Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Çerkes Kıyafetleri ve Aksesuarları

2. Bölüm

Çerkes Erkek Kıyafeti

Çerkes erkek giysisinin estetik tasarımının tek nedeni; beli daraltmak ve üst bedeni genişleterek vücudun iyi biçimini vurgulamak değildi, hem sıcak yazlara hem de dondurucu kışlara uygun kılınarak rahatlık ve konfor da düşünülmüştü. Geleneksel erkek kıyafeti dağ gerilla savaşına ve avlanmaya mükemmel uygundu.

Kıyafetin ana materyalleri gömlek, çerkeska, beşmet, gömlek, pantolon, kemer, üst ceket, kalpak ya da papakha, başlık, çizmeler ve iç giysiydi. Erkek giysileri için kullanılan malzemeler yerel olarak üretilmiş deri, koyun derisi, yün, yünlü kumaş ve kalın keçeden oluşurdu. Onsuz bir Çerkes’in görülemeyeceği kama ise giysinin bir parçasıydı. Diğer silahlar durumun gerektirdiği şekilde donanırdı. Beşmet pantolon ve gömlek çerkeskanın altına giyilirdi, yamçı (ç’akue) ise üst ceketti.

 

Beşmet

Beşmet, dizin 5-10 cm. altına uzanan beli dar kaftana benzer bir giysiydi. Belden yakaya dek uzanan sicimden düğme ve ilikleri, düğmeli kalkık yakası vardı. Beşmetler pamuklu kumaş, yünlü kumaş ya da saten ve ipekten yapılırdı, saten ve ipeği daha çok zenginler ya da özel kutlamalara katılanlar kullanırdı. Bazen beşmetler daha sıcak tutması için yün ya da pamukla astarlanırdı. Renkler donuk gri, parlak kırmızı ve maviden oluşurdu. Daha eski dönemlerde beşmetin altına başka bir iç giysi giyilmezdi.

 

Çerkeska (Tsey)

Bayram kutlamalarında gömlek üzerine çerkeska giyilirdi. Uzun ve bele sıkı oturan çerkeska 18. yüzyıla dek Kafkas milli kıyafeti haline gelmiştir, etkili bir folklorik semboldü. Sıkı dokunmuş yünden yapılırdı, yaygın renkler siyah ve griydi, ancak lacivert, kırmızı, beyaz, koyu sarı ve kahverengi gibi diğer renkler de yabancı değildi. Göğüs kısmı açık belden tek düğmeli kolsuz yelek dize kadar inerdi, ellerin altına kadar inen kabarık kollar genelde kıvrılırdı. 14 ila 20 sıradan oluşan kaplanmış fişek kınlarıyla (khezır) süslenmişti. Bunlar gümüş ya da odunun demir, fildişi, geyik boynuzu, mors dişi ile karışımından yapılırdı, ya da kaplanmış gümüş kapsüller göğsün iki tarafına dikilirdi. Bu kınlar önceleri barut ve tüfek saçması için kullanışlı birer depo olarak kullanıldı. 19. yüzyılın sonlarında peşpeşe mermi atabilen tüfeklerin ortaya çıkması khezir’i dekoratif bir unsur haline getirdi ve fişek kınlarının yerini kumaş halkalar aldı.

 

Gömlek (Cane) ve Kemer (Bğiripx)

Çerkeska altına beyaz ketenden nakışlı önü düğmeli kollu bir gömlek giyilirdi (cane). Ensiz deri kemer gümüş plakalarla ve sallanan şeritlerle süslenmişti, eskiden küçük kutular kayışla kemere bağlanırdı. Gümüş kaplı kemer, çerkeska üzerine bir parmağın bile giremeyeceği şekilde sımsıkı bağlanırdı. Kama ve silah kını, tabanca haznesi ile uzun bir hafif tüfek kemere iliştirilirdi. Kemerdeki deri kayışlara bağlı kutularda çakmaktaşı, üstübeç ve tabanca yağı taşınırdı. Kolsuz bir üst giysi de kullanılırdı (tejeley).

 

Pantolon (Ğonçec)

Pantolon genellikle kaba yün kumaştan yapılırdı (Ğonçec). Yün kumaştan yapılmış diz altı çorapların içine sokularak sıkı şekilde giyilirdi, diz altında deri kullanılırdı. İç çamaşır ipektendi.

 

Palto (Tsakue)

Omuzlardan sallanan ve tüm vücudu kaplayan keçeden yapılmış kolsuz pelerin (ç’akue) Çerkes kıyafetinin vazgeçilmez bir parçasıydı. Üçgen bir parça takılarak omuzlara oturması sağlanırdı, boyundan şeritlerle bağlanırdı ve genellikle ipek ya da patiska ile astarlanırdı. Boyun kısmı ve göğüs bağlantı yerleri örgüyle donatılmıştı. Siyah ve siyah-kahve genelde kullanılan renklerdi. Bazen tsakue dışarıda çıkarılmazdı. Yağmuru geçirmez, kışın sıcaklık sağlardı ve vücudu soğuğa karşı izole ederdi. Ayrıca giyeni yakıcı güneşe karşı korurdu. Battaniye ya da çadır olarak da kullanılırdı. Uzun yolda birkaç kişi yere 3 sırık çakıp üstüne büyük tsakue’lerini asarak bir barınak yapabilirlerdi. Güneşli ve ılık havalarda tsakue katlanır ve eyerin arkasına uzun deri kayışlarla bağlanırdı.

