Başka türlü bir 8 Mart

0
478

Buradan bir amatör kadın tiyatrosunun doğmasını, diğer illerde oyunlar sahnelemesini hayal ediyorum. Bence bu olayın kendisi çok güzel.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, ya da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Kadın örgütlerinde bu iki isim arasındaki fark yıllardır tartışılır. ‘Emekçi’ kadınlar, kadın sorununa sınıfsal bakmak gerektiğinde ısrar ederken, diğerleri bütün kadınları kucaklamak istediklerini söylerler. Kavramsal tartışmalar meselenin aydınlanması açısından elbette yararlı, ama bazen işin özü geri planda kalabiliyor. Yıllar önce Bursa’da 8 Mart etkinlikleri için kurulan bir platform, ‘emekçi’ tanımı üzerinde anlaşma sağlayamadığı için dağılmıştı. İki ayrı grup, ilkeli ama yalnız bir şekilde, kendi sloganlarını seslendirdi o yıl.
Biz Çerkes kadınları olarak bu tartışmaya girmek durumunda değiliz elbette. Çünkü bizim derneklerimizde 8 Mart, Çerkes kadınlarına, Çerkes doğdukları için ne kadar şanslı olduklarını anlatmak için bir fırsat sadece. Bir etkinlik düzenlenir, önce internetten indirilen 8 Mart’ın tarihçesi okunur. 1857’de Amerika’da can veren dokuma işçisi kadınlardan, kronolojik bir ayrıntı olarak sözedilir, kadın, erkek eşitliğinin öneminden falan bahsedilir. Sonra Çerkes kadınının bir sorunu olmadığı, geleneklerimizde çok ayrıcalıklı ve öncelikli bir yeri olduğu, daima yüceltildiği belirtilir. Kendisine iltifatlar edilir; ‘Çerkes kadını yalan söylemez, onurludur, eşine, ailesine, evine, çocuklarına hizmet etmeyi bir erdem sayar’ gibi niteliklerden bahsedilir. Tabii, Çerkes kadını yalan söylemez derken, Çerkes doğma şansına erişememiş, farklı halklara mensup kadınların yalan söyleme potansiyellerine vurgu yapıldığı gözden kaçar. O sırada aramızda gelin, misafir, vb. nedenlerle bulunan ve Çerkes olmayan kadınlar da vardır. Başkaları ne yapıyor bilmiyorum ama, ben o sırada başımı eğip göz göze gelmemeye çalışıyorum.

Bu arada bir noktayı belirtmek gerekiyor, Bursa Derneği önceki yıllarda birkaç güzel etkinliğe imza attı. Özellikle akademisyen kadınların eğitici sunumları son derece faydalı oldu.

Ama bu yıl hepsinden farklı bir şey oldu…

Bursa Kafkas Derneği’nin lokalinde, haftanın bir akşamı kalabalık bir kadın grubu bulunuyor. Sahneye çıkınca devleşen minikler ekibinin anneleri onlar. Yönetim kurulları, çocukların çalıştığı saatleri değerlendirmek için nakış, takı kursu gibi pek çok etkinlik düşündü bugüne kadar. Bu yıl bir grup kadın, ‘biz tiyatro yapmak istiyoruz’ dediler. Önceleri bir sohbet gibi başlayan bu konu kısa sürede olgunlaştı. Önce oyun arandı, olanaklar gözden geçirildi, gönüllüler tespit edildi ve ilk buluşma gerçekleşti.

Grubun bütün oyuncuları kadın, hatta tek erkek karakter de bir kadın tarafından canlandırılıyor. Grubun yönetmeni, tiyatro sevdalısı bir Çerkes genci, Mesut (..). Bursa’da uzun süre gençlerle tiyatro yapmayı isteyip, bir dolu kalabalıkta tek gönüllü bulduktan sonra, böyle hevesli bir grupla karşılaşmaktan şaşkın ve mutlu. Kendisi aynı zamanda oyunun da yazarı. Oyun, bir 8 Mart günü, komşularının evinde gün yapan, eşlerinden dertli kadınların arasında geçiyor.

Çalışmaların nasıl yapılacağı başlangıçta herkes için merak konusu oldu. Ama herkes çok disiplinli ve gayretli olduğu için çalışmalar aksamadan devam ediyor. Çalışmalar ilerledikçe, herkes canlandırdığı karakteri yorumlamaya, ona bir şeyler katmaya başladı. En güzel taraflarından biri de provaların çok eğlenceli geçmesi.

