Orada bir ülke var ‘uzakta’

0
499

Geçen yıl Abhazya Meclisi üyesi Soner Gogua, “Ekonomimizi ayağa kaldırmak, buraya yatırımcılar davet etmek istiyoruz ancak deniz ulaşımı açılmadan bunu yapmak problemli. Türkiyeli işadamları deniz yolu ulaşımının açılmasına büyük önem veriyor çünkü bu olimpiyatlar için inşaat malzemelerinin Abhazya üzerinden Soçi’ye ulaştırılmasına yardımcı olacak. Bu hem Türkiye, hem Rusya, hem de Abhazya için faydalı. Umuyorum ki kısa zamanda bu problem çözülür” demişti. Ne var ki onun ve bir çok kişinin umduğunun aksine bu konuda herhangi bir adım atılabilmiş değil. Benzer şekilde bu konu yine 2009 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dört günlük Rusya gezisi sırasında da gündeme gelmiş ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ünal Çeviköz’ün Gürcistan’ın Poti üzerinden Abhazya’ya gidilmesi yönündeki isteğini hatırlatarak, doğrudan ulaşıma itiraz etmesine rağmen, o zamanki Dışişleri Bakanı Ali Babacan konunun Gürcistan’ın toprak bütünlüğü ile bir ilgisinin olmadığını söyleyerek olumlu adımlar atılabileceğine dair umut yaratmıştı. Bu umutlu hava gazetelere de yansımış ve Sabah gazetesinden Muharrem Sarıkaya Sohum-Trabzon seferlerinin pek yakında başlayabileceğini müjdelemişti. Bu beklenti de şimdilik boşa çıkmış görünüyor.

 

Ambargo nasıl başlamıştı

Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) Gürcistan’ın talebi üzerine Abhazya’ya ambargo dayattığı 1996’ya kadar Sohum-Trabzon arasında yük ve yolcu gemileri çalışıyordu. O kadar ki Abhazya’nın en büyük limanı olan Sohum’a yılda 290 bin ton yük indiriliyordu. BDT ülkelerinin kararından sonra bu ambargoya -hukuken katılmak zorunluluğu olmayan- Türkiye de destek vermiş ve Abhazya’nın uzun süre dünya ile tüm bağlantısı kopmuştu. Bu en karanlık dönemde sadece deniz yolu değil, kara yolu da kapanan Abhazya adeta açık hava cezaevine dönmüş, uzun bir süre Abhazyalı erkeklerin Rusya Federasyonu’na (RF) geçmesine dahi izin verilmemişti. Yine ambargo yüzünden Trabzon-Sohum yolcu seferleri tamamen durmuş, az sayıda ticari geminin sefer yapmasına ise lütfen göz yumulmuştu. O tarihten, geçen sene RF Donanması’nın Abhazya Karasularını kontrol altına almasına kadar geçen süreçte Abhazya’ya giden gemiler sıklıkla Gürcistan sahil güvenlik botları tarafından alıkonulmuş ve mürettebat da cezaevine atılmıştı. Gürcistan 15 yıllık bu dönemde, balıkçı tekneleri de dahil 100’e yakın Türk gemisine el koydu. Abhazya milletvekili olan ve aynı zamanda Ekonomiden Sorumlu Komisyon Başkanı Talih Hötüç’e göre, Türk tarafı bugüne kadar Gürcistan’a el koyduğu gemiler ve personelin iadesi için 100 milyon dolara yakın ceza ödedi.

Abhazya’ya uygulanan ambargonun yarattığı tüm insani felaketlere karşın bir işe yaramadığı ve Abhazya halkının bu şekilde teslim alınamayacağı yıllar geçtikçe tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. Sonunda pes eden ambargocular oldu. 2000 yılında RF askerlik çağındaki Abhazya vatandaşlarının sınırı geçmesine dair kısıtlamaları kaldırdı ve BDT üyesi ülkelerin vatandaşlarına sınırdan geçiş izni verdi. Yine RF 2006 yılında, RF’na çift girişli vizesi olan diğer ülke vatandaşlarına da Abhazya’ya geçme imkanı tanıdı ve 6 Mart 2008 tarihinde Abhaz-Gürcü sorununun barışçı çözümünü tıkayan tarafın Gürcistan olduğunu ilan ederek Abhazya’ya ambargo uygulama kararı alan BDT anlaşmasından tek taraflı olarak çekilme kararı aldığını açıkladı.

