Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Tefikiye (Bırsırhable) Köyü

Derleyen: Gute Fikri Baştürk

Tefikiye köyü, Altınova’ya (Yalova’ya bağlı) 17 km’dir.

Köy, bölgedeki diğer köyler gibi 93 Harbi olarak bilinen, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, kutsal bildikleri anavatanlarından koparılarak güç ve zor şartlar altında Osmanlı’ya göçenler tarafından kurulmuştur.

Tefikiye köyü için bazı kaynaklarda, “1878 yılında Kafkasya’dan zorunlu olarak göç eden Çerkesler tararından kurulmuştur” deniyor. Bizim yaptığımız araştırmalar ve köylerimizdeki yaşlıların anlatımlarına göre ise; 1878-79 yılı sonlarına doğru, Rus Çarlığı ile şartlı anlaşma yapılarak ve kur’a çekimi usûlü ile Osmanlı’ya göçe zorlanmışlar, bu günkü yerlerine direk olarak yerleşmemişler, bir müddet İstanbul’da misafirhanelerde kalmışlardır.

Örneğin, Karadere köylüleri bu günkü yerleşim yerine 1882 yılında İstanbul’dan gelerek yerleşmişlerdir. Tefikiye ve Aktoprak köyleri, Karadere köyünden bir sene sonra bu günkü yerleşim yerlerine geldiklerine göre 1883 yılında gelmiş olmaları ihtimali daha kuvvetlidir.

Tefikiye ve Aktoprak köylerinin Çerkesya’dan çıkış tarihleri ise yukarıdaki anlatımlara göre 1880-81 yıllarında gerçekleşmiş olabilir.

Tefikiye köyünü, Çerkesya’nın Bırsırhable ve Ğunerikohable’den gelen Çerkesler oluşturur. Her iki köyün ilk yerleşim yerleri tek Muhtarlık olarak Aktoprak köyü idi. Daha sonraları Hapakoko adlıbir liderin girişimiyle Tefikiye Aktoprak’tan ayrılarak şimdiki yerine, 1885 yılında Çavuş’un yeri anlamına gelen Çavuşköy adıyla kuruldu. Daha sonraları köyün ismi Tefikiye olarak değiştirildi.

Tefikiye köyünün Çerkesçe ismi Bırsırhable’dir. Samanlı

sıradağlarının kuzey eteğindedir. 65 hane ve 240 nüfusa sahiptir. Altınova’nın en sakin köylerinden biridir. Doğusunda Aktoprak, güneyinde Sermayecik, batısında Örencik ve kuzeyinde Fevziye köyleri bulunmaktadır. Tefikiye köyünün ulaşım sorunu yoktur.

Köy; 8000 dekarlık tarım arazisi ve 1940 dekarlık orman alanına sahiptir. Genel olarak tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Sulu arazi olmadığından kuru tarım olarak arpa, buğday, yulaf, mısır ve ayçiçeği ekimi yapılmaktadır.

1967 yılında Fevziye köyü bağlantılı asfalt yola kavuşan köye 1970 yılında içme suyu getirilmiştir.

(Hable: köy, belde)

Yaşanmış olay

Tefikiye köyünde, kiraz bahçesi olan sağır Eşref adlı biri yaşardı.

Eskiden köylerde bağı bahçesi olanlar yok denecek kadar azdı. Bu nedenle köylerde çobanlar genellikle meyve zamanı, meyve çalmaya giderlerdi. Eşref bu durumu bildiği için kiraz zamanı, kuytu yerde bulunan kiraz bahçesini gözetim altında tutardı. Çobanlara kiraz çalmaya fırsat vermezdi. Birkaç çoban arkadaş ne yapıp edip Eşref’in bahçesinden kiraz çalmayı kafalarına koymuşlar.

İçlerinden biri “ben buldum” demiş, diğerleri de “ne buldun anlat” demişler. “8-10 kaplumbağa toplayalım, bir o kadar mum alalım. Eşref yatsı namazına gittiğinde biri onu gözetlesin, kaplumbağaların üzerine mumları yapıştıralım ve yakalım. Dağınık bir şekilde bahçenin her tarafına kaplumbağaları salalım. Bahçe zaten kuytu yerde, başkaları da görmez. Eşref de biraz korkak, bir güzel kirazla doyarız”. Bu düşünce kabul görür ve uygulamaya koyarlar.

İçlerinden biri Eşref’i gözetlemeye alır. Eşref yatsı namazından çıktığı gibi kiraz bahçesinin yolunu tutar. Gözcü ıslık çalarak bahçedeki arkadaşlarını uyarır. Mum ışıklı kaplumbağalar dağınık vaziyette bahçeye salınır. Kendileri bahçenin dışına çıkarak Eşref’i beklemeye koyulurlar. Bahçe kuytu yerde olduğu için tam bahçeye varmadan bir şey görülememektedir. Bahçesine varan Eşref beklemediği bir manzara ile karşılaşır. 8-10 ışığı korkudan 20-25 görür, bahçeye giremez, koşarak köy kahvesine döner.

Kahvedekilere gördüklerini heyecanla anlatır. “Fenerlerle bahçeye girdiler, kirazları topluyorlar” der. Fakat Eşref’i herkes tanıdığı için çobanlar muziplik yaptılar derler ve önemsemezler.

Bazıları da şakadan “sakın gitme, orası şeytan yatağıdır” derler. Derler demesine de Eşref sabahı zor eder. Çobanlar da afiyetle kiraz yerler.

Sıra no                Sülale       Kullanılan soyadları

  1. Bırsır          Cansever, Caner,

Can ve Özaltun

  1. Gute          Yavuz
  2. Bağ           Çetinbağ ve Çınar
  3. Gunoko     Yılmaz
  4. Xogon       Aktaş
  5. Lışe           Yavuzer ve Üstün
  6. Yedıc         Uysal
  7. Şevcen      Erdoğan
  8. Şapsığ      Demir
  9. Brand        Kızılkaya
  10. Deneğapse    Akdemir
  11. Hasase     Özen
  12. Hatko        Demirbaş ve Altın
  13. Mamxoğ  Akyıldız
  14. Kabardey Uçak
  15. Tsey          Özdemir
  16. Mekeş       Demirel

Not: Soy isimlerinin bazı harfleri Çerkesçeye uymadığı için okurken kelime değişiklikleri olabilir, bu nedenle okurlardan özür dilerim. Yaşlıların anlatımlarına göre düzenlenmiştir. 02.10.2006.Fikri Baştürk

 

Sayı : 2010 04

Yazarın Diğer Yazıları

Aidiyet yolculuğu ve ikilemler

Papirüs Yayınevi’nin “2 ağaç arasında...” kitabının yazarı Can Karakaş için düzenlediği tanıtım etkinliği 19 Ekim’de Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı’nda gerçekleştirildi. Atalarının kökenini ileri yaşlarında...

Judoda gümüş madalya

19-20 Ekim’de Kosova’da yapılan U23 Balkan Judo Şampiyonası’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) adına mücadele eden Çkippa Gökçe Güneş, gümüş madalyanın sahibi oldu. Sakarya Mesudiye Köyü’nden...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img