Bir Yüz Yıl Sonra İlk Kucaklaşma

0
1993

Rus İmparatorluğu işgal ve savaş politikalarıyla Kafkas uygarlığına giden insan birikimlerinin önüne engel koymuştu.

Eski tarihçilerin ve antik edebiyat el yazmacılarının anlattıklarında da görüldüğü gibi Kafkasya’nın en uzak geçmişinden beri pek çok yerleşik halk bir arada yaşıyordu.

Daha antik çağdan başlayarak X. yüzyıl ve sonrasına dek bölgeyi gezen pek çok kişi vardı. Yunan, Bizans, Venedik gezgincileri… XV. yy da ise Cenovalı İnteriano, Kuzey Kafkasya’ya seyahatler yapmıştı. Onların, Don nehrinden başlayarak bütün deniz sahiline yayıldıklarını, doğuda ise Hazar denizine dek sınırlarının uzadığını ve buralarda pek çok halkın aralarında iyi ilişkiler sürdürdüklerini anlatmaktadır.

İnteriano, Moğolların tüm saldırı ve şiddetine karşın, onları yurtlarından çıkaramadıklarını da yazmaktadır. Moğol Altın Ordu devletinin parçalanmasından sonra Ruslar, Kafkas topraklarına girdiler. Tarihi Kafkas – Rus savaşları ve Kafkas trajedisi bu dönemden itibaren 19. yy a dek sürdü. XVIII. yy da Kırım’da bulunan Fransız konsolosu Peysonel de, Kırım sahilleri ile Taman limanının Çerkeslerin denetimi altında olduğundan söz etmektedir. Osmanlı – Rus çatışmasıyla oluşan ilişkiler üzerine her iki sömürgeci devlet Kafkasya’yı aralarında ezdi. Yıllar Osmanlı – Rus savaşları dönemini doğurdu. Sonuçta Osmanlılarla – Ruslar aralarında anlaştı. Kırım “müstakil” görülmüştü. Ama özellikle Adıgeler kendilerinden habersiz Osmanlı – Rusya anlaşmasıyla, Rusya’ya teslim edilmişti. Kafkasyalıları Rusya kendi “tebası” saydı. Olan Adıgelere oldu. Adıgelerin Kuban tarafındaki toprakları boşaltıldı. Buralara Kazaklar yerleştirildi. Ve devam eden Rus – Çerkes savaşları çetinleşti. 1864’de sürgün ile bütün Kafkasya boşaltıldı. Çerkesler topraklarından çıkartıldı, yabancısı olduğu diyarlara sürüldüler. Savaş, yaşanılan katliam ve sürgünlerle, tarihi trajedi başlamış oldu. Çerkesler dünyanın pek çok bölgesine diaspora edildiler.

  1. yy a kadar sürdürülen Kafkas – Rus savaşları Kuzey Kafkasya topraklarında katliamlara, sürgünlere, soykırıma sebep olmuştu. Savaşın ve yıkımın karşısında bölge halkları kendilerini, topraklarını savunmuş, direnişleri uzun yıllara yayılmıştı.

Rus İmparatorluğunun, İngiliz, İran, Osmanlı devletleriyle aralarındaki ilişkileri savaşlara yol açmıştı. Bu savaşlarda katledilenler Kuzey Kafkasya’nın halkları oldu. Rus İmparatorluğunun ve onunla rekabet halindeki sömürgeci devletlerin çıkarları uğruna yaşandı bütün olanlar. Yapılanlardan; İngiltere, Osmanlı, İran tümü de sorumlu ve suçludur. Çarlık Rusyası baş sorumludur. Zamanın Rus iktidarı, Rus ordusundaki generallerin eliyle gerçekleştirmişti katliamları ve soykırımı. Kuzey Kafkasya’nın 19. yy da katliam, soykırım ve sürgün tarihine yönelik pek çok kaynak mevcuttur. Bütün uzmanların üzerlerinde anlaştıkları tek ortak konu ise Kuzey Kafkasya’nın bir baştan bir başa topraklarının boşaltıldığı ve bunun zor yoluyla yapıldığıdır.

Günümüz Kafkasya’sında ve diasporada devam eden pek çok sorunun temelinde de bu yatmaktadır. Çerkesler, uzun yıllar ulusal süreçleri tamamlayamadı. İnsanın yapısını, toplumsal ilişkilerini bu ilişkileri içerisindeki kültürel sözlü anlatımları, sözlü tarihi, yazılı edebiyatı, dillerini uzun yıllar geliştiremediler.

1917 Ekim devriminden sonra oluşturdukları devlet kurumlarında ve tarihi topraklarında oluşmuş kazanımları şimdilerde geliştirebilmenin arayışları sürmektedir. Toplumsal tarih ve demografya, dil ve edebiyat üzerine tarihsel haksızlıklara uğrayan, bundan kaynaklı sorunları yaşayan Kuzey Kafkasya halklarının, tarihten gelen parçalamışlıkları ile bir büyük sürgün yaşamış, diaspora olmuş insanların anavatanda kalanları; ulusal, politik, siyasi, ekonomik, kültürel kimlik ve daha pek çok değerlere yönelik sorunlara çözüm arayışları sürdürülmektedir. Bugün yaşanan pek çok sorunun geri planında Çerkeslerin, Çerkes insanının yarınına yönelik, asimilasyona yönelik büyük sorunları mevcuttur. Diasporanın, mevcut kimlikleriyle anavatana dönmek istemleri ve tarihi kökleri ve kimlikleriyle buluşma arzuları, dün olduğu gibi bugün de ortak kaygıdır.

 “Dünden Bugüne Kuzey Kafkasya” adlı kitabında Yismeyl Özdemir Özbay “Sovyet döneminde, birtakım siyasal propaganda kaygılarıyla da olsa, ilk arayış girişimi Anayurtta başladı. Dış Ülkelerdeki Soydaşlarımızla Kültürel İlişkiler Kurma örgütü ‘RODİNA’ adı verilen merkezi organizasyon eliyle başlatılan bu sosyal ve kültürel ilişkiler, toplumun her iki kesimi için bir umut ışığı yaktı. Anayurdun güzelliklerini dinleyerek büyüyenler, bu cennet yurdu görebilme umudunu yaşadılar. Anayurda gidip görebilenler kendilerinin oraya ait olduklarını anladılar ve orada yaşamak geleceğini somut olarak düşünmeye başladılar.”

1989’da dağıtılan Sovyetlerden sonra Diaspora ile Anayurt arasında ciddi ilişkiler başlamıştı. 1970’li yıllarda hayli erken başlayan bir arayıştı. Bu, Türkiye diasporasında Çerkes Ulusal sorununun Çerkesler için Anayurda dönmek umuduydu. Ve 1864 sürgününden beri aradan geçen uzun yıllardan sonra ilk defa anayurtla kucaklaşma böyle başlamıştı.

 

Sayı: 2009 10