 

Ulaşımda mevcut durum

Bilindiği üzere RF, 2008 Güney Osetya savaşının ardından Abhazya’yı resmen tanıdı. Onu bugüne kadar BM üyesi üç ülke daha takip etti. Bu olumlu gelişmelere karşın geçmişle kıyaslanmasa da Abhazya’nın dış dünya ile ulaşım, seyahat ve haberleşme konularında hala sıkıntıları sürüyor. Mevcut durumu başlıklar halinde ele alacak olursak:

Abhazya vatandaşlarının büyük bir bölümü RF tarafından kendilerine verilen RF pasaportları ile RF’na ve diğer ülkelere gidebiliyorlar. Ne var ki bu konuda ciddi problemler var. Bunlardan şu anda en fazla sıkıntı yaratanı bazı ülkelerin doğum yeri Abhazya olan ve Abhazya’da ikamet eden RF vatandaşlarına vize vermemesi. Başta AB ülkeleri olmak üzere bir çok ülke Gürcistan’ı desteklemek adına bu tür bir engellemeyi sistematik olarak uyguluyor. 2009 yılında bilimsel bir konferansa katılmak üzere Hindistan’a gitmek için vize alamayan Abhazyalı biliminsanlarının durumu, konunun ne kadar uzak coğrafyalara kadar etkide bulunduğunun açık bir göstergesi olmuştu. O kadar yakıcı olmasa da bir vadede problem yaratacak bir diğer nokta ise, RF’nun Abhazya vatandaşlarına ne zamana kadar pasaport dağıtmayı sürdüreceği. Bu konuda Abhazya basınına açıklamada bulunan bir RF Abhazya Konsolosluğu yetkilisi, tanınma kararından sonra eskisi gibi Abhazyalıları haymatlos kabul edemeyeceklerini ve buna izafeten pasaport dağıtmayı sürdüremeyeceklerini düşündüğünü söylemişti. Bu yetkili tanınma sonrası ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre Abhazya vatandaşlarının da, RF vatandaşlığı almak isteyen tüm diğer ülke vatandaşları ile aynı statüye geldiklerini ve bu statüdeki herkes gibi eğer belirli şartlara haizlerse (RF’de beş yıl ikamet vb) RF pasaportuna sahip olabileceklerini söylemişti. Henüz Abhazya’nın yurt dışına çıkışı sağlayacak uluslararası standartta bir pasaportu dağıtmadığı düşünülürse, RF’nin bir süre daha pasaport konusunda hukuki değil siyasi mülahazalarla hareket edeceği varsayılabilir. Abhazya’nın vatandaşlarına uluslararası standartta pasaport dağıtmaya başlamasının ertesinde ise -ki bir kaç ay içinde başlayacağı söyleniyor-, bu yeni pasport ikili anlaşmalar gereği Abhazya vatandaşlarına RF’na vizesiz geçme hakkı tanıyacağı için Venezuella, Nikaragua ve Nauru hariç üçüncü ülkelere gitmeyecek Abhazya vatandaşlarının yine pek bir sorunu olmayacak. Ama diğer ülkelere gidecek Abhazyalılar açısından RF’nun pasaport dağıtma konusunda tamam mı devam mı diyeceği hayati bir öneme sahip. Eğer RF bu konuda hukuki mülahazalarla hareket etme yoluna giderse, RF pasaportunun süresi biten Abhazyalılar’ın pratikte RF dışında bir ülkeye gitme olanakları kalmayacak.

Abhazya vatandaşlarının çok küçük bir kısmı da Türk pasaportu ile yurtdışına çıkıyor. Bu durumda olanların vize problemleri ortalama bir Türk vatandaşı ile aynı. Ne var ki Türk pasportu taşıyanlar, Rus pasaportu taşıyanların aksine Türkiye’den veya üçüncü ülkelerden Abhazya’ya gelmek için sürekli çift girişli Rus vizesi almak durumundalar. Oysa Türkiye ile Abhazya birbirine denizden çok yakın sınır komşusu iki ülke. Trabzon’dan Sohum’a direk yolcu seferi başlatıldığı takdirde Soçi veya Krasnodar üzerinden Abhazya’ya zahmetli, pahalı ve uzun (kimi zaman da RF vizesi alınamazsa imkansız) bir yolculuk yerine, vize sorununun olmadığı, pratik, konforlu, ucuz ve çabuk bir erişimin önü açılabilir. Türkiye ile direkt ulaşım olanağı olmadığı için vize-pasaport problemleri yüzünden acil durumlarda (hastalık, vefat vb.) ailesinin yanında olamayan çok sayıda TC vatandaşı Abhaz var.

Abhazya’ya Rusya hariç olmak üzere diğer ülkelerden kargo-posta ulaşımı yok. Türkiye’den kargoya verilen eşyalar bazen aylara varan gecikmelerle ulaşıyor. Abhazya’ya gelen gemilerin bir çoğu kömür, çimento vb. yükler taşıdığı için özel ihtimam gerektiren kargolar (kırılacak eşya vb.) çoğu kez zarar görerek alıcıların eline ulaşıyor. Öte yandan bu tür kargolar için istenen ücretler de benzer deniz nakliyeleri için talep edilen ücretlerden kat be kat pahalı. Gemi sahipleri bu fahiş fiyatlara gerekçe olarak, Gürcistan tehdidini gösteriyorlar.

