Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Karadeniz’in Bütünleşmesi İçin Abhazya (3.Bölüm)

Sürgün, Osmanlının çıkarlarına da denk düşmüştü        

Adıgelerin büyük bir çoğunluğu ve Wubıhların neredeyse tamamı, Çarlık Rusyası tarafından, bu yeni insan kaynağını kendi devletindeki, Orta Doğu, Anadolu ve Balkanlar’daki gibi demografik ve güvenlik problemleri yaşadığı bölgelerdeki sorunların bazılarını çözmek için faydalı bulan Osmanlı Devleti’ne göç etmeye zorlandı. Müslüman Abhazların tamamına yakını da diğer Kuzey Kafkasyalılarla birlikte göç etmek zorunda kaldı.  

   

1.1.   Türkiye’deki Abhaz diasporası

Türkiye’deki Abhazya tarihinin, Türkiye’deki Kuzey Kafkasya diasporasının genel tarihinden ayrı bir şekilde incelenmesi pek mümkün değildir. En basit anlamda, 16. ve 19. yüzyıldaki İngiliz, Osmanlı ve Rus İmparatorluklarının çekişmesi, etkileri bugün de devam eden, Karadeniz ve Kafkasya etrafındaki bütün halkların kaderini en derinden etkileyen dinamik unsur olarak gösterilebilir.  

Abhazlar ve diğer Kuzey Kafkasyalılar için bu yüzyıllar, Çarlık Rusyası’na karşı yapılan başarısız bağımsızlık savaşları dönemi ve büyük güçlere karşı denge arama çabaları anlamına geliyordu. 1860 yılı, çok ciddi hatta hayati derecede büyük bölgesel ve demografik anlamda kayıplar yaşayan Kuzey Kafkasya’nın küçük devletlerinin direnişlerine trajik bir son getirmiştir. Örneğin bu, bugün var olmayan Wubıh dilinin ve tek başına etnik bir kimlik olan Soçi ve civarına egemen olan küçük Wubıh devletinin sonunun başlangıcıydı.  

1. ve 19.yüzyıldaki uzun ve kanlı Rus-Kafkas Savaş(lar)ındansonra, Kuzey Kafkasya’nın değişik bölgeleri veya “ülkeleri” ÇarlıkRusyası tarafından ele geçirilmişti. Mesela, Abhazya 1800’lerin başında Rus hakimiyetine girerken, diğer taraftan Orta ve Kuzey Kafkasya (Çeçenistan, Dağıstan) 1850’lerde işgal edilmişti. Çerkezistan ve Wubıh toprakları yaklaşık 1860’larda kaybedildi. Kuzeydoğu Kafkasya’daki Kabardey-Adıge toprakları ve Osetya’daki Rus askeri varlığı daha eskiye dayanıyordu.  

Adıgeler’in büyük bir çoğunluğu ve Wubıhların neredeyse tamamı, Çarlık Rusyası tarafından, bu yeni insan kaynağını kendi devletindeki, Orta Doğu, Anadolu ve Balkanlar’daki gibi demografik ve güvenlik problemleri yaşadığı bölgelerdeki sorunların bazılarını çözmek için faydalı bulan Osmanlı Devleti’ne göç etmeye zorlandı. Müslüman Abhazların tamamına yakını da (Abhazya nüfusunun 3/5’i) özellikle diğer Kuzey Kafkasyalılarla birlikte göçe zorlandı.  

Çarlık Rusyası’nın gözünde, Kuzeybatı Kafkasya, Güney’den güvenlik sebebi yüzünden daha hassastı. Çünkü, bölgenin Karadeniz’e erişim imkanı vardı. Buna ilaveten, Kuzeybatı Kafkasya’yı işgal etmek daha uzun ve daha zor bir olaya dönüştü. Eğer Adıgeler, Wubıhlar ve Müslüman Abhazların direniş yanlılarının kendi topraklarında kalmalarına ve kendi geleneksel sosyo-politik geleneklerini sürdürmelerine izin verilseydi Osmanlılardan hatta Britanya İmparatorluğu’ndan gelecekte Çarlık’a karşı isyan etmek için yardım isteyebilirdi. Bu yüzden, sadece “sadık” ya da görece zararsız bazı Adıge, Wubıh ve Abhaz gruplarının kendi topraklarında kalmalarına izin verildi. Aynı coğrafi sebepler yüzünden, yeni Rus yönetimine daha az düşman olmayan Kuzey Doğu Kafkasya’da bu tür toplu sürgünler ve ya göç olayları yaşanmadı. Çünkü, riskli bir deniz ulaşımı olmayan bu bölgeyi kontrol etmek daha kolaydı.  