Oyunda rol alan kadınlarla kısa bir sohbet yaptım. Onlara kendi düşüncelerini, eşlerinin, çocuklarının nasıl karşıladığını sordum. Onlar da samimiyetle yanıt verdiler.

Sadece 15 dakikalık bir oyun aslında, çok mu abarttım? Hayır kesinlikle abartmadım. Bence onlar çok önemli bir iş yaptılar. Gecelerde haluj yapmaktan, kermes yapmaktan başka bir işe talip oldular. Bir oyunda rol alırken, toplumsal olarak kendilerine biçilen rolü dönüştürmeye niyetlendiler.

Ferdane Kılıç (Yönetim Kurulu Üyesi: Provalar çok güzel, oyun da bence çok güzel olacak. Ben ilk olmasından dolayı heyecan duyuyorum ve devam etmesini istiyorum.

Buradan bir amatör kadın tiyatrosunun doğmasını, diğer illerde oyunlar sahnelemesini hayal ediyorum. Bence bu olayın kendisi çok güzel. Başlarda, eşleri ne yapacak, kendilerinin tutum ve davranışları ne olacak diye merak ediyordum, ama her şey çok olumlu gelişti. Bazen sadece yola çıkmak yeterli oluyor. Fatma (…): Bana oynar mısın dediklerinde, ilk önce acaba becerebilir miyim, benden bekleneni karşılayabilir miyim diye düşündüm. Ama provalar çok güzel geçiyor. Eşim de beni destekliyor, siz her şeyi yapabilirsiniz diyor. Ben bir ara bırakmayı düşündüm, devam etmemi o istedi. Bizim çocuklar ilk duyduklarında inanamadılar.

Başka oyunlarda oynamak isterim, çok zevkli. Her insanın içinde, canlandırdığı role yansıyan bir şeyler mutlaka var, herkes kendinden bir şey bulur. Bu oyundaki gibi kadınlar o kadar çok ki… Ama ben hakkımı her zaman sonuna kadar savunurum. Kimse bu senin hakkın diye önüne koymaz, sen sahip çıkıp elde edeceksin.

Necla (…): Daha önce hiç oynamadım ama başaracağımdan eminim. İlk duyduğumda da yapamam diye düşünmedim zaten. Tiyatroda oynamak, bir başka karaktere bürünmek çok güzel. Başka oyunlarda da seve seve rol alırım. Çalışan, iş dünyasında olan bir kadını canlandırmayı çok isterim mesela.

Sadece Necla olarak, kendim için evden çıkmak, provalara gelmek beni çok mutlu ediyor. Eşim bu konuda beni destekliyor, ‘dernekte bir etkinlik varsa mutlaka içinde olmalısın’ diyor. Bu destek olmasaydı, ısrar etmez ve gelmezdim. Ama burada olduğum için çok memnunum. Daha büyük oyunları da oynarız, ben başaracağıma inanıyorum.

Müzeher Küçükkoyuncu: Ben duyunca hemen görev almak istedim. Kızım ve oğlum zaten tiyatroyla ilgili. Biz tiyatroya yabancı bir aile değiliz. Eşim de beni destekliyor. Biz dernekteki her türlü faaliyete katılmaya çalışıyoruz.
Olumsuz bir tepki olursa da sorun yapmam. Bizim derneklerimizde kadınların daha aktif olması, bu tip çalışmaları yapması gerekiyor. Başka oyunlarda da seve seve görev alırım ve bence her yerde sahneleyebiliriz. Ben çok memnunum.

Hanife Arığ: İlk duyduğumda çok hoşuma gitti, çok beğendim. Önce biraz ‘beğendirebilir miyiz, ben yapabilir miyim’ diye düşündüm. Provalarda çok iyi vakit geçiriyoruz, seve seve geliyorum. Eşim beni destekliyor ama başarabileceğimize pek inanmıyor. Ama gösteri günü çok şaşıracak. Ben başka birini canlandırmayı, rolümü çok sevdim, kesinlikle devam etmek istiyorum. Oyun akşamı bütün aile beni izlemeye gelecek, çok heyecanlıyım.
Ben de sevgili Ferdane ile aynı hayali kuruyorum. Bursa Kafkas Derneği’nden neden bir kadın tiyatrosu doğmasın?

Filiz Çelik – Bursa

Sayı : 2009 03