyleri söz konusu. Çok geniş orman arazileri var. Arazi meyveciliğe uygun. 1960’larda kağnılarla Bandırma Limanı’na ihracata özel kasalarla elma sevkiyatı yapılırdı.

Hayvancılık için de şartlar uygun. Ancak kalifiye insan isteyen bir iş ve köyde kalanların ağırlıklı kısmı hayvancılığın zahmetini kaldıramayacak yaş ve konumda.

Mermer sektörünün son 20 yıldaki köşebaşı adreslerinden köylerimiz. Güvem – Soğucak arasındaki mermer işletmeleri, Kemalpaşa Beyazı tabir edilen zengin mermer yataklarını işlemeye devam ediyor. Mermer Organize Sanayi Bölgesi kuruluşu son aşamalarda. Güvem’e 12km. kala Devecikonağı Nahiyesi’nde. Bu işletmelerde çalışan, nakliyesi ile ilgili faaliyette bulunan, hatta işletmesi olan bir kısım hemşehrimiz var.

Ancak bu sektörün getirisinden çok götürdükleri var. Ticari, ekonomik, “milli” gerekçelerle örtbas edilen ciddi bir çevre ve orman tahribatı var. Yolların tahribatı, su kaynaklarının tükenmesi, yeni yeni farkedilen solunum yolları hastalıkları, gelecek konusunda endişe oluşturuyor.

“Sektörden yeteri kadar nemalanamamak” herkesin ortak şikayeti ama bu talebin gerçekleşmesi bile ancak “zarardan kar” olarak değerlendirilebilir.

Hayat hakkı herşeyden önde ve kutsaldır. Milli ve ekonomik menfaatler de hayat hakkından sonra gelir. En az zarar, en çok yarar formülünü yaşama geçirmek gerek.

 

Sayı : 2008 09