“Ht” Rumuzlu Hatti-Hitit Halkının Gerçek Kimliği Ali Çurey
Son dönemlerde Hatti-Hititlerle ilgili yazı yazmak moda oldu. Çünkü bu halk veya halkların Çerkeslerle (Adıge-Abhaz) olan bağlantısı netleşmeye başlayınca herkesin ilgi odağı haline geldi. Yıllarca Eti Türkleri, Sümer ve Akad Türkleri tanımlaması ile okul kitaplarında ders olarak okutulan bu halk ve halklar daha sonra Hint-German ve nihayet Hint-Avrupalı oluverdi. Anılan bu halkların Türklük ve Almanlıkla bir ilgilerinin olmadığı ortaya çıkınca, bu yöndeki savunucuların maskesi düşüverdi. Şimdilerde aynı iddia sahipleri kendilerine soruyorlar: “Evet bu halkın (Hitit) dili Hint-Avrupa dil grubuna dahildir. Ancak bu halkın Anayurdu neresidir, Anadolu’ya niçin, nereden ve nasıl geldiler? Günümüzde mevcut olan halklardan hangisi ile akrabadır?
(..)
Tamamen merkezi otorite destekli olan bilimsel çalışmalar ne yazık ki otoritelerin siyasal anlayışları dışına çıkamamaktadır.. Bunun dışında bir başka gizli nedeni olamaz. Konuyu daha açık görebilmek için bir alıntı sunmak istiyoruz:
“Hititlerin kökenine ve genellikle ilk uygarlıkların yaratıcılığına sahip çıkanlar, Türklerle Almanlardan ibaret değildir. General (Yanlış anlaşılmasın, Çar Ordusu’nun değil Türk Ordusu’nun generali) İsmail Berkok, ‘Tarihte Kafkasya’ adlı yapıtında, yukarıda görülen öğretiyi, Orta Asya yerine Kafkasya, Türk ırkı yerine Çerkes ırkı değişikliğiyle savunmaktadır. Berkok, Hititleri genellikle ‘Çerkes’ diye adlandırılan Kafkas ulusundan sayıyor. Ona göre Hititler de Çerkestir ve büyük Hitit İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bunların bir bölümü Kafkasya’ya avdet etmiştir.
Urartular Çerkes olduğu gibi, MÖ 2000 yıllarında Kafkasya’dan Anadolu’ya geçen kavimler arasında ‘Akhaylar’ın da bulunduğu tarihten sabittir.’ İlyada’da Akhaioslar denen o halkın adı, Çerkes dilinden ve bir Çerkes avul adı olan ‘ak-hin’ sözcüğünden gelir. Üzerinde Atinalıların bulunduğu Attika yarımadasının adı da, soylu Çerkes demek olan Adıge’den bozmadır. Destan öykülerinin anlattığı Argo gemisi yolculuğu, Kafkasya’daki altın tüylü postu ele geçirmek için yapılmıştır. ‘Bu sefer iki memleket arasındaki karabet ve müşareketin doğurduğu bir meselenin halli içindir.’ Eski Mısır firavun soylarından bazıları, adlarının Çerkes dilinde anlam taşımasından anlaşılacağı üzere Çerkes’dir. Bir ara güçsüzleşen Mezopotamya uygarlıkları da o yöreyi ele geçiren Çerkeslerce canlandırılmış ve eskisinden daha parlak biçimde yüzyıllarca sürdürülmüştür.” Prof. Bilge UMAR, “Türkiye Halkının İlk Çağ Tarihi”.
Şimdi soralım; ne demek, Hititlere sahip çıkan sadece Alman ve Türklerden ibaret değildir? Hititler orta malı mıdır ki birileri sahiplendiğinde onların olsun. Böyle bir anlayışın izahı mümkün mü? Bu örnekler o kadar çok ki yazmakla bitmez. Şimdi Hatti-Hititler’in gerçek sahiplerini herkes tanımalıdır.
Her şeye rağmen sonuç olarak, ortaya koyacağımız somut bilgi ve belgelerin hiçbir değeri yoktur. Çünkü Hint-Avrupa tekerlemesine uymadığımız için en somut bilgi ve belgelerin bile bilimsel yanı yoktur. Ancak o bilinen sektörün tezgahında dokunan ve o kalıba uyan bilgi ve belgeler “UYGUNDUR” patenti alabilir. Bu söylediklerimizin doğruluğunu anlamak isterseniz, o sektörle birebir temasa geçeceksiniz. En tartışılamaz saydığınız bir gerçeği onların önüne koyunuz.
Örneğin dilbilimsel açıdan Hatu-Hatit, Hatko-Hatıkoy kavram sözcüklerinin yaşayan Adıge (Çerkes) dilinde mevcut olduğunu ve bunların Hatti-Hititleri çağrıştırdığını söyleyiniz. “Çerkes” sözcüğünü duydukları andaki yüz ifadelerinin fotoğrafını çekiniz. O fotoğraf size her şeyi anlatmaya yetecektir.
Bizim iddiamız Hatti-Hititlerle ilgili bir “GİZİN” kalmadığıdır. Olan olmakta ve olacak olan da şudur: Hatti-Hititlere Çerkesler zamanında sahip çıkamadılar. Şimdilerde ve gelecekte aynı ilgisizlik devam ederse, Hatti-Hititler çok daha karmaşık denklemlerle “Bilinmeyen tarih” olarak rafa kalkacaktır. Taa ki Çerkesçe’nin “yok” yani “ölü dil” sayılacağı zamana kadar. Sonra birileri rant sağlamak için Hatti-Hititlerin Çerkes olduğunu ve bilim insanlarının bunu keşfedemediğini söyleyip dövünme şovuna soyunacaktır. (..)
Sayı : 2009 06