   

Rakamlarla Kuzey Kafkasya Diasporası

Zorunlu ve bazen de yarı gönüllü göç dalgası zincirleri Türkiye’de, Ortadoğu’da (genellikle Suriye, Ürdün, İsrail, Irak) ve Balkanlarda bugünkü Kuzey Kafkasya diasporasını oluşturmuştur. Daha sonraki ve daha küçük göç dalgalarından sonra, Asya’da, Amerika’da, Afrika ve Avrupa’da da ilaveten Kuzey Kafkasya diaspora(lar)sı oluşmuştur. Kuzey Kafkasya diasporasının bir kısmı olarak, Türkiye’deki Abhazya diasporası, bu tarihi sürecin dinamikleri etkisiyle oluşmuştur.  

19.yüzyılın sonlarında yaklaşık 2 milyon Kuzeybatı Kafkasyalının ülkelerinden ayrılmak zorunda kaldıkları tahmin ediliyor. Anadolu’daki ilk Abhaz göçmenleri, 150-160 köye yerleşmişti. Bugün onların torunlarının sayılarının 700.000-1.000.000 arasında olduğu, diğer taraftan daha geniş Kuzey Kafkasya diasporasının %90’ını Adıgelerin oluşturduğu ve sayılarının 2 milyon ile 7 milyon arası olduğu tahmin ediliyor. Bu konuda resmi bir bilgi almak mümkün değil çünkü Türkiye’de nufus sayım etnik kökene dair bilgi içermiyor . Bazı durumlarda, Türk yetkililer (iktidardaki veya muhalefetteki siyasetçiler, bürokratlar) basın toplantıları ve konuşmalarında, 600.000 ya da 700.000 Abhaz ve 7 milyon Kuzey Kafkasyalı rakamlarını kullanıyorlar. Bu rakamlarla bile Türkiye’de, Abhazya’dakinden daha fazla Abhaz ve Kuzeybatı Kafkasya’dakinden daha fazla sayıda Kuzeybatı Kafkasyalı olduğu görülüyor. Bu durum ayrıca, 19. yüzyılda Kuzeybatı Kafkasya’daki demografik kargaşanın seviyesi hakkında da fikir veriyor. Orta Anadolu’daki bazı köyler haricinde, tüm Abhaz köyleri Kuzeybatı Türkiye’de (Marmara Bölgesi’nde), İstanbul’a ve endüstrileşmiş bölgelere yakın yerlerde bulunuyor. Abhazlar bugün hayli şehirleşmiş durumdalar. Ancak yine de köy ve kasabalarıyla bağlarını devam ettiriyorlar.  

Doğal olarak, Türkiye’deki Abhaz diasporası gücünün önemli bir kısmını çoğunluğunu Adıgelerin oluşturduğu daha geniş Kuzey Kafkasya diasporasıyla olan yakın kültürel ve siyasi ilişkilerinden alıyor. Bu çok sık olarak etnik köken yönünden temel halk söylemlerinde karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’deki Wubıhlar, Osetyalılar ve hatta bazen Karaçaylar gibi Abhazlar ve diğer Adıge olmayan Kuzey Kafkasyalılar da çoğu zaman “Çerkes” (Cherkess) olarak adlandırılırlar. “Çerkes” ve “Kafkasyalı” terimleri Türkiye’de hemen hemen eş anlamlı gibidir. Ancak, son yıllarda Çerkes ifadesinin kullanılması bir şekilde Adıgelerle sınırlandırılmıştır.  

