Mitoloji ve Gerçekler

0
471

Sümer ve Hitit metinlerinde ‘Apsuva’ sözcüğü 

 

1. Tanrı Enkive Apsu 

Sümerlerin “Enki” adını verdikleri tanrı, tatlı su ve yer tanrısıdır. Kült merkezi Eridu kenti M.Ö. 4000 yıllarına doğru kurulmuş küçük ve zengin bir kenttir. Sümer’in önemli kentlerinden olan Eridu, 3500 yılına doğru yavaş yavaş önemini kaybeder ve geriler. 

Kentin Sümer uygarlığındaki önemi büyüktür. Sümer mitolojisine göre krallık, gökten yere ilk kez Eridu kentine inmiştir. Dünyanın burada düzenlendiğine ve uygarlığın yayılmasının bu kentten başladığına inanılır. 

 Enki, Eridu’daki tapınağında, “Apsu”da oturur. “Bu kutsal yer Apzuwa, Absu, Abzu adlarıyla da belirtilir.” (Narçın, s.28-53). Apsu, “tatlı su” demektir, “o zamanların görüşüyle, yerin üzerinde yüzdüğü ve biraz kazıldığında karşılaşılan, pınarlar ve akarsularla yerden fışkıran muazzam tatlı su rezervini oluşturan yer altı katını ifade ediyordu.” (Mitolojiler Sözlüğü 11, s. 757). Diğer yandan Enuma Eliş Efsanesi’ne göre Apsu, tanrıların babası ve Tiamat’ın eşidir. İlk ruh ve ilk ölüdür. 

Babillilerin “Ea” dedikleri Enki’nin, Eridu’dan başka hiçbir Sümer kentinde ve dünyanın başka bir yerinde tapınağının olmadığını da önemle belirtmek isteriz. 

 

2. Çerkes Dilinde Tatlı Su ve Ruh Sözcükleri 

Adiğe dilinde “pısı/psı” sözcüğü “tatlı su” (içilebilecek su) anlamına gelir. “Khi” sözcüğü “deniz” anlamına gelmektedir. 

Apsuva/Abhaz dilinde “psı/apsı” sözcüğü “ölü” anlamına geldiği gibi “can” anlamına da gelmektedir. “Apsu” sözcüğü “yüce ruh, evrensel ruh” anlamına gelir. Bilindiği gibi Abhazlar kendilerine Apsuva, ülkelerine de Apsını “Apsı ülkesi” demektedirler. Apsuva/Abhaz dilinde “azi/adzı” sözcüğü, “su” anlamına gelmektedir. 

 

3. Hitit Metinlerindeki “Apsuva” Sözcüğü 

Hititlerde Hurri asıllı olduğu bilinen Kumarbi Mitolojisi vardır. Samuel Noah Kramer, Kumarbi mitolojisini incelerken şu saptamaları yapmaktadır: “Öfkeli yanıtından hemen sonra, Ea (Enki), Hitit metinlerinde Abzuwa denilen yerine gider.” (Kramer, s.310). Yine Kramer şu tespitleri yapar: “Bir kez daha Ea (Enki), bir Hitit öyküsünde anahtar rol oynar, ama bundan dolayı eserin kahramanı olmaz. Tahta çıkaran ve tahttan indirendir; strateji oluşturan, tanrıların sorunlarını çözen ve tanrıların yiyecek içki sunularından paylarını almalarıyla yakından ilgilenen kişidir. Apzuwa’da oturur ve elçisi İzzummi onunla beraberdir.” (s. 311). 

Daha önce de belirtildiği üzere tanrı Enki’nin mekanı Sümer’in Eridu kentindeki Apsu(Abzuwa)’dadır. Başka hiçbir yerde oturmaz. Peki, ama, Hititler zamanında Eridu kenti çoktan yok olduğu halde Hitit mitinde bu kent nasıl anlatılabilir? 

Metinde Eridu’nun kastedildiğini düşünüyoruz, çünkü Kumarbi mitolojisi Hurri yani Mezopotamya kaynaklıdır. Hurriler Sümerlerin komşusu ve çağdaşı olan bir halktır. Demek ki Hurriler, Eridu halkı için bu sözcüğü kullanıyorlardı. Hurrilerin mitolojik metnini değiştirmeden aktaran Hititler de sözcüğü olduğu gibi kullandılar, başka deyişle Hititler, çoktan yok olan Eridu hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Bu tespitlerin eldeki belgelerle uyuştuğu ve akla yakın olduğu söylenebilir, ancak eldeki belgeler, Hititlerin Apsuva halkını tanıdığını da belgelemektedir. Gerçekten de, “Abzuya/Abzuwa” sözcüğü Hitit metinlerinde bir halkın ve yörenin adı olarak Hitit kralı I. Şuppiluliuma’nın (MÖ 1380-1345) Mitanni Kralı Mattiwaza ile yaptığı antlaşmada geçmektedir: “Apina’ya (Şam civarı) gittim. Kinza (Kadeş) ülkesi ile savaşacağımı hiç düşünmemiştim. Sutatarra oğlu Aitakama ve araba savaşçıları ile bana karşı savaşmak üzere geldiler. Onları yendim. Abzuya’ya geri çekildiler. Abzuya’yı kuşattım. Sutatarra’yı oğlu, Mariyannuları, kardeşleri ve sahip oldukları her şey ile birlikte tutsak aldım ve onları Hatti ülkesine götürdüm.” (Alp, s.94). 