 

Şapka (Pıa)

Temelde çoğunlukla siyah ya da gri renginde büyük yuvarlak ya da konik şekilli kuzu yününden yapılmış (Adige pıa) adı verilen kalpak ya da papakha olarak bilinen başlık kullanılırdı. Geniş kenarlı keçe şapka da oldukça yaygındı. Soğuk havalarda uçları boyuna sarılabilen şal olarak da kullanılabilecek bir başlıkla kafa sarmalanırdı ya da türbana benzer şekilde uçları baş etrafına sarılırdı. Başlıklar genelde yünden yapılırdı ama eğer kenarları gümüş ya da altın kordonlarla süslenecekse kumaş ta kullanılabilirdi. Altın ya da gümüş iplerle işlenmiş örnekler ayrıca gösterilerde de giyilirdi.

Eski zamanlarda Çerkes erkekleri tepede bir tutam saç bırakmak kaydıyla saçlarını kazırlardı.

 

Ayakkabı (Vake)

Alışılmış ayakkabılar yumuşak deri botlardı, bunlar askeri manevralarda kusursuzca destek olarak kedi gibi yürümelerini sağlardı.

 

Maskeler

Çerkes aristokratları av yolculuklarında avlarını şaşırtmak için korkutucu maskelerle donanırlardı, şakwebze denilen ve gruba özgü bir lisan vardı. E.N. Studenetskaya’ya (1980) göre 19. yüzyılın başlangıç dönemlerine kadar Kabardey prensleri hasat sonrasında 6 hafta süren gizli avlar düzenlemişlerdir. Maskeler kimliği gizlemek için kullanılırdı, böylece şövalyelik kurallarının kan davasıyla ilgili bağlayıcı maddesi askeri alıştırmaların düzgün işleyişini altüst etmezdi.

 

Özel Silahlar

Bronz çağının başlangıcından itibaren Kuzey Kafkas savaşçı halkları için silahların çok büyük ağırlığı vardı. Dış ticaret alanında komşu halklar ve hatta Pers bölgesinin uzak topraklarında aranılan silahlara sahiptiler. Zanaatkarlıktaki kaliteleri satın alma güçleriyle orantılıydı, bu nedenle özel silahları sosyal statülerinin birer göstergesi oluyordu. Bazı savaş aletleri belirli sınıflara özgüydü. Örneğin mükemmel zırh ceketlere sadece üst sınıfların mali gücü yeterli olabiliyordu.

Çerkes erkeklerinin geleneksel silahları savunma zırhı (gömlek zırh, miğfer, bileklikler, saldırı silahları), ok-yay, mızrak, kılıç ve kamadan oluşurdu. 18. yüzyılda ateşli silahlar yaygınlaşınca oklarla yay, silah ve savunma zırhı bir süre beraber kullanıldı. Zamanla ateşli silahlar oklarla yayın yerini aldı ve mermiler karşısında hiçbir koruma sağlamayan savunma zırhları atıldı. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bir Çerkes’in silahları tüfek, tabanca, süvari kılıcı ve kamadan oluşmaya başladı.

Silah imalatı Çerkes askeri sisteminin yapısıyla yakından bağlantılıydı. Tüm Kuzey Kafkasyalılar silahlarına büyük saygı gösterir ve en iyi şekilde muhafaza ederlerdi. Bir dağlı kaması olmadan asla evinden çıkmazdı. Her erkek hatta genç olanlar bile bir kamaya sahipti. Üstün örnekler babadan oğula geçerdi. Bazı aileler eski kama ve diğer silahları kuşaktan kuşağa geçen değeri biçilmez şeyler olarak halen muhafaza ederler.

Muharebede silahını kaybedenler sonsuza dek aşağılanırdı. Geleneğe göre bir erkek tüm silahlarıyla beraber gömülürdü. Çerkesler, tüfek imalatı ve silah üretim zanaatlarını inanılmaz seviyelere taşıdılar. Her köyde silah imalatında uzmanlaşmış 2 ya da 3 zanaatkar vardı. Günümüzde kama çoğunlukla hatıra olarak imal edilmektedir.

Maykop kültürünün höyüklerindeki definelerde ortaya çıkan eski silahlar arasında taş topuzlar ve savaş baltaları vardı. Novosvobodnaya köyündeki Mezar Höyüğü 31 de bulunan Bronz çağa ait olan bıçaklar, çakmaktaşından yapılmış üçgen ok uçlarından oluşan silahlar da kayda değerdir.

