Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

İnsanlar, Şehirler, Pişmanlıklar, Günahlar

Her şehrin, her memleketin ayrı bir hikayesi olduğunu elbette bilirdim ama o şehirlerde, o ülkelerde bu hikayeleri bu kadar şeffaf bir şekilde dinlemek, belgelerle anlatılmış bir soykırımı gidilen farklı şehirlerde anmak açıkçası beklediğim bir şey değildi.

 Almanya’nın farklı şehirlerinde plansız dolaştığım bazı zamanlarda kendimi kimi zaman 2. D Dünya Savaşı zamanlarından kalma zamanında Nazilerin üs olarak kullandıkları ve şu anda müze olarak kullanılan bir apartmanda, kimi zaman Berlin duvarının eskiden geçtiği yerlerden birinde bir Açıkhava Müzesi’nde buldum. Almancamın yettiği kadarıyla belgeleri okuyup anlamaya çalıştım, çekilmiş fotoğraflara baktım, zamanında bir grup insanın nasıl yok edildiği gerçeği ile karşılaştım.

 Ve anladım ki bir şehri gezmek sadece tur otobüsleri ile turistik ve o ülkenin övüneceği tarzda inşa edilmiş tarihi mekanları gezip fotoğraf çekmek ya da yöresel birkaç lezzet tatmak değilmiş. Bir şehri gezmek, o şehrin günahlarını, o şehrin pişmanlıklarını da keşfetmekmiş. Çünkü milletler de ve hatta şehirler de insanlar gibiymiş. İnsan yaşamı gibi şehirler de pişmanlıklarla ve günahlarla doluymuş…

 Ve bu toplumsal günah çıkartma geleneğine tanık olurken, aslında insanlık adına mutlu oldum. Ama kendi adıma üzüldüm. Çünkü bu aslında bir özür dilemekti ve kimse henüz benden özür dilememişti..

 Bugün Abhazya’nın turizm cenneti olduğundan bahsediliyor.. Dilerim ki günün birinde dünyanın herhangi bir ülkesinden Abhazya’ya tatile giden bir turist, örneğin Sohum’u gezerken, o şehrin günahlarını da görme fırsatını bulur. Sadece Abhazya’nın değil, o coğrafyanın tümünde yaşanmış acılar, öldürülmüş, sürgün edilmiş insanlar bir gün tüm gerçekliği ile anılır ve herhangi birinin bu gerçekliği keşfetmesi için gelişigüzel konulur bir mekana.

 Çünkü milletler ve hatta şehirler de insan hayatı gibidir. Yaşlı bir kadının kırış kırış yüzüne baktığınızda aslında gördüğünüz yaşlı ve bakımsız bir kadın değil, yaşanmışlıklar olmalıdır. O kırışıklıklarını yok edip genç bir kadın gibi pürüzsüz ve mükemmel görünmeye çalışırsa bakan kişi anlam veremediği bir yapaylık ile karşılaşacaktır.

 Kafkasya gibi dünyanın en yaşlı coğrafyalarından birinde, dünyanın en yaşlı halklarının yaşadığı topraklarda ben baktığımda yaşlı bir kadının kırış kırış yüzünü görmek isterim, başka bir şey değil.

  

Sayı : 2008 12 – 2009 01

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Yazarın Diğer Yazıları

Bir belgeselin hikayesi: Sapare Aude ve ‘Çerkesçe Yaşamak’ Üzerine…

Bu yolculuk, Gamze Çimen ve Setenay Yıldız için aydınlanmanın, kendi aklını kullanma cesaretinin ve sonucunda da kendi kültürü ile bütünleşmenin sembolü   Kant’a göre aydınlanma...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img