Kabardey-Balkar Cumhuriyeti – Aman Dikkat!

0
2099

Kafkasya’da yakın dönemde olan bitene bir bakarsak;

-Oset – İnguş çatışması, daha tazedir. 1990 ların hemen başında yaşandı çatışmalar. 2. Dünya savaşı sürgün halklarından İnguşların toprak sorunu nedeniyle bir çatışma idi bu.

Ve;

-1992 Abhazya – Gürcistan.

-1989 ve 2008 Güney Osetya – Gürcistan.

-1994 Çeçenya – Rusya.

Dinmek bilmeyen / Dindirilmeyen Karaçay – Çerkes Cum. ve Kabardey – Balkar Cum.’ndeki (KBC) Adıgeler ile Karaçay ve Balkarlar arasındaki gerginlikler.

Ne için?

Toprak..

İktidar..

Güç..

Daha baskın bir halk olmak..

Ne için?

Kime yarıyor?

Gerginlikler sonucu yaşanan çatışma ve savaşlarda; zaten nüfusu az halklardan insanların ölmesi, kiminin sakat kalması, çocukların travma yaşaması..

Her daim gergin yaşamak, savaş tehdidi altında yaşamak..

Kime/kimlere yarıyor?

Gerginlik, halkların hangisine ne yarar sağlıyor?

Devasa bir Rusya imparatorluğu içinde, gücün hukukunun geçerli olduğu, egemenliği Ruslar adına sürdürenlerin bizzat soydaşı Ruslara eziyet ettikleri, başka halkların üzerine ölüme göndermekte tereddüt etmedikleri, kendi halklarını hiçe saymaları görülemiyor mu? Egemenlikleri adına, iktidarları adına,.. ve gergin tutulan halkaların egemenleri içinde de işbirlikçilerin olduğu, pastadan pay almak adına kendi halklarının çatışma gerginliği içinde yaşaması senaryolarını yaşama geçirdikleri ve çıkar ilişkileri sürdükçe ister-istemez bu senaryoları sürdürecekleri..

KBC özelinde on yıllardır bir arada yaşamış iki halkın bugün yaşadıkları nasıl değerlendirilmeli? Her iki toplumun en geniş kesimlerinin mutabakatı ile birlikte kardeşçe yaşamak anlayışı öne çıkarılması gerekirken bu olanların nedeni? Bunların olmasını isteyenlere prim verilmesinin nedeni?

Toprak sorunu ve cumhuriyete ait toprakların paylaşımı pazarlığı, birlikte yaşama iradesinin yok olması anlamına mı geliyor? Senaryo parçalanmak mıdır? Aksi durumda RF içindeki küçücük bir adacığın, ortak yaşam alanının farklı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmez mi?

Provokasyona açık bir durum yaratıldı on yıllar boyunca Kafkasya’da, aynen Balkanlarda olduğu gibi. Adı anılan halkların tarihi geçmişlerini bir gözden geçirmeli. Çarlık Rusyası öncesi bu halkların birbirleri ile olan ilişkileri.. bir hoşgörü ortamı, karşılıklı sevgi saygı olmasa bu günlere gelinebilir miydi? Medeniyetin beşiği denen ülkelerdeki vahşi uygulamalar bu coğrafyada da uygulansa idi ne olurdu? Vahşet uygulanmadı değil bu topraklarda, Moğolların ve Çarlık Rusyasının yaptıkları unutulmaz. Unutulmadı da. Kastımız bu değil, şimdi çatışan / çatıştırılan halklardan dem vuruyoruz.

Kafkas Halkları birbirlerini, en azından güçlü olan zayıfı yok etme derdinde olsa idi Stefanos Yerasimos’un sözünü ettiği, bir subayın çizdiği haritada Kafkasya’da yaşayan 72 halkı işaretleyebilmesi söz konusu olmazdı. Eritir bitirirlerdi birbirlerini. Sözün özü böyle bir anlayış yoktu ve bugünlere kadar nüfusları yüzlerle, binlerle ifade edilen halkların gelebilmesinde Çarlık öncesi bölgenin egemen halklarının iradesi yatmaktadır. Kimliğe saygı ile bir arada yaşayabilme iradesidir bu. Kültürel etkileşim yaşanmış ancak diller, kültüre özgü özellikler yaşana gelmiştir.

**

Diyasporalı Adıge ve Balkar ve de Karaçaylara açık çağrımızdır. Bizler Kafkasya’ya yönelik yaratılan gerginliğin halklarımız, ne Adıge ne Balkarların, çıkarına olmadığı, bu vb. sorunların aşılmasında tarihsel çözüm örneklerinin her daim hatırlanmasında sonsuz yarar olduğu çağrısında bulunmalıyız. Egemen çıkarlara hizmet eden milliyetçi ve tutucu yaklaşımların yerini iradi olarak oluşturulacak toplumsal uzlaşma ile birlikte yaşamak ve olası her sorunun tarihsel toplumsal mutabakatla çözülebileceği ve beklentimizin bu temelde olduğunu haykırmalıyız.

Özelde Çerkes camiasına, Federasyonlarımıza, Vakıflarımıza ve Derneklerimize ve bütün STK larımıza da benzer şekilde çağrıda bulunuyoruz. Gerginlik yaratıcı, çatışma hazırlayıcı davranışlara prim verilmemesi için diyasporadan anavatana çağrıda bulunmalıyız. Bu bizlerin yarınımıza dair sorumluluğudur.

Candan önce onur gelir diyerek vatanlarını ve özgürlüklerini korumak için canlarını feda eden, sürgün sonrası nüfuslarının %90 ını anavatan dışına savrulan Adıgelerin, olayların müsebbibi Çarlık Rusyasının egemen halkı Ruslarla bir arada yaşama iradesini gösterebildiği gerçeği göz ardı edilmeden yüz yıllarca bir arada yaşadığı, Balkar ve Karaçaylarla da provokasyonlara karşın bir arada yaşama iradesini öne çıkaracağını düşünmek istiyoruz.

Bizler, ötekileştirilenler, birbirimizi ötekileştirerek bir yere varamayız. Böyle bir tavır kendi ellerimizle kendimizi yok oluşun eşiğine getirir. Yüzyıllarca uygulanan klasikleşmiş uygulama olan “parçala, böl, yönet” anlayışı, egemen politikalara hizmet eder. Bu politikalara payanda olan işbirlikçilere hizmet eder.

Aman dikkat!!

 

Sayı: 2009 11

Önceki İçerikSorun ve çözüm ve “açılım” – II
Sonraki İçerikKafkasya’dan kısa kısa
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.