21 Mayıs’ı Düşündükçe

0
508

Klasik bir başlık olsa gerek. 

Peki biz, yani Türkiye Kafkas Diasporası 150 senedir yeteri kadar klasikleşmedik mi? 

Bence fevkalade bir roman oluruz. İçimizde günümüz dizilerini geçebilecek entrikalar, yalanlar, kısacası her şey mevcut. Bir yapımcının keşfetmesi eksik sadece 

Klasik bir başlık olsa gerek. 

Peki biz, yani Türkiye Kafkas Diasporası 150 senedir yeteri kadar klasikleşmedik mi? 

Bence fevkalade bir roman oluruz. İçimizde günümüz dizilerini geçebilecek entrikalar, yalanlar, kısacası her şey mevcut. Bir yapımcının keşfetmesi eksik sadece. 

Kendisini bu kadar eğlenceye ve yok olmaya adayan bir toplumun ferdi olarak, bir şeyler yazmaya karar verdim. Aslında bizler kötü bireyleriz bu toplumda; olur olmaz şeyleri düşünüyor, olur olmaz işler yapıyoruz. 

Yıllar süren savaşlar ve yaşadığımız soykırım. 

Dünya tarihi boyunca, birçok savaş oldu. Yenilenler, çoğu zaman ağır bedeller ödediler. Ama bunları tartabilecek bir terazi olsaydı, bizimki de eminim ağır basanların içinde olacaktır. 

Kıyılardan çürük teknelere adeta balık istifi gibi yüklenmemiz, karaya varamadan salgından ölenlerimiz veya vardığı kıyılarda ölenlerimiz, savaşlarda kaybettiklerimiz. Rus emperyalizminin, keyfi uygulamaları sonucu ölenlerimiz ve bunlara benzer birçok gerçek daha tarihimizde mevcuttur. Fakat, bunları dile getirmek bizlere ve kurumlarımıza çok uzaktır. Bunların söylenmesi ve araştırılması, sanki savaş çığırtkanlığı yapılıyormuş gibi lanse edilmektedir. 

Tüm bu ufak analizlerden sonra, derneklerden veya diğer kurumlardan bir komisyon oluşturarak soykırımın üstüne gitmesini beklemek hayal olsa gerek. Yaşadığımız soykırımı dünyaya anlatabilmek için. Yeni nesillere, Kafkasyalı olmanın sadece iyi dans edip, çok haluj, hingal yemek olmadığını ve derneklerin sadece bunları organize eden kuruluşlar olmadığını öğretmemiz gerekir. 

Derneklerimiz tüm ayrılmaları, tüm çekişmeleri bir kenara bırakmalıdır hatta bırakmak zorundadır. Yaşanılan her haliyle bir soykırımdır. Fakat bunu sadece kendi aramızda anlatmamız, dedelerimizden dinlediklerimiz ile yetinmemiz bu gerçeği gün yüzüne çıkarmayacaktır. 

21 Mayıs’ı, sloganist yaşam tarzımıza kurban etmemeliyiz. O gün geldiğinde matem havasına bürünüp, ertesi gün dansa kaldığımız yerden devam etmemeliyiz. Elbette her gün matem olmaz, ama en azından bugünü tam anlamıyla yaşayalım. Çünkü atalarımız, soykırımı tam anlamıyla yaşadı. Vatanları ellerinden alındı. Gelecekleri çalındı. Bugünü tam anlamıyla anlayıp anlatmamak, büyük bir vebaldir. Kurumlarımız bu konuda ivedilikle bir şey yapmalıdır. 

Çünkü, 21 Mayıslar halen devam etmektedir… 

Saygılarımla, 

Murat Cemal Zengin 

  

Sayı : 2010 05