Demokratik Açılımı Destekliyoruz!

0
432

Türkiye, toplumunu temel insan hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakan bir zihniyetle hesaplaştığı tarihi bir dönemece girmiştir. Halkların birlikte yaşama arzusunu sınayan bir zihniyete karşı mücadele eden siyasi iktidar, sorunların çözümünün ancak ve ancak demokratikleşme sayesinde mümkün olduğunu kavramış gözüküyor. Türkiye artık kendi coğrafyasına karşı körleşmiş, asimilasyon ve yok saymadan medet uman siyasi 

anlayıştan kurtulma kavgası vermektedir. Hükümetin başını çektiği demokratikleşme mücadelesinin toplumda karşılık bulması için üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız ve bu mücadeleyi sonuna kadar destekleme kararlılığımızı tüm kamuoyuyla paylaşıyoruz. Çünkü bu kör siyasetin elinde artık Çerkes, Abhaz, Çeçen, Oset, Karaçay, Balkar, Lezgi, Avar, Kumuk ayırmaksızın tüm Kafkas diasporası yok olma noktasına gelmiştir. 

Yüz elli yılı aşkın bir süredir Anadolu topraklarında yaşayan Kafkas halkları için kimlik erozyonunun boyutları artık, gençlerimizin dillerini konuşamadığı, kültürel değerlerini yitirdikleri ve de kendi tarihlerine yabancılaştıkları bir noktaya ulaştı. Kafkas Diasporası’nın içinde bulunduğu durum, bugün demokratik açılıma karşı çıkanların savunduğu gibi asla gönüllü bir kabullenme değildir. Kendisini kimliğiyle ortaya koyduğu her durumda, sonradan gelmişliği ve aslı olmayan “Hain Çerkes” mitiyle karşı karşıya kalan Kafkas Diasporası’nın 

kimliği kamu alanından uzaklaştırılıp mahrem alana hapsedilerek yok olmaya terk edilmiştir. Uygulanan etnik asimilasyon politikası şimdi inkâr edilmek isteniyor olsa da, bizler ne ilköğretimden başlayarak Demokles’in kılıcı gibi genç zihinleri budayan “Çerkes Ethem ihaneti” söylemlerini, ne Balıkesir Çerkes Sürgünü’nü, ne de devlet kurumlarından tasfiye süreçlerini unutmuş değiliz. Kafkas Disporası’nın sükûtu ikrardan değil, sindirilmişliktendir. 

Süregiden 25 yıllık savaşın bitirilmesinin sürecin ilk adımı olmasını doğru buluyor, destekliyoruz. Ancak, yüzyıllık yanlış bir politikanın sonucu olarak gördüğümüz bu savaş, yalnızca Kürt halkına değil Türkiye toplumunu oluşturan tüm halklara acı yaşatmıştır. Baskı ve sindirme politikaları temel insan hak ve hürriyetlerini gasp ederken, savaş propagandalarıyla yaratılan Türk- Kürt cepheleşmesinde kendisine bir saf seçmek zorunda 

bırakılan tüm diğer kimlikler de yok olma tehlikesiyle de karşı karşıya kaldılar. Silahların gölgesinde giderek suskunlaşan ve sustukça silikleşen Türkiye toplumu, barındırdığı tüm kimliklerle hayat bulmak ve varlığını sürdürebilmek için bu savaşın bitmesine, etnisiteye dayanmayan yeni bir vatandaşlık tanımına ve demokratik değerlerin inşa edilmesine ihtiyaç duyuyor. 

Bir yandan barışın temin edilmeye bir yandan demokratikleşme sürecinin işletilmeye çalışıldığı bir dönemde, Türkiye’nin kadim kimlikler sorununa çözüm üretmek elbette kısa bir zaman diliminde gerçekleşmeyecek. Eğitim sisteminden, kültür ve sanatın tüm alanlarına hâkim olan bu anlayış bir asrı aşkın bir süredir iktidarda. Direniyor, kendisine yeni metodlar arıyor ve tüm gücüyle sürecin aktörlerine yüklenmeye devam ediyor. Savaş ve yarattığı travmalar sonucunda topluma yayılan kin ve nefret duygusundan medet umanlar, hala taraftar buluyor olsalar da, vatandaşı olduğu devletin gözünde kimliğiyle değer bulmak isteyen geniş halk kitlelerinin bu anlayışın karşısında dikileceğine ve onu yeneceğine inanıyoruz. 

Meclisinden sokağına Türkiye’nin her köşesine yayılmış olan tartışma sürecine Kafkas Diasporası’nın katkısı elzemdir. Kendisi zaten pek çok kimlik ve kültürü birleştiren Kafkasyalı kimliğinin, Türkiyeli kimliğine katacağı pek çok değer var. Kafkasya Forumu’nun bundan sonra atacağı adımlar, Kafkas Diasporası’nın sürece katılımını temin etme hedefine yönelik olacaktır. Karşı karşıya kaldığımız kimlik erozyonunu durdurabilmek için şimdiye kadar yapılanların yanı sıra atılması gereken pek çok adım var. Kafkasya Forumu, demokrasi mücadelesine katılımını aşağıdaki taleplerle deklare etmektedir: 

  • Farklılıkları bünyesinde barındırma cesaretini gösteremeyen, tek tipleşmeye dayalı, askeri bir darbeyle oluşturulmuş mevcut anayasanın değiştirilerek temel hak ve hürriyetleri esas alan sivil bir anayasa oluşturulması,

  

  • Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı, devlet bürokrasisi ve medya içerisine sızmış, sivil iradenin tecellisini engellemeye yönelik cunta ve çete organizasyonlarının ivedilikle lağvedilmesi. Sorumluların yargılanarak cezalandırılması,
  • Anadil eğitiminin sağlanması kapsamında ilk öğretim dâhil olmak üzere seçmeli dil dersleri

uygulamasının başlatılması, 

  • Üniversitelerin ilgili fakültelerinde Türkiye’de konuşulan tüm dillere yönelik akademik programların oluşturulması,
  • İsim, soyadı ve yer isimlerinin halkın talepleri doğrultusunda istenilen dilde kullanılabilmesine ve değiştirilebilmesine olanak sağlayacak düzenlemelerin yapılması,
  • Eğitim sisteminin, “Türkleştirme” ideolojisinden kurtarılması.

Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu toplumsal bütünleşme bir zümrenin dayatmacı politikalarıyla değil, tüm kimliklerin kendilerini ifade edebildikleri demokratik bir kamu anlayışıyla gerçekleşebilir ancak. Kafkasya Forumu olarak bizler, üzerimize düşen görevi sahipleniyor ve herkesin kendisi olabildiği bir Türkiye ideali için ilk adımımızı atıyoruz. 

Kafkasya Forumu 

(18.11.2009) 

 

Sayı : 2009 12