Bilim İnsanının Gözüyle 4. Bölüm(son)

0
444

Bilim İnsanının Gözüyle 

“Doğruluk dostluktan daha değerlidir”  

Adigece’nin temel sorunları  

Prof. Komafe Muhadin ile T’eşu Murdin  alfabe ve dil konularında neler söylediler,  oysa gerçek durum nedir?.. 

1990’lı yıllardan beri saygı duyduğum ve yaşıtım olan birçok kişi ile önemli konuşma ve görüşmelerim olmuştur. Gazete ve dergilerde,‘Adige de, Kabardey de olsak, sonunda hepimiz Adige’yiz, o halde tek bir dilimiz olmalıdır’ diyenlerle olan görüşmelerimdir söz konusu olan. Yaptığım açıklamaları kavrayanlar çıktığı gibi, bir yerlere takılı kalmış olanlar ve kendi görüşlerinde ısrar/inat edenler de çıkmıştır ve böyleleri az da değildirler. Böylelerinin sayıları azalmıyor, aksine durmadan artıyor. Bir süre önce, saygı duyduğum T’eşu Murdin’in (Т1эшъу Мурдин(8), 16.12.2008 günlü “Adige Mak” gazetesinde “Alfabe üzerindeki bukağıyı kaldıralım!” (Алъфавитым лъахъэр тетэжъугъэхыжь!) başlıklı bir yazısı yayınlandı. T’eşu Murdin’in ele aldığı sorunlar, yukarıda sözünü ettiğim şeylerdir, ancak kendisini yanıtlamamam halinde biz dilbilimcileri kınayabileceğini düşünerek, çok saygı duyduğum bu dostuma yanıt vermeyi bir görev saydım. Sonuç olarak sorunu tüm çıplaklığıyla masaya yatırmaya karar verdim. T’eşu Murdin sözkonusu yazısında, Dünya Çerkes Birliği (Дунэе Адыгэ Хасэ) örgütünün “Yeryüzündeki bütün Adigelerin tek bir alfabede birleşmeleri, başlangıç olarak da iki Adige edebiyat dilinin teke indirilmesi…” yönünde alınmış bir kararının bulunduğunu söylüyor. Bu büyük soruna bir çözüm yolu bulmak/araştırmak için de “En ünlü Adige dilbilimcilerinin katılımıyla bir kurul oluşturulmuştu. Kurul Başkanlığına da ünlü dilbilimcimiz Komafe Muhadin (Moskova) getirilmişti. Ama Kurul alfabe hazırlama işini bile yerine getirmedi. Görevini yerine getirmeyene bir şey denmemiş olması şaşılacak şey. Ulusun dili böylesine orta yerde kalacak mı, kalmayacak mı, anlaşılan iş bir kenara itilmiş, çalışmalar da durmuş” diyerek yakınıyor. 

T’eşu Murdin’i tasalandıran ve kongrelerde görüşülen bu tür konular çok sayıda kişiyi de kaygılandırıyor, ancak durum T’eşu Murdin’in söylediği gibi değil, söyledikleri de gerçeklerle bağdaşacak şeyler değil. Söz konusu dil kuruluna alınanlar arasında ben yoktum, ama Komafe Muhadin’in öylesine bir sorumluluğun altına gireceğini sanmam, bundan eminim. Komafe artık aramızda değil (Mekanı Cennet olsun), ama onun dilbilimi alanındaki sorumluluk ve görevlerini yeterince yerine getirmeyen biri olduğunu söyleyemeyiz, yanlış olur. Onun alfabeler üzerinde çalışmadığını, değiştirilmesi gerekecek bazı küçük noktalar üzerinde durmadığını söylersek, o da uygun olmaz. Ancak dili tek bir Adigece’ye dönüştürmek için çalışmayı bilimsel açıdan uygun bulmuyordu, o görev ona verilmiş olsa bile o görevi yerine getirmemiş/yapmamış olması da anlaşılır bir şeydir, yapmaya çalışsa da başaramazdı. Çünkü, Adige dilleri konusunda ne denli yetkin bir uzman olsa da, dil yaratma, dilleri birleştirme ya da ayırma gibi şeyleri üstlenecek, yani kendisini Tanrı yerine koyacak biri değildi. Komafe Muhadin’e duyduğum bu güveni, onun sözleriyle de pekiştirmek istiyorum. Söz ve yaklaşımlarını Rusça olarak yazmıştı, yoruma/anlam sapmasına yer bırakmamak için, yazısını aynen Rusça olarak veriyorum: (Ğış Nuh, burada Komafe Muhadin’den Rusça uzun bir alıntı yazısı sunuyor-HCY, ilgilenenler için bkz: “Kabardino-çerkesskiy yazık” – “Kabardey-Şerces/Çerkes dili”, cilt I, Nalçik, 2006, s.35). 

Eski Bakan ve araştırmacı yazar Çemışo Ğazıy ne diyor? 

Komafe Muhadin gibi bilginlerin bakış açıları, dilbilimci olmayan kişiler tarafından da anlaşılmaya başlandı. Örneğin 4 Aralık 2008 tarihli “Adige Mak” gazetesinde Çemışo Ğazıy’in (9) “Adige Dilbilimi…” (Адыгэ бзэш1эныгъэр…) başlıklı bir yazısı yayınlandı. Şöyle yazıyor Çemışo Ğazıy:“Alfabenin temeli değiştirilirse, daha kolay bir okuma olanağına kavuşulacağını, Adigelerin anadillerinde daha kolay okumaya ve yazmaya başlayacaklarını söyleyenler var… Bana göre bu büyük bir yanılgı. Adige alfabelerinin temeli ile oynandığında, eldekini de yitiririz, tutunacak dalımız da kalmaz. Bu bir, ikincisi bir ulusun iki ayrı edebiyat dilinin bulunduğu gerçeği kuşkusuz istenir bir şey değildir, ama bu durum bizim açımızdan, ortadan kaldırılması/yok edilmesi olanaksız olan bir olgu, bir gerçek. 

