Mücadele ve Birlik

0
490

Mücadele ne için?’ sorusuna, 2010 yılında yanıt arayan birisi, şu yanıtı verecektir. ‘Kendi hayatımı daha yaşanır kılmak!’. Bundan anlaşılması gereken zengin olmak, konforlu bir hayat yaşamak, kendi değerlerini yaşatmak vb., bunlar çoğaltılabilir. Bu bakış açısı sonuç getirmiş midir? Tek başına yaşanılır bir dünya yaratma arzusu olanlar bir şeyi unuturlar, kendilerine yaşanılır bir dünya yaratmışlar birlikte hareket ediyordur (AKP, TÜSİAD vb.). Örneklendirilirse sokağında kaldırımı beğenmeyen biri beğenmediğiyle kalır, kaldırımını beğenmeyen bir mahalle o kaldırımı değiştirir. 

Yanıt tabi ki doğru soruyu soranlarındır. Neden? Ne için? 

Bu sorulara ilkelerden hareketle yanıt verilebilir. Hareket noktasını nereden belirlemeli? Ve bu soruların ardından en son ve en yüksek sesle ve birlikte “NE YAPMALI?” 

Mücadelemiz TÜSİAD insan hakları, AKP demokrasisi, AB normları mı? Patronların insan haklarından ne anladığı 2009 yılında yaşanan ekonomik krizde işçileri kapı dışarı etmelerinden anlaşılmıştır. AB kurucu üyesi Fransa’nın ise hala sömürgesi vardır (Fildişi Kıyısı) ve bu ülkede 2004 te yaptığı darbeyi geçelim. AKP demokrasisi de 1 Mayısta bayramlarını kutlayanları dövdürüyor, su sıktırıyor, etnik gerilimi tırmandırıp sokakta halkları karşı karşıya getiriyor; hem de çözüm olduğunu söyleyip. TRT 6 ‘yı kültürel açılımmış gibi görenlere sormalı; kültür ve dil, o dilde mevlid okumak, o dilde Seda Sayan benzeri kadın programları yapmak mıdır? 

Bunun adı yozlaşmadır, piyasa kültürüdür, bize göre değildir. 

Biz ana dillerimizi öğrenebildiğimiz, eşit, aydınlık, halkçı ve özgür bir ülke istiyoruz. Okuyan, bilinçli, dünyaya ve yaşadığı yere duyarlı bir halk; hastane sıralarında can çekişmediğimiz (o da sosyal güvenliği olanlar), başka etnisiteden olduğumuz için ikinci sınıf vatandaş olmadığımız; kendimizi ana dilimizde ifade edebildiğimiz, zenginin yoksulu ezemediği bir ülke, bir dünya istiyoruz… 

Kısacası insanın insanca yaşadığı bir hayat. 

Bu istediklerimizi kimse bize vermeyecek. Biz yaratacağız. Bunun yolu da en başta sorduğumuz soruyu ‘ne yapmalı?’ sorusunu birlikte sormak. Biz birlikte hareket etmediğimiz için onlar istediğini yapabiliyorlar. Birlik zeminlerini tarif edelim. Karaçay’a, Asetin’e, Kumuk’a vb. Çerkes demedik te ne oldu? Ne mi oldu? Onların istediği… Birlik olmamamızın önündeki engelleri tanımlayalım. Değerlerimizi yaşatabilmemiz ve dünya mirasına katkımız bizim birlikte mücadelemizden geçiyor. Yarın çok geç olabilir. Etnik gerilim bu ülkeye yabancı değil. Tarihte birliktelikler hep başarılı olmuştur; tersi ise başkalarına yaramıştır. Yugoslavya buna iyi örnektir; şimdi ‘özgür’ Yugoslavya’dan kopan ülkeler var. Tabi düşmanlarının istediği gibi. Mücadele etmeyenlerin ayağına Amerika Irak’a getirdiği gibi “demokrasi” getirir. 

Toparlarlarsak, birlikte mücadele insanın insanca yaşadığı bir ülke yaratabilmek için; ve bunu istemeyenlerin yapamaması için gereklidir. Birlikte mücadelelerini iki aydır sürdüren Tekel işçilerinin, Türkü – Kürdü – Çerkesi – Lazı – .. birleştirmelerini selamlayarak bitireyim. 

Bu gazetede herkes Çerkes dillerinden birindeki bir sözle/sözcükle bitiriyor yazısını; ben de Çerkesler’e atfen; 1973 yılında Şili halkının, istedikleri dünyayı yıkmak için yapılan Pinochet darbesinin direnişinde söylenen ve dünya halklarına armağan edilen o ünlü şarkının 

İspanyolca sözleriyle bitiriyorum: 

El pueblo unido jamás será vencido! 

Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez!. 

  

Sayı : 2010 02