Moskova Tarih Müzesi’nde Maykop yakınlarındaki kazı yerlerinde bulunan ortaçağ sonu dönemine ait Çerkes kılıç ve kamalarından oluşan büyük bir koleksiyon vardır. Sergilenenlerden bazılarındaki yazılar MS 16.-17. yüzyıl tarihlerini işaret etmektedir. Ayrıca Kabardey mezar kazılarında 15-16. yüzyıla kadar geri giden bir çok silah ortaya çıkmıştır. Bu keşifler Adigey’deki Belorechenskaya kültürünün doğu Çerkes versiyonunu temsil etmektedir. (Belorechenskaya Maykop’un kuzeybatısında yer alır.)

Zırh ceket birbirine dörtlü olarak bitiştirilmiş cilalı çelik halkalardan metal bir kumaş elde edilerek yapılırdı. Bedene bağlı olarak 20-30.000 halka kullanılırdı. Vücudu dizlere kadar koruyordu. Kabardey versiyonları o kadar iyi yapılmıştı ki Pers İmparatoru ordusunda kullanmak için ısmarlamıştı. Kremlin silah deposunda geçmişi 16-17. yüzyıla dek uzanan birkaç zırh ceket örneği saklanmaktadır.

Miğferin konik ile piramit karışımı bir şekli vardı ve çelikten yapılırdı ve omuzlara sarkan halkalardan oluşan bir ağ eklenmişti. Çoğunlukla üretim tarihi ve yapan ustanın adı bu seçkin parçalara asitle oyularak işlenirdi. Gümüşlerle işlenmiş 1780 tarihli bir örnek bulunmuştur. Geleneksel Çerkes motifleriyle süslenmiş çelik plakalar dirsekten bileğe kadar kolu kaplardı. Oynak kısımları deri şeritler ve metal halkalarla gerçekleştirilmişti. Kırmızı ya da siyah deriyle yapılan eldivenler ellere korunma sağlardı. Orta kısmına takılı boynuzlarla süslenmiş gümüş ya da altın iplikle işlenmiş iş eldivenleri Çerkes ustalığının alameti farikasıydı.

Yay iki tabakadan oluşuyordu, iç kısmı hayvan boynuzlarından dış kısmı ise odundan yapılırdı. Teller balık zamkında kaynatılmış hayvan tendonlarından yapılırdı. Okları erkekler tarafından yapılırken ailenin kadınları iyi deriyi altın ve gümüş ipliklerle süsleyerek ok kılıfları yaparlardı. Yay ve ok kılıfı bele bağlanırdı. Pallas (Alman doğabilimci) tepesine büyük bir demir yerleştirilmiş alt kısmına yaklaşık 45 cm. lik keskin bir demir kargı eklenmiş 1.5 metre uzunluğunda mızrağa benzer bir silahı anlatmıştır.

Zırh ceketlere giren süngüye benzer kısa ve düz kılıçlar tasarlanmıştı. 17. yüzyılda Çerkesler yenilik olarak iki kenarlı bir uzun kama şeklindeki süvari silahını kullandılar. 100-114 cm. lik geleneksel kılıçla karşılaştırıldığında bu yaklaşık 75 cm. idi. Yuvarlak kabzası gümüş ya da fildişinden yapılmıştı ve baş kısmı hafif çengel şeklindeydi. Kın yapımcılığı kadına özgü bir sanattı. Şekil verilmiş 2 tahta parçası önce deriyle sonra kadifeyle kaplanırdı, sonra altın iplik ve metal saçla sabitlenirdi. Orta Asya, Terek ve Greben Kazakları’na yaptıkları seferlerde süvari kılıçlarıyla uzun mızrakların üstesinden gelmek için “Kabardey tarzında kullanmak” diye adlandırdıkları bir taktik kullanmışlardır.

Kılıçların, kamaların, silahların ve tüfeklerin kabzaları altın ya da gümüş kakma, ahşap ve kemikle süslenmişti. Daha ayrıntılı tasarımlarda yarı değerli taşlar da kullanılmıştı. Ateşli silahlar ilk olarak 16. yüzyılda Kuzey Kafkasya’ya geldi ama kullanımının yaygınlaşması 18. yüzyılda olmuştur. 1840-50 arası yapılmış Çerkes silahları Moskova ve San Petersburg’daki müzelerde sergilenmektedir. Deri tabanca kılıflarını kadınlar yapmışlardır.

Çerkesler tüfeklerinin barutlarını kendileri imal ettiler. Ana barut stoklarını boynuz, fildişi ya da tahtadan yaptıkları bir matara içinde depolarlardı. Altın, gümüş ya da fildişi ile süslenmiş kuzu derisinin içine sararak kuru kalmasını sağlarlardı. Barut matarası kemere asılırdı. El altında olması gereken barutlar çerkeskadaki khezirlere yerleştirilirdi. Tabanca ve tüfeklerin civataları için gereken yumuşak tozlar özel bir küçük matarada saklanırdı. Bu da kemere asılırdı.

(Haziran 2009)

(http://www.circassianworld.com/new/general/1379-circassian-costumes-jaimoukha.html)

 

Sayı : 2009 12

Yazarın Diğer Yazıları

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img