Mısır’ın Çerkes Sultanları

0
496

Adige Televizyonu toplumu aydınlatıyor

Adige Televizyonu (AT) haber koordinatörü, yönetmen Muliat Yemıj’in belgesel çekimi “Mısır’ın Çerkes Sultanları” adlı filmi beğeni kazandı. (..)

Son filminden önce iki belgesel film daha hazırlamıştı Yemıj. Bunlar “Firavunların İzinde” ile “Korkunç İvan ve Goşevnay” üzerine olan “Великий Союз” (Büyük İttifak) filmleridir. “Son olarak ‘Mısır’ın Çerkes Sultanları’ filmini ise Mısır ve Kafkasya’da çektik” diyor Muliat.

Muliat: “Filmin konusu; Ortaçağ Mısır’ı Adige Sultanlarının başarıları ve bıraktıkları yapıtlar. Mısır’a sultan olmuş Adige Sultanı sayısı 45. Adigeler 250 yıl boyunca kesintisiz olarak Mısır İmparatorluğu’nu yönettiler. Mısır, Doğu’nun en güçlü imparatorluğu sayılıyordu.

Sultan Kaytbay (Türkçe Kayıtbay) (..) döneminde Mısır’da sanat ve bilim çok gelişti.

Sözgelişi Kahire’de 14 kütüphane kurdurdu. Dönemine göre bu sayı çoktu, bütün bir Avrupa’da bile o sayıda kütüphane yoktu.Batılı ülkelerden kovulan şair ve yazarları koruma altına alıyor, onlara destek çıkıyordu. Ayrıca büyük paralar ödeyerek dış ülkelerden biliminsanlarını Mısır’a çağırıyordu.

Sultan Barkuko (Баркукъо; Türkçe Berkok) döneminde (..) Mijnanel onun tarih yazarı (vakanüvisi) idi. Eskiden Mısır sultanlarının kendi tarihlerini yazacak yazıcıları vardı. (..) Söz konusu yazılar (vakayinameler) halen Mısır kütüphanelerinde saklanmaktadır. (..)

Barkuko’yu henüz on yaşında bir çocuk iken kaçırmışlardı. Büyüyüp Mısır’a sultan olunca, ailesini Mısır’a getirtti (..) Ona “Melahoko” (Мэлахъокъу), yani “Koyun Çobanı Oğlu” diyorlardı, küçüklüğünde onu birisine satıp koyun çobanı olarak zorla çalıştırmışlardı. Sultan olduktan sonra Barkuko, Adige olmayan birini yanına bile sokmamıştı. Görevleri Çerkesya’dan getirttiği kişilere veriyordu. (..)Mısır’daki her düzenleme politik ya da toplumsal yaşam yönünden, Adige geleneği ve kurallarına uygun olarak yürütülüyordu. (..) Barkuko ölünce oğlu Farac Mısır’a sultan oldu, o da babasının izinden gitmiş olmalı, yoksullara da varsıllar gibi değer vermeyi sürdürdü. Yoksullara köle (рабство) denmesine, köle muamelesine ve ardından köleliğe son verdi. Dünya –insanlık tarihi- açısından bu olay, büyük bir gelişimin ilk adımı olmuştur.
Mısır Sultanı Kanş’aveğur (Къэншъэогъур; Türkçe Kansu Gavri) (..) sultan olmazdan önce, kız kardeşi Mısır Sultanı Kalavne (Къэлэунэ; Kalavun) ile evlenmişti, Kanş’aveğur birkaç atlı ile birlikte Mısır’a gitti ve orada kaldı. Kalavne’nin yanında yüksek mevkiye çıktı, O ölünce Mısır’a sultan oldu. Vakanüvislerin yazdıklarına göre, savaşçıların en gözüpek olanı Kanş’aveğur idi. Sözgelişi Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim ile savaş sürerken, “Selim’i öldüreceğim” diyerek, küçük bir yardımcı birlik eşliğinde yüz bin kişilik Osmanlı ordusunu yardı ve Sultan Selim’in çadırını bastı. Ancak çadırda Selim değil veziri vardı, onu öldürüp çıktı. Kanş’aveğur o denli atılgan biriydi, o sıralar 70 yaşındaydı. Günümüze erişmiş ve Kanş’aveğur tarafından yaptırılmış olan bütün Mısır camilerinde ulusal damgalar yer almaktadır. (Arapların ulusal damgaları yoktur).

Son Adige sultanı Tumanbay idi, başa geçtiğinde 38 yaşındaydı. Tumanbay, Kanş’aveğur’un kızından torunudur. Ancak birkaç günlük saltanatı sonunda öldürüldü.

Tumanbay’ın orduları dağıldı, kendisi de yakalanıp asıldı. Ölüm emrinin uygulanması öncesinde, Tumanbay’ın sergilediği yiğitlik Selim’i etkilemişti, onu maiyetine almak istedi, ancak Selim’in maiyeti Tumanbay’a güven duymadı ve sonunda onu astırdılar. Tumanbay’ın adı Mısır tarihine geçmiştir; ilk, orta ve yüksek okullarda öğretiliyor. Onun adı bir caddeye de verilmiş bulunuyor. (..)”

“Bu da Adigeler arasında bulunan ilginç özelliklerden biridir. Yolda yürüyen bir Adige Emiri’ni gören ve yemek yemekte olan bir Arap hemen ayağa fırlar. Adigeler kim gelmiş ve hangi yaşta olurlarsa olsunlar, sofrada iken ayağa kalkmazlardı. Ayağa kalkmayı yemeğe karşı bir saygısızlık sayarlardı. Bu nedenle, saygı göstermek için ayağa kalkan ve boynunu eğen Arab’ın kılıçla kafasını uçurdu. ‘O senin yediğinden daha değerli biri miyim ben?’ diyerek. Bitmez tükenmez savaşlar içinde yaşamlarını sürdüren bu tür savaşçılar, böylesine zalimce davranışlarda da bulunabiliyorlardı” diyor Muliat (..) ve ekliyor: “Tarihçi biliminsanı Samir Hotko’ya (Хъоткъо Самир) da yardımları nedeniyle teşekkür ederim. Hotko’nun Memluklara ilişkin olarak yayınladığı ‘Mısır ve Suriye Çerkes Sultanlarının Kökeni’ (Генезис черкесских султанатов в Египте и Сирии) adlı kitabından çok yararlandım. (..)”

Muliat Yemıj’ın bu belgesel filmi, ilk kez 22 Aralık 2008’de Rusya kanalında gösterildi. Filmi izleyenlerden Samir Hotko’nun izlenimleri şöyle:

“Filmi çok beğendim. Yapımcı ve senarist olarak Muliat Yemıj filme güç verdi, ruh kattı, bilimsel ve sanatsal gücünü kullanarak filmi çarpıcı bir düzeye çıkardı. Bu özelliği ile film beni çok etkiledi. Yıllardan beri özlemini çektiği şeyleri, bu güç koşullar altında gerçekleştirmeyi başardı. Filmin içeriği çok kişi tarafından beğenilmiştir düşüncesindeyim. ‘Mısır ve Suriye Çerkes Sultanlarının Kökeni’ adlıkitabımdan yararlanmış olması da benim açımdan bir onurlandırmadır. Olayları tarihsel gerçeğe uygun olarak sunabildiğimiz için sevinçliyiz. Muliat’ın bundan sonrası için de aynı konuyu işleyip daha da geliştireceğini umuyorum.”

Fatim Ç’ARE (КIарэ Фатим)
Kaynak: Adige Mak, 21 Ocak 2009, Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız

 

Sayı : 2009 02