“Circassian Academy” nin üç üyesi, Demokrasi İçin Çerkes Girişimi Çalışma Grubu üyelerine 2 Ocak günü Kafkas Vakfı’nda üç sunum gerçekleştirdi.
Zeynel Abidin BESLENEY: Diaspora Toplumu ve Diaspora Siyaseti
Setenay Nil DOĞAN: Çerkeslerin Kimlik Algısı ve Devletle İlişkileri
Murat PAPŞU: Türklüğün Tanımı ve Sınırları / Vatandaşlık ve Milliyet
Arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Bu vb. sunumların sürmesini diliyorum. Sınırlı bir gruba değil, toplumumuzun ilgilenen her kesimine yönelik olması, bilgiyle donanmamıza, süreci değerlendirmemize ve sonuçlar çıkarmamıza katkı sunacaktır.
Kültürel-demokratik haklar konusunda uluslar arası sözleşmeler, ana dil uygulamaları konusunda Dünya örnekleri, genelde diasporik toplumların durumu, olası Türkiye uygulamaları vb. konularda akademisyenlerin katılımı ile kısa-orta-uzun vadeli çalışmalar planlanması ve raporlar hazırlanması, bilgilenmemiz ve sürece katkımız anlamında önemlidir.
“Açılım” ın neresindeyiz
Hükümet’in “Açılım” süreci, on yıllardır demokrasi ile yönetildiği söylenen Türkiye’nin, bu konudaki fakirliğini bir kez daha ortaya koydu. Demokrasinin Türkiye’de henüz emekleme aşamasına dahi geçemediği iddia edilebilir. Siyasi çevrelerin demokrasiden ne anladığı bu süreçte daha bir anlaşıldı ve temsili demokrasinin oy verme tarafında olanlar böylece daha bir aydınlandı. Demokrasi diye kendilerine sunulanın aslında bir oydan ibaret olduğunu da anlayacaklar giderek. Yani “içi boş”, “bir şey çıkmaz” dense de işe yarar bir tarafı olacak bu sürecin.
Yaşamın her alanı ile ilintili olan ve her anlamda daha iyi bir yaşam için olmazsa olmazlardan olan demokrasinin, Türkiye’de kat edeceği yol daha çok uzun. Bugün başlayıp yarın bitecek bir süreç değil bu. Mevcut iktidarın planladığı bir çerçeveye sığacak bir şey de değil. İktidar sınırlı bir açılım peşinde olabilir ve bu da demokrasiyi biraz daha ilerletebilir. Ama yol uzundur ve demokrasinin daha fazlası ile daha iyi yaşam söz konusu olabilir. Birilerinin istediği sınırlanmış demokrasi, işte Türkiye’de on yıllardır var denilen demokrasidir. Yeterli mi idi? Yasaklar, sınırlamalar, keyfi uygulamalar, askeri darbeler, işkenceler, adaletsizlikler, kimliği yok saymalar, eğitimde sağlıkta ve yaşamın her alanında eşitsizlikler, .. söz konusu olmadı mı?
Uzun soluklu bir durum, maraton söz konusu demokrasi yolunda, bunu dikkate alarak yürümemiz gerek.
Çerkesler bu süreçte ne yapmalı?
Kimliğin yaşatılabilmesi ve geleceğe taşınabilmesi için, yaşadığımız her yerde tek seçenek olan demokrasi safında yer alınması ve aynı saflarda yer alacak kesimlerle dayanışmanın sağlanması ve yükseltilmesi önemlidir.
Türkiye’nin demokratikleşmesi için uğraş vermek, süreci siyasi parti ve grup çıkarlarının üzerinde değerlendirip inisiyatif kullanmak, bütün iniş-çıkışlara karşın sürece demokrasi lehinde katkı sunmaya devam edebilmek ve bunu toplumun her kurumu ve her bireyi ile yapmak anlamlı ve değerli olacaktır.
Çerkes toplumunun, farklı sosyal tabakalarda ve farklı düşüncelerde olması, farklı örgütlülüklerinin olması, demokrasi konusunda birbirine çok yakın yaklaşım sergilemesine engel olmamıştır.
Demokrasi İçin Çerkes Girişimi’nin 09 Aralık 2009 tarihinde bir basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaştığı bildiri ve bu bildiriye Birleşik Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun desteği, Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun 11 Aralık 2009 tarihli bildirisi bu durumun açık göstergesidir.
Demokrasi konusunu bir proje kabul edip bu çerçevede hep birlikte, bütün kurumlarımız ve insanlarımızla ortaklaşarak hareket etmek bir sorumluluk kabul edilmelidir. Bu süreç iyi bir örnek oluşturmaya neden olabilir. Her şeye karşın, belli projelerde de olsa bir arada durabileceğimizi ve üretim yapabileceğimizi insanlarımıza gösterebilir, Abaza Federasyonu tartışmaları ile kırılganlık yaşanan bu günlerde moral yükseltici bir yaklaşım sergileyebiliriz.
Sayı: 2010 01