Abhaz üyelerin çoğu Adıge kökenli olan gruplarda da aktif bir şekilde rol almaktadırlar. İki grubun birbirleriyle evlenmeleri yaygın bir durumdur. Pek çok Adıge ve bazı Abhaz köylerinin bulunduğu Türkiye’nin Orta Anadolu bölgesindeki Abhazlar, Abhaz ve Adıge dilleriyle birlikte iki dile sahiptirler. Şuna dikkat edilmelidir ki, bu iki dil bilme durumu, şehirleşme ve asimilasyon süreci yüzünden genç nesillerde daha düşük seviyededir. Abhaz dilinin kaybolması tüm diaspora için en önemli iç sorundur.  

20.yüzyılda yerel Wubıh dilini kaybettikten sonra, Wubıh halkı neredeyse tamamen ortadan kalkmış ve önemsiz, ayrıca çoktan hayli Türkleşmiş, Adıgeleşmiş ya da Abhazlaşmış olarak birbirinden farklı gruplar olarak kendi dinamiklerini yaşamaya devam ediyorlar. Ancak, nostaljik bir değer olarak, hala kısmen Wubıh kimliklerini etnik kökenlerini korumaktadırlar. Abhazya’nın sosyal normları ve popüler kültürüne bakıldığında Wubıhların Abhaz halkı ile birlikte yaşadığını görmek mümkündür.  

   

Türkiye’deki Kuzey Kafkas diasporasının örgütlenmesi

Sovyet dönemi boyunca, Adıge, Abhaz ve başka Kuzey Kafkasyalılar da tıpkı Osetler, Çeçenler, Kumuklar,Lezgiler gibi Türkiye’de Kafkasya ya da Kuzey Kafkasya dernekleri olarak organize oluyorlardı. Kuzey Kafkasya’yı ziyaret etmek ve burası ile iletişime geçmek, kaldı ki burası hemen hemen SSCB’dir, tamamen imkansız değildi. Ancak Türkiye’nin anti-komünist Soğuk Savaş yıllarında çok nadir görülen ve riskli bir durumdu. Ortak tarihi tecrübeler ve düşünce biçimine ilaveten, bu sınırlamalar farklı Kuzey Kafkasyalı grupları o günlerde olabildiğince aynı örgütsel kalıplara yakın durmaya zorluyordu.  

Sovyet sonrası dönemde bu gruplar, Kuzey Kafkasya’daki evleriyle doğrudan iletişimlerini arttırdıkça, yeni ve sadece veya çoğunlukla Abhaz ve Oset gibi daha dar kapsamlı örgütler kurdular. Geri dönüş tecrübeleri, iş ilişkileri ve Abhazya ile Çeçenya savaşları süreci kolaylaştırdı. Abhazya’da kurulan Geri Dönüş Komitesi ve Abhaz-Abazin[i] gibi pek çok uluslar ötesi oluşum, başka kültürel ve politik konular dışında geri dönüşü de teşvik etmeye çalışıyor. Diğer bütün Kuzey Kafkasya dernekleri veya vakıfları gibi, Abhaz dernekleri de folklor ekipleri içindedir ve cemiyet aktiviteleri düzenlemek gibi folklorik ilgileri vardır. Son yıllarda, Türkiye’de demokratikleşme ve AB üyeliği sürecinin etkisiyle STK düşünce biçimi ve aktivizm bilinci bir artış içindedir. Bu dernekler ayrıca Türkiye’de yazılı ve elektronik yayına da devam etmektedirler. Abhaz ve Kril alfabesi öğretmek için dil kursları da açmaktadırlar. Bazı istisnai durumlarda, özellikle ticari amaçlar yüzünden Abhazya ve Kuzey Kafkasya ile iletişimde olabilmek için bazı bireylere Rusça kurslar da veriliyor. Son yıllarda, bu organizasyonlar çocuk ve gençlerin anavatanları olan Abhazya’yı görmelerini mümkün kılmak için yaz kampları ve turistik turlar da düzenlemektedirler. Abhazların topluluk olarak genel politik bağlantıları, Türkiye’de doğrudan etnik politik aktivizm yasal olarak desteklenmediği ve hemen hemen hiç teşvik edilmediği için düzensiz, gayri resmi ancak gözle görülür bir seviyede olmuştur.  

