Yeni Süreçte Temel Baş Sorun

0
579

Kafkasya düşle gerçek yaşamın, efsanelerin, gizle sırrın, mitolojilerin, insanların ilişkilerinin, yaşamla iç içe girdiği bir coğrafya. Çerkesleri tanımak, geçmişten günümüze sürdürülen bir çizgi üzerinde akan Kafkasya’yı tanımaktır. Kafkasya’yı tanımak, Çerkesleri tanımak, Kafkas yaşamını, yaşama ait geleneksel kültürleri, inançları, tarihi, tarihten gelen sorunları ve coğrafyayı tanımak ve daha pek çok türlü olayları anlamaktır. Kafkasya daha en baştan günümüze tarihin pek çok döneminde; dağlarıyla, vadileriyle, “Ortak bir ev” olmuştu orada yaşayan halklara. Halklar orada aralarında savaşmış, barışmış, ama ortak kültürel değerler etrafında kardeş olmuş, öyle yaşamış, gelmişler bugünlere. Dilleriyle, gelenekleriyle, sürdürmüşler kardeşçil bağları aralarında. Her türlü haksızlığa, zorbalıklara, savaş ve işgallere, acılara, sürgünlere tanık olmuşlar.

Adıgeler, Abhazlar, Alanlar, Çeçenler, İnguşlar, Kumuklar, Avarlar, Laklar, Lezgiler, Lazlar, Megreller, Gürcüler, Ermeniler ve daha onlarca halkın “Ortak Evi” Kafkasya en başından beri; diller, dinler, halklar, gizler, sırlar, efsunlar, masallar diyarıydı. Coğrafya savaştan ve işgalden çok acı çekmişti. Savaşlar, ülkenin ve uygarlığın gelişmesini engellemiş, sürgünleri dayatmıştı. Daha 18. yüzyıldan itibaren dünya tarihinde savaşın ne demek olduğunu en iyi değerlendirenler onlar olmuştu. Savaşlar, kendilerinden neler götürmüş, uygarlıklarından neleri koparıp almıştı, bunları yaşamışlardı.

Savaş ve barış Çerkes tarihinde ikiz kardeş gibiydi. Yüz yıllarca bu ikiz kardeş Çerkes halklarının topraklarında yan yana yaşadı. Eski yüz yıllar göstermişti ki pek çok defalar savaşlarda onlar hep topraklarını ölümüne savundular. Hegemonyaya, dayatmaya karşı durdular. Ama savaş kötüdür dediler ve barıştan yana oldular gene de. Bugün de artık Kafkasya etnik çatışmaların ve savaşların alanı olmasın diye barışçıl mücadele içerisine girdiler. Daha antik çağdan başlayarak günümüze, Ortaçağ Kafkasya’sını, Bizans, İran ve Kafkas – Rus savaşlarıyla, Osmanlı – Rus – Çerkes ilişkileri ile Kafkas – Rus ilişkilerini hep savaşlar belirlemişti. Tarihte savaşın ne demek olduğunu bilen bir millet, yeni savaşlar istemez. Artık yeni dönemde Kafkasya’da bu ilişkileri barış süreci belirleyecektir.

Bugün; Abhazların, Adıgelerin, Çeçenlerin, Asetinlerin, Karaçayların, Balkarların, Dağıstanlıların, Lazların ve Gürcülerin yaşadıkları topraklarda, kısacası Kafkas halklarının “Ortak Evleri” olan bir Kafkasyalık bilinci var artık bölgede. Günümüzde bu “Ortak Ev” de ortak toprakların bilinci ile yaşamak isteyen bir Kafkasya, bölgesinde sorunlarını barışçıl yöntemlerle çözmek istemektedir. Kafkasyalıların aralarındaki geçmiş tarihsel konumları, ticari ilişkileri, toplumsal sınıflar arası ilişkileri ile diaspora edilenlerle anavatanda yaşayanların aralarındaki ilişkileri bugün için artık tarihten gelen ve karmaşık sorunların olduğu o eski Kafkasya değildir. Bölgede dünkünden daha ileri devlet organizasyonlarına sahip olan yeni bir Kafkasya süreci vardır. Bu yeni süreç tüm sorunları barışçıl yöntemlerle çözecektir. Alanlarında yetişmiş, deneyimlere ulaşmış; iktisadi, kültürel, siyasi, barışçıl, ekonomik ve demokratik ilişkilere yön verecek olanlar bu yeni sürecin kadroları olacaktır. Tarihten gelen sorunları anlayan, anlatabilen, kavrayan bir Kafkasya; barışçıl olanaklarla ülkenin bağımsızlığını, Rusya ve çevresindeki devletlerle ilişkilerini, yarınını ve halkının mutluluğu ile savaşsız bir Kafkasya’yı bu yeni süreç var edecektir.

Sömürgeciler tarihin her döneminde insafsızdılar. İnsanlık dışı yöntemlerle halkların özgürlük mücadelelerini bastırmışlardı. Kafkasya’da yeni oluşmuş bu sürecin yeni kadroları karşılarında yeni bir güce dönüşmüş 19.yüzyıl kolonyalistleri ve onların bugünlerdeki uzantıları olan emperyal devletlerin güçlerini ve ne yapmak istediklerini daha iyi değerlendirebilmektedirler. Dünyada ve Kafkasya’da emperyal ordular ve emperyal devletler arasında çıkar çatışması alanları yaratılarak hep yeni savaşlar isteyenler olacaktır. Kafkas halkları kendi bağımsız devletlerinin oluştuğu bu yeni süreçte topraklarının kana bulanmasına artık izin vermeyecektir. Savaş kışkırtıcıları ve savaştan medet umanlar 18., 19., 20. yüzyıllarda yaptıkları gibi artık Çerkes ulusunu kışkırtamayacaklar.

Tarihsel haksızlıklara uğramış, savaş ve sürgünlerden kaynaklı sorunlar yaşamış olan Kafkasya; bu yeni süreçte yeni ilişkilerle ulusal, politik, siyasi, ekonomik, kültürel, coğrafi, kimlik değerlere yönelik pek çok sorunu bu yeni dönemde ele alacak ve disaporanın da tarihi kökleri ile buluşma arzularını gerçekleştirecek, yarına yönelik kaygılar yok edecektir. Bu durum yeni kadroların yeni süreçte barışçıl demokratik ilişkileriyle oturtulacaktır. Sürgünle anavatan buluşması kitlesel olarak sağlandığında, Kafkas – Rus savaşlarının toplumsal sonuçları olan tarihsel haksızlıklarla yüzleşme gerçekleşecektir. Kafkas – Rus savaşları tarihinin tarafı olan Rusya geçmiş toplumsal ilişkilerin sonuçlarıyla yüzleşmelidir. Kafkasyalılar ülkelerinde sürüldükten sonra gittikleri yabancı topraklarda çetin bir yaşama mecbur tutuldular. Anavatanla buluşma Kafkasya’da ki bu yeni süreçte geçmiş sürgün kimlikler üzerindeki ilişkilerin yarınını da belirleyici olacaktır. Sürgün kimliklerin diasporadaki en ciddi sorunu olan asimilasyon Kafkasya’da barış ortamında geliştirilecek bu yeni sürecin çözeceği en temel baş sorun bu yüzleşme olacaktır.

 

Sayı : 2009 09