Hava ulaşımı konusunda Abhazya çeşitli sorunlarla karşı karşıya. Sohum yakınındaki Babushera Havalimanı Sovyetler Birliği döneminin önemli bir havalimanı iken neredeyse 17 senedir bakımsız ve tekrar işletmeye açılabilmesi için çok büyük yatırım gerektiriyor. Bu konuda Abhaz hükümetinin ciddi niyetleri olmasına karşın hava alanının ne zaman, kim tarafından onarılacağı ve kim tarafından nasıl işletileceği gibi bir çok soru işareti var. Havaalanının ulaşıma açılması için gerekli sivil havacılık kodunun alınması işi RF tarafından halledilse de; 1 Nisan tarihli Eurasianet’e konu ile ilgili haber yapan Nino Patsuria’ya bakılırsa, Abhazya’nın hava sahasını kapalı hava sahası ilan eden Gürcistan yönetimi bu durumu Uluslararası Sivil Havacılık Kurumu nezdinde engellemek için ciddi hazırlık içinde. Gürcü yönetimi başarılı olursa, RF’nun Uluslararası Sivil Havacılık Kurumu’ndaki oy haklarının elinden alınması, Abhazya’ya uçan hava yolları şirketlerinin kara listeye alınması ve diğer havalimanlarında kısıtlamalarla karşılaşmaları, Sohum Babushera havaalanının bakım, onarım ve işletiminde görev alacak firmaların başka ülkelerdeki benzer ihalelelere katılamaması gibi yaptırımlar söz konusu olabilir. Bu tür bir kötü senaryonun gerçekleşmesi durumunda ülkelerin (bu arada Türkiye’nin) ambargo uygulamasını mazur gösterecek olumsuz şartlar oluşabilir.

Abhazya demiryolları ile ilgili bakım onarım ve işletim hakları imzalanan sözleşmelerle birlikte Rus sermayesinin eline geçmiş durumda. Ne var ki bu sözleşmenin koşulları ile ilgili ciddi sıkıntılar ve eleştiriler mevcut. Dış politika konusunda tercih hakkı pek olmayan Abhazya’nın demiryollarını kendisi için pek uygun olmayan bir anlaşma ile devrettiğine dair ciddi spakülasyonlar var. Herşeye karşın eğer ciddi bir modernizasyon ve etkili bir işletim becerilebilirse, bu pek beğenilmeyen anlaşmanın bile Abhazya ekonomisinin canlanmasına katkı sağlayacağı açık. Özellikle turizmin gelişmesi ve Soçi 2014 için gerekli inşaat malzemelerinin nakli açısından demiryollarının modernizasyonu ve iyi bir şekilde işletilmesi hayati öneme sahip.

 

Sonuç yerine

Hala dünyanın bir çok ülkesi tarafından tanınmayan bir ülke olan Abhazya’nın, bu konumu nedeni ile ulaşım konusunda bir takım problemler yaşaması beklenmeyecek bir durum değil. 1996 sonrası Ambargo dönemi ile kıyaslandığında gelişme hep pozitif yönde de olsa sıkıntıların bir süre daha devam edeceğini söylemek karamsarlık olmayacaktır. Yine de Abhazya’nın bağımsızlık yürüyüşüne dost olan herkesin bu sürecin kısaltılması için yapabileceği şeyler var. Türkiye Diasporasından da bu çerçevede ciddi beklentiler var. Abhazya’ya ulaşım ambargosunun kaldırılmasına yönelik imza kampanyası ve TBMM’ye konu ile ilgili çeşitli soru önergelerinin verilmesi Abhazya’da takdirle karşılansa da, buradaki herkes bu düzeydeki çabaların başarılı olmayacağını düşünüyor. Konu hakkında görüşlerini aldığımız Abhazya Dışişleri yetkilileri Diasporanın belki de hedef küçültüp sadece denizden Trabzon-Sohum hattını yolcu trafiğine açmaya var gücüyle yüklenmesi gerektiğini, bunu yapmak için de Diaspoaranın sadece kendi içinde sınırlı kalan etkisiz kampanyalar değil, konunun insani boyutunu çok iyi ve etkili biçimde işleyerek, Türk Kamuoyunun bütününü kazanmaya dönük güçlü kampanyalar örgütlemesi gerektiğini dillendiriyorlar. Bu konuda bir şekilde başarıya ulaşılırsa Abhazya’ya ikinci bir soluk borusu açılmış olacak ve insan eliyle yaratılmış bir utanç gündemi daha tarihin tozlu sayfalarına gömülecek.

 

Sayı : 2010 04