İlk Tanrı Olarak “APSU”

0
2218

Dünya’nın yaradılışı üzerine dinsel ve mitsel, tarihsel söylemler vardır. Bunlardan en eskisi şüphesiz ki Sümer söylenceleridir. Bunlar, yüzlerce çivi yazılı tabletlerle günümüze ulaşmıştır.

Sümer’in, “Irmaklar arası ülke” anlamına geldiği söyleniyor(1). Abazaca su kelimesi zi (dzı) ve güneş kelimesi de a-mara (a-mra) dır(2). Zimar (Sugüneş) ve Sümer kelimeleri ne kadar uyumlu bir ikili oluşturuyor. Bu yalnızca bir tesadüf mü? Bilemiyoruz!

Evren oluşumu bütün anlatımlarda olduğu gibi Sümerlilerde de ilksel kaosla başlar.

Bununla ilgili “Yaratılış mitosu” (Enuma Elish) adı verilen metinde şöyle anlatılıyor(3):

1 Yukarıda göğe (daha) adı verilmemişken

2 (ve) aşağıda yere (daha) bir ad konmamışken;

3 (ne zaman ki) Apsu [tanrıların] en eskisi, onların babası,

4 Mummu (ile) hepsini doğuran dişi Tiamat,

5 (Durgun) sularını birbirine karıştırdılar,

6 Ve çayırlar daha oluşmamıştı, bir kamış bataklığı görünmüyordu;

7 (Öteki) tanrıların hiçbirisi doğurulmamışken

8 Ad(ları) ile (daha) çağrılmamışken (ve onların) yazgıları (daha) sap

tanmamışken,

9 (O zamanda) onların içinde tanrılar yaratıldı. (Heidel, 1951: 18)

Ve aynı konuyla ilgili bir başka mitosta açıklamalar sürdürülüyor, biz buraya yalnızca Apsu’nun geçtiği mısraları alacağız(4);

6 Nippur yapılmamıştı; Ekur kurulmamıştı;

7 Uruk yapılmamıştı; Eanna kurulmamıştı;

8 Apsu yapılmamıştı; Eridu kurulmamıştı, (Heidel, 1951: 62)

“İlksel kaos, hiçbir farklılaşmaya uğramamış sulardan [su maddesinden] oluşuyordu”(2). Görüldüğü gibi, “Apsu” su anlamına geliyor. Açıklamasını “bizim abyss sözcüğümüzün geldiği tanrı Apsu” diyor ve çevirmen dip notta şöyle bir bilgi veriyor: (abyss için) “Yaradılış (düzenin kuruluşu) öncesi engin sular kaosu; enginlik, sonsuzluk, yer altı okyanusu, cehennem gibi anlamlara gelebilen eski Yunanca sözcük”.

Abhazca’da “A-psu” kelimesi;

1. Yıpsı top: Onun canı içinde, sağ, canlı anlamında olmak üzere: CAN(Ruh).

2. Dıpsit: O öldü, denildiği zaman anlamı: ÖLÜM.

3. Kawaa rıpısta: Kawaların vadisi, şeklinde de vadi, sulak yer, hayat, can yeri anlamında: SU.

4. Apsuna sıstoğyt: Su evine gidiyorum: Tuvalete gidiyorum anlamında: SU.

Yukarıda örnekleri verilen anlatımlardan da anlaşıldığı üzere, (A)psu (A harfi tariftir) kelimesi üç anlam ifade eder: “Can (Ruh, Hayat)”, “Ölüm” , “Su”.

Bu anlamlarıyla Abhazca, Sümerlerde ilksel kaosta anlatılan su ve hayatın sudan oluşması anlamlarının tümünü kapsamaktadır.

Bu bir tesadüf mü, yoksa bir benzeşmemi, bunu biz bilemeyiz, bunu bilim insanları bulup, açıklamalıdırlar.