Kişisel düşünceme göre, tek bir edebiyat dili oluşturmak için, tarihimizde elverişli iki dönem yaşanmıştı. İlki bütün Adigelerin anayurdu henüz terk etmedikleri, birbirleriyle ilişki içinde oldukları -1864 öncesi- dönem, ikincisi de Sovyet iktidarı sırasında edebiyat dillerinin oluşturulmaya başlandığı dönem. Her iki dönemi de kullanamadık. Şu durumda iki edebiyat dilimiz var, her ikisinin de birer geleneksel oturmuşluğu var. Bize düşen görev, her iki dili de kullanmayı sürdürmek ve ikisini birbirine yakınlaştırmaya çalışmaktır. İki yazı dilinden birini seçmeye kalkışırsak, ulusun bir kolunu- bir bölümünü- yazısız bırakmış, ulusun birliğini bozmuş oluruz”. 

Yerinde ve derinlikli sözlerdir bunlar. 

 

Adige dilleri üzerine çalışmalarım ve tepkiler 

Bu makalemde ele aldığımız ana soruya ilişkin bir kitap da yayınlamış bulunuyorum “Сравнительный анализ адыгских языков” (Maykop, 2003, Rusça). Kitabın sayfalarında her bir ses (макъэ) ve işaret (tamığe) üzerinde ayrı ayrı duruyor ve toparlamalar/sentezler (зэфэхьысыжьхэp) yapıyorum. Alfabe konusu üzerinde de duruyor, daha açık ve birbirine daha yakın hale gelme yolları üzerinde çalışmış bulunuyorum. Ayrıca daha kısa ve daha düzenli Adigece ve Kabardeyce alfabeler hazırlamış bulunuyorum. Morfoloji (biçimbilim), sentaks (sözdizim) ve leksik (söz dağarcığı) benzerlik ve farklılıkları gösteriyorum. Ardından sonuç değerlendirmelerimi veriyorum. Söz konusu kitap üzerinde çalışırken ulaştığım görüşleri Komafe Muhadin’in de doğrulamış olması biraz olsun içime su serpmiştir, çünkü toplum arasında yaygın olan kanıların dışına çıkıp yazı yazmaya kalkıştığında, kişilerin beklenmedik tepkileri ile karşılaşıyorsun. Biri ötekine söylüyor, derken sonunda dile düşüyor, kınanmaya başlıyorsun. Biz bilimi esas alarak, içtenlikli olarak sorunun üzerine eğilmiş bulunuyoruz, kitleler ise bunu anlayamıyorlar, kendi isteklerinin ya da olmayacak şeylerin olmasını bekliyorlar, sorunu çözmeye ve dikte etmeye kalkışıyor, biz biliminsanlarını da sorunun önündeki engellermiş gibi görmeye/göstermeye ve suçlamaya kalkışıyorlar. Böylesine girişimlere alkış tutanlar, üzülsek de az değildir. 

Sonuç olarak, sorunun üzerinde tüm çıplaklığıyla durdum, bundan yadırganacak/negatif (гузэгъабэ) bir sonuç çıkacağını sanmam. Bizler, biz bilimi rehber edinenler, eski Yunanlıların dediği gibi, “Doğruluk/gerçek, dostluktan/ahbaplıktan daha değerlidir” (“Истина дороже дружбы”-“шъыпкъэныгъэр ныбджэгъугъэм нахь лъап1”) deyişinden hareketle yola devam ediyoruz. 

Sorusu olanlara açığım, tüm soruları üşenmeden yanıtlamaya da hazırım. T’eşu Murdin ve dilimiz üzerine kaygılar taşıyan herkese saygılıyım, biz öyleleri ile ciddi ve içtenlikli çalışmalar yürütüyoruz. Ancak sizlerin de bir olanağınız olursa, dillerimiz üzerine yayınlanmış olan kitapları okumanızı öncelikli olarak salık veririm. (Adige Mak, 12/13 Şubat 2009) 

*ĞIŞ Nuh: Dilbilimleri uzmanı, Prof.Dr., AC ve RF kıdemli bilim çalışanı, AMAN akademisyeni, ARİGİ (Adigey Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü) Bölüm Başkanı. 

Dip notlar: 

 (8) T’eşu Murdin, Karadeniz kıyısı (Ş’açe ve Tuapse) Adige-Sahpsughları “Adige Xase” örgütü ilk başkanı ve şimdiki onursal başkanı-HCY 

(9) Çemışo Ğazıy (Чэмышъо Гъазый), Adigey Cumhuriyeti’nin şimdiki Kültür Bakanı Adam Tletser’den önceki Kültür Bakanı, araştırmacı ve yazar. “Dönüşün İlk Adımları” (Ankara, 2000) başlıklı kitabı Türkçe olarak yayınlanmıştır-HCY 

Not:Ara başlıklar ve tire içindeki yazılar, alt çizmeler çevirmene aittir-HCY 

  

Sayı : 2009 10