Adigeyim, Ubıhım, Çerkesim, Abazayım, Kafkasyalıyım. Beni kaça böleceksiniz..

0
487

Herkese Selamlar, Saygılar, 

Son günlerde gelen maillerden olan biteni takip edip anlamaya çalışıyorum. Naçizane kendi sorumu ve düşüncemi sizlerle de paylaşmak istedim. 

Annem Ubıh, babam Adige, anneannem Abhaz, babaannem Gürcü… Beni kaça böleceksiniz… 

Adigeyim, Ubıhım, Çerkesim, Kafkasyalıyım. 

Beni kaça bölecekler … 

Annem 40 yaşında böbrek rahatsızlığına bağlı olarak yüksek tansiyon sonucu beyin kanamasıyla aramızdan ayrılmıştır. Böbreklerini nerde mı bıraktı? Yeşim Ablanın “helikopter sesinden nefret ederim” adlı hatırasından az çok fikir sahibi olabilirsiniz. Babam savaş zamanında gerek Abhazya’dan gelen misafirlerin ağırlanması gerek yardım kampanyaları konusunda elinden geleni yapmıştır. Ve tabi ki anneleri savaşta olan üç kızına da hem annelik hem de babalık yapmıştır. Ben Adigeyim, Ubıhım, Çerkesim, Kafkasyalıyım. 

Beni kaça bölecekler… 

Cebinde Abhaz pasaportu olan bir Adigeyim… Adigeyim, Ubıhım, Çerkesim, Abazayım, Kafkasyalıyım. 

Beni kaça bölecekler … 

Henüz kendi şartlarım dolayısıyla gerçekleştireceğim tarihi belirleyemediysem de hayatımı Abhazya’da geçirmek istiyorum. Adige olarak, Ubıh, Abhaz… Kafkasyalı olarak. Çatışan büyüklerimizin baktığı pencereye yaklaşamadım da çok başka bir yerden mi bakıyorum olaylara, anlayamıyorum daha çok mu okumam gerekiyor. Benim baktığım yerden yan yana yana yana – maddi manevi – savaşanlar silahlarını birbirlerine doğrultmuş gibi geliyor. Yanlış mı görüyorum? 

Annemi anımsıyorum saygıyla … 

Müsaadenizle bir anımızı paylaşmak isterim, çok kısa. 13 yaşındayım, annemle Pitsunda’daki evimizdeyiz. Misafirimiz eksik olmaz, annem muhabbetlerinde bizi eksik tutmaz; “dinleyin, seyredin, dört açın gözünüzü kulağınızı, bağımsızlık savaşını kazanmış bir milletin devletini tekrar kurmasına tanıklık ediyorsunuz” derdi. Dinliyorum, seyrediyorum yaşımın aklımın yettiğince. Evimize girip çıkan insanlara bakıyorum, konuşmalarını dinliyorum. Bir gün bazı misafirlerimizi uğurlayınca anneme dedim ki “sen Türkiye’de olsan bu görüşte olan bir insana selam bile vermeyebilirdin anne, neler oluyor sana bu insanlarla nasıl iletişim kuruyorsun?” 

Annemin cevabı; 

“Evet, Türkiye’de olsa iletişim zeminimizin bile olamayacağı insanlar, ama burda bir bağımsızlık savaşı verildi ve Türkiye’de gırtlak gırtlağa gelecek insanlar burda ellerinde silah yanyana bu ülke, bu halk için savaştılar. Bugün burda farklı ideoloji yok, farklı dünya görüşü yok, farklı inanç yok. Bugün burda sadece bağımsızlık mücadelesi var ki bunun üstünde bir şey de yok. Merak etme, savaşın izleri silindiğinde ve tekrar politika yapılabildiğinde bu insanlar ne yazık ki yanyana ve ne için savaştıklarını unutup karşı karşıya gelecekler.”      (İnsanın kısmen Bakunin’ e hak veresi geliyor:) … ) 

İşimiz bitti, herşey tamam, karşı karşıya gelme zamanı geldi mi? 

Bu paylaştığım küçük hatıra dünya görüşlerindeki farklılıklarla ilgili elbette ama bugünkü sorunumuza çok da uzak olmadığını düşünüyorum. 

Birlikten güç doğar derler 

ve bir de 

Böl ve yönet. 

Hangisi Kafkasya’nın yararına?… 

Kimseye saygısızlık etmek değil niyetim, anlamaya çalışıyorum sadece neyi paylaşamadığımızı neden parçalandığımızı. Sürç-i lisan ettiysem affınıza sığınırım. 

Hepinize iyi yaşamlar. 

A bir de ben kaça bölünüyordum? 

Saygılarımla 

Onur Ebru Şakar 

  

(İnternetten alınmıştır) 

  

  

Sayı : 2010 01