Benzerlikler bununla da kalmıyor, üç özgün örnek vermek istiyorum;

a) Marduk: Bunun için geçerli ifadelerden biri şöyle; “Tek, Güneşin oğlu”(5)

Abazacada “A-mara” (A-mra) nın güneş anlamına geldiğini yukarıda belirtmiştik. “Du” ise büyük, ulu, iri anlamlarına gelmektedir. “k” eki ise onun tek, biricik olduğunu belirtir. (“Agacık: Bir tek” örneğinde olduğu gibi). Bunları belirttikten sonra Abhazca’da “Marduk”un anlamını “tek, büyük güneş” olarak açıklayabiliriz.

b) Zigurat (Ziggurat): Sümerlerde (çoğu zaman anlamı “Tanrı Dağı”)(6) tanrılar için yapılan mabet kule. Yine Abhazca’da “zi” kelimesinin su anlamına geldiğini yukarıda belirtmiştik. “Zi” aynı zamanda Abhaz mitolojisinde “yağmur tanrısı” anlamındadır(7).

“gu” kelimesi ise “kalb” (yürek, gönül) anlamına gelmektedir. “rat” kelimesi ise “erimek” (yıratit: eridi) anlamına gelmektedir. “Zigurat”: “Zi’nin kalbinin eridiği yer” olarak açıklanabilir.

Çünkü, Tammuz (Dumuzi) ile Tanrıça İnana “kutsal evlilik töreninde” Zigurat’ın zirvesindeki odada (her bahar başlangıcında) gerdeğe girerler, bereketi, bolluğu temsil ederler. Yağmur da bolluğu ve bereketi temsil eder. Böylece Abhazca, “Zigurat”ın, “Zi’ nin kalbinin eridiği yer” den daha güzel bir anlamı ve açıklaması olamaz kanaatindeyim.

c) Ziusudra: Sümerlerde Nuh peygamberin adı.

“Zi” nin su anlamına geldiğini yukarıdan biliyoruz. Aynı zamanda da (Abhaz mitolojisinde) “Yağmur Tanrısı”.

“us” Abhazca’da “iş” anlamına gelmektedir.

“dra” bilmek anlamındadır.

“Ziusudra” kelimesi Abhazca “Zi’nin işini bilen” anlamındadır. Diğer bir söylemle “Yağmur Tanrısı’nın işini bilen” olarak açıklanabilir.

Söylencelerde Nuh peygamber için şöyle söyleniyor: “Tanrı ona gemi yapmayı öğretti”. Evet, Nuh Peygamber’in tufandan kurtulması için Yağmur Tanrısı’nın işini bilmesi gerekiyordu.

Araştırmacılar “Zi”: “yaşam, can, ruh”, “Ud”: “zaman” ve “Sudda”: “uzun” anlamında tanımlamışlardır(8).

Tüm bunlar birer tesadüfse MÖ 5000 yıllarından bu güne kadar, böylesine anlamlı tesadüfler ne şekilde oluştu? Cevabının bilim insanlarınca araştırılması gereken önemli benzerlikler bunlar.

Hiçbir şey iddia etmiyoruz, yalnız ve yalnızca benzerlikleri ve anlaşılabilir anlamlı sözcüklerin varlığını ortaya koyuyoruz.

Beklentimiz, bilim insanlarının bu benzerlikleri araştırmaya değer görebilmelerini sağlamak ve bilim dünyasına, Hint-Avrupa bakış açısının dışında da bakılabilmesinin önünün açılmasıdır.

Bilim insanlarına saygılarımla sunuyorum.

Kaynakça:

1. Uygarlığın Doğuşu, C. Keith Maiseles. Çev: Aladdin Şenel, Shf. XV

2. Bak: Abhazca Sözlük

3. Uygarlığın Doğuşu, C. Keith Maiseles. Çev: Aladdin Şenel, Shf. 230

4. Uygarlığın Doğuşu, C. Keith Maiseles. Çev: Aladdin Şenel, Shf. 231

5. A’dan Z’ye Sümer, Ali Narçın, Shf. 270 6. A’dan Z’ye Sümer, Ali Narçın, Shf. 450

7. Abhaz Mitolojisi, Ömer Büyüka

8. A’dan Z’ye Sümer, Ali Narçın, Shf. 451

 

Sayı: 2009 10