Yukarıdaki metinden anlaşıldığına göre “Abzuya/Abzuva” halkı Suriye’de yaşayan bir halktır ve Hititlerle savaşmıştır. Sorun, Kumarbi metninde Tanrı Enki’nin bulunduğu yer olarak söz edilen “Abzuwa” kentinin, Hitit metinlerinde Suppiluliuma ile savaşan “Apzuya” bölgesi halkıyla ilişkilendirilip ilişkilendirilmediği konusundadır. Başka deyişle acaba Hititler, kendileriyle savaşan “Abzuya” halkını tanrı Enki’nin halkı, Abzuya ülkesini de tanrı Enki’nin ülkesi olarak mı görmektedirler? 

Bu sorunun cevabının yalnız Adige/Aphaz tarihi açısından değil, dünya tarihi açısından büyük önemi vardır. Eğer böyle bir ilişkilendirme yapılıyorsa, Sümer asıllı Tanrı Enki, ilk kez halen yaşayan gerçek bir halkla somut bir şekilde ilişkilendiriliyor demektir. Öyle görülüyor ki Hititler böyle bir ilişkilendirmeyi de yapmışlardır, çünkü Kumarbi Mitolojisinde Tanrı Enki’nin yaşadığı “Abzu/Abzuwa” ülkesini açıklamaya çalışan uzmanlar “Kuzey Suriye’de bir bölge” açıklamasını yapmaktadırlar. ( Karauğuz, s.58) 

Bu ilişkilendirme nedeniyle konu daha da ilginç bir durum almaktadır, çünkü “Apsu/Apsuva” adı, yalnızca Aphazlar tarafından kullanılan, başka hiçbir yerde rastlanılmayan kolektif bir addır. Uzmanlara göre kolektif adlar etnik kimliği kesin olarak belirtir: “Kolektif isimler etnik toplulukların kesin bir işareti ve simgesidir; topluluklar bu isimlerle kendilerini ayırır ve bu isimler onlara özlerini hatırlatır- sanki bu ismin içinde varoluşlarının büyüsü yatarmış ve sürekliliği garanti altına alınırmış gibi. Tılsımlar gibi, kolektif isimler de gücün mistik çağrışımlarını yüklenir; bir kez daha tekrarlarsak etnisite çalışması açısından bir ismin mitik niteliği, kökenlerinin ve pratik kullanımlarının getirdiği makul açıklamadan daha önemlidir.” (Smith, s.48). 

 

4. Sonuç

Kuzey Mezopotamya’da ilk çağlardan beri görülen Hurri ve Hattiler Kafkas halkıdır. 

Arkeolojik malzemeye dayanarak Mezopotamya ile Kafkasya arasında ilişki kuran ve hatta M.Ö. 3.binli yıllarda Mezopotamya’dan Kafkasya’ya göç olduğunu savunan bilim adamları bulunmaktadır. (Betrozov, s.76) İngiliz asıllı Marksist tarihçi Gordon Childe gibi bazı bilginlerse Maykop kültürünün doğrudan Sümer’den geldiğini belirtmektedir. Kafkas dilleriyle Sümer dilini ilişkilendiren bilim adamları da vardır. Yukarıda belirtilenlerin tamamını Kafkasya-Mezopotamya ilişkisinin kanıtları olarak değerlendirmek mümkündür. 

Bir gazete yazısı için sözü yeterince uzattık ama halen eksiklikler var. Başka bir çalışmamızda bu ilginç konuyu başka boyutlarıyla incelemeye devam edeceğiz. 

 

Kaynakça 

  1. Alp, Sedat, Hitit Çağında Anadolu, Ankara, 2000.
  2. Betrozov,Ruslan, Çerkeslerin Etnik Tarihi, Ankara, 2009. 
  3. Bonnefoy,Yves, Mitolojiler Sözlüğü, Ankara, 1981. 
  4. Karauğuz, Güngör, Hitit Mitolojisi, Konya, 2001.
  5. Kramer, S.Noah, Sümerlerin Kurnaz Tanrısı Enki, İstanbul, 2000. 
  6. Narçın, Ali, A’dan Z’ye Sümer, Ankara, 2007.
  7. Smith,AnthonyD. Ulusların Etnik Kökeni, Ankara, 2002. 

 

Sayı : 2010 04