Gürcistan-Abhazya savaşı döneminde, diasporanın lobicilik ve halkla ilişkiler çabaları şeklindeki politik aktivizmi giderek daha iddialı ve birlik halinde olmaktadır. Daha geniş toplumsal seviyede, Adıge ve Abhaz yerleşim yerleri ve köyleri çoğu zaman birbirine yakın yerlerde bulunur ve gruplar arası sosyal ilişkiler yoğundur. Türkiye’nin kuzeybatısında yaşayan kırsal kesimdeki Gürcüler ve Abhazlar arasındaki ilişkinin barışçıl ve dengede olması dikkate değerdir. Gürcü diasporası geleneksel olarak Türk-Gürcü sınırının kuzeybatısında ve Kuzeybatı Anadolu’nun pek çok yerleşim yerinde yaşamaktadırlar. Gürcü diasporasının kültürel, demografik ve politik varlığı, yerel entelektüellerin çabalarına ve Gürcistan devletinin desteklerine rağmen Abhaz diasporasıyla karşılaştırıldığında daha az iddialı ve dinamiktir. 

  

[i] Abhaz halkı iki alt gruptan oluşur: Abhazya’nın çoğunluğunu oluşturan ‘Apsuwa’ ve 14. ve 17. yüzyılda hayvancılık için otlak eksikliği gibi sosyo-ekonomik sebepler yüzünden genelde şu anda yaşadıkları Kuzey Kafkasya’ya (bugünkü Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti) iki göç dalgasıyla yerleşen ‘Aşuwa’ ya da ‘Aşkaruwa’ (Abazinler). Abazinler’in bazen kısmi bir “etnik köken” sürecinde oldukları, yani farklı bir akraba etniği ama Apsuwa Abhazlarından farklı oldukları düşünülüyor. Abazinler ‘Abazin’ adını daha yaygın olan ‘Abhaz’ yerine etnik kimliklerini ifade etmek için kullanırlar. Türkiye’de Apsuwa Abhazları kuzeybatı Anadolu’da yaşarlarken Abazinler Orta Anadolu’da bulunurlar. Apsuwa Abhazları ile karşılaştırılınca, Abazinler etiket ve tavır yönünden hem Kuzey Kafkasya hem de Türkiye’de yaşayanlar görece daha “Çerkesleşmişlerdir” ve çoğu da Abhazca (Abazin) ve Adıge dilini konuştukları için iki dile sahitirler. James B. Minahan’ın   “Abhaza” (syf. 1-5), “Abhaz” (syf 6-10) One Europe, Many Nations: A Historical Dictionary of European National Groups, Greenwood Publishing Group Incorporated, Westport, CT, USA, 2000; “Abkhaz” (pp. 7-10) James Minahan’ın Encyclopedia of the Stateless Nations: Ethnic and National Groups Around the World, Vol. 1, Greenwood Publishing Group Incorporated, Westport, CT, USA, 2002, Özdemir Özbay, Dünden Bugüne Kuzey Kafkasya [North Caucasus from Yesterday Until Today; in Turkish], Kaf-Fed Yayınları, Ankara, Turkey, 1995.  

 

Sayı : 2010 03  

Yazarın Diğer Yazıları

Aidiyet yolculuğu ve ikilemler

Papirüs Yayınevi’nin “2 ağaç arasında...” kitabının yazarı Can Karakaş için düzenlediği tanıtım etkinliği 19 Ekim’de Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı’nda gerçekleştirildi. Atalarının kökenini ileri yaşlarında...

Judoda gümüş madalya

19-20 Ekim’de Kosova’da yapılan U23 Balkan Judo Şampiyonası’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) adına mücadele eden Çkippa Gökçe Güneş, gümüş madalyanın sahibi oldu. Sakarya Mesudiye Köyü’nden...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img