“Türkiye Diyasporası Kafkas Aydınlarından Seçmeler”

0
570

Sn. İzzet Aydemir’in Aziz Hatırasına Saygıyla…

 ‘Muhaceretin 125. Yılı Anısına’ hazırladığı
“Göç-Kuzey Kafkasyalıların Göç Tarihi”
(Gelişim matbaası, 1988, Ankara)
Ve Sonuç!

II.Bölüm

Çerkeslerin sosyal yapıları incelenecek olursa “bir ulusu ulus yapmanın koşulları arasında Çerkeslerde bulunmayan veriler” nelerdir? Bunlar üzerinde durmakta yarar olacaktır.
Dil, dini inançlar, tarih, gelenek-görenekler, yurt sevgisi, soy birliği veya yakınlığı gibi ulusların sosyal yapılarını oluşturan kavramların Çerkes toplumu üzerinde yarattığı etkiler diğer uluslardan farklılıklar gösterir.

Çerkesler’de Dil Durumu

Dil bir ulusun asimilasyon tehlikesi karşısında sarıldığı en etkin silahıdır. Dini inançların egemen olduğu toplumlarda ona karşı en güçlü şekilde direnen o ulusun dilidir.
Ne yazık ki Çerkesler dil bakımından dünyanın en karışık görünüm sergileyen ulusları arasındadır.
Kabileler arası şive farklılıklarının yanı sıra, kabileler arasında lehçe, bunun da ötesinde tamamen ayrı durumlar göstermektedir. Böyle olunca da ulusal alfabe ve yazılarının olmayışı nedeniyle Arap alfabesi ve Arapça yazıyı uzun süre benimsemişler, birbirleriyle haberleşmelerde bu yola başvurmuş, bunun için de okuyup yazma işlemleri medreseden yetişen cahil din adamlarının tekelinde kalmıştır. İşte bu durum Çerkesler’de kültürün ve ulusal bilincin gelişmesini engelleyen nedenlerden birisi olmuştur.

Dini İnançlar

Çerkesler çok kısa aralıklarla Duridizmden Hıristiyanlığa, bu dini benimsemeye fırsat kalmadan da İslamiyete yöneltilmişler, bu arada bu dinlerin çeşitli mezheplerinin, hatta Museviliğin baskısı karşısında bir keşmekeşe girmişlerdir.
Din çemberinin kendine özgü ruhani havası içerisinde yoğrulan fanatik havarilerinin ortaya attıkları çeşitli ve iyimser sloganların pek çoğunun hayalden başka bir şey olmadığı zamanla anlaşılmıştır.
Dini inançlar tarih boyunca hiçbir zaman ulus bireylerini sürekli biçimde bir arada tutamamıştır. Bu görüş bütün dinler için geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenle dinler hiçbir zaman ulusal nitelik taşıyamaz.
Çerkes tarihinde İmam Şamil’in Ruslarla olan savaşımlarında din en büyük etkenlerden birisidir. Yüzyıllar boyu dine dayanarak çeşitli ulusları “din birliği” adı altında tutmaya çalışan Osmanlı İmparatorluğu da ne yazık ki, yere düşüp parça parça olan bir çini vazodan başka bir şey değildir.
Uluslar aynı dinden olup da çoğunluğun arasında azınlık durumunda kalırlarsa din, o küçük ulus için milli benliği yitirmede en büyük etken olur.
Ümmetçi bir temele oturtulan İslamiyet ulusçuluk akımını kökünden yıkarak Çerkesler arasında “tam bize göre bir din” sloganı ile ulusa benimsetilmiştir.
Bu konuda söylenecek daha pek çok şey olmalıdır.

Soy Yakınlığı ve Yurt Sevgisi

Çerkesler arasında soy yakınlığı ve yurt sevgisinin kuvvetli oluşu onların ayakta kalmalarına neden olabilen en kuvvetli vasıflarıydı.
Ruslarla savaşımlarında ve savaş sonrası sürgün yaşamlarında her şeye karşın bütün olumsuz koşullar altında bugüne dek benliklerini kısmen de olsa koruyabilmişler ise, bunda gelenek ve göreneklerinin etkilerini de unutmamak gerekir. Eğer bu gelenek ve göreneklerini reforme edecek ortam ve süreye sahip olabilseler durumları çok daha iyi olabilirdi.
Cehaletin karşısında boğulmamış olsalar ve aydın yurtseverleri birkaç kişi ile sınırlanmamış olsaydı…
Aydın sınıfı yeterli düzeyde bulunsa karşılaştıkları acı ve ümitsiz durum karşısında kaderlerine boyun eğerek bir köşeye çekilmez, diğer dünya aydınlarının yaptığı gibi onlar da seslerini duyurmasını herhalde bilirlerdi.
 “Madem ki nefes alıyorum, öyleyse ümit etmeden duramam” diyerek konuyu burada bağlıyoruz.
İzzet Aydemir, 1998

Sayı : 2008 12 – 2009 01