“Savunmaları ile ölümsüzleştirdikleri sahillerden kaçış başladı. Çerkesya artık yok. Dağlardaki artıkları da askerlerimiz yakında temizleyecek ve savaş kısa zamanda sona erecek…”
St.PETERSBURG GAZETESİ
Rus gazeteleri, Kuzey Kafkasya halklarının 300 yıllık bağımsızlık mücadelesinde ayakta kalan son siyasi yapısı Çerkesya Meclisi’nin ezilişini, Rusya’ya bu şekilde duyurmuştu. Kbaada’da yaşanan son büyük çarpışmayla, Kerç boğazı’ndan Soçi’ye, kıyı boyundan Mezdeug’a kadar tarihi Çerkes topraklarında halklarımızın sürdürdüğü varlık mücadelesi fiilen son bulmuş oldu. Artık geriye ne Çerkes Milli Meclisi, ne de Çerkesleri koruyacak bir ordu kalıyordu. Rus gazetelerinde temizleneceği söylenen artıklarsa, Çerkes halkından geriye kalan savunmasız kabilelerden başkası değildir.
Tarihin kaydettiği en acımasız soykırımla halklarımız Çerkesya kıyılarından söküldü. Adige ve Ubıh halkları ve Adler’e kadar Abaza boylarını kapsayan katliamlarla pek çok boy yeryüzünden silindi. Sürgünle anavatanından uzaklaştırılan Çerkesya halkları önce karadenizin azgın dalgalarına, ardından da açlık ve salgın hastalıklara yüz binlerce can verdi. Tarihçi Abramov, Kafkas Dağlıları adlı eserinde yaşanılan trajediyi şöyle tarif ediyordu:
“O zamanlar dağlıların başına gelenleri anlatmaya sözcüklerin gücü yetmez. Binlercesi yollarda, binlercesi açlık ve sefaletten öldüler. Kıyılar ölü ve ölmek üzere olan insan doluydu. Annesinin soğumuş cesedinde süt arayan yavrular, donup öldüğü halde çocuğunu kucağından bırakmayan analar ve sırf ısınmak için sıkışarak yattıkları yerde birlikte donarak ölen gruplar, Karadeniz sahilinde olağan manzaralardı…”.
Topraklarını işgal edip, soykırım ve sürgünle yok ettiği bir halktan sağ kalanlara artık muamelesi yapan bu zihniyet bugün hala Rusya’da hüküm sürüyor ve bir yandan eski günahlarını örtmeye çalışırken bir yandan da yenilerini ekliyor. Vatanında kalmayı başaran Çerkeslerin ve Çerkes diasporasının karşı karşıya kaldığı gönüllü birliktelik yalanlarının da, Çerkes soykırımının en dehşetli sahnelerine tanık olan Soçi’de ve Kbaada’da (Krasnaya Polyana) yürütülen Olimpiyat hazırlıklarının da arkaplanında Rusya’nın Çerkesya ve Çerkes korkusu, suçlarıyla yüzleşme korkusu vardır. Dünya’ya, Soçi’yi bir Kazak şehri olarak sunmak niyetinde olan Rusya 300 yıllık bir savaş ardından, 150 yıldır mücadele ettiği Çerkesya hayaletiyle kavga halindedir. Örtbas etmek istedikleri gerçek ise Çerkesya’nın Çerkeslere ait olduğudur.
Kaybedilen savaş ve terketmek zorunda kaldığı vatanı ardından, Çerkesya Meclisi’nin son lideri Hacı Girandük Berzeg şöyle söylüyordu:
“ …Bir gün atımın üstünde ve kılıcım elimde yurduma geri döneceğim… Eğer dönemeden ölecek olursam, bedenimden hiç değilse bir parçayı Anayurduma getirin ve köyümün mezarlığına gömün!..”
Gerçek, Çerkesya lideri Hacı Giranduk Berzeg’in kişiliğinde ete kemiğe bürünen, özgürlük ruhu ve vatan sevgisinin Çerkes diasporası üzerindeki etkisidir. Gerçek, önce Abhazya ardından Çeçenya’da yaşanan savaşlarda tüm gücüyle kardeşlerinden yana saf tutan Çerkes diasporasının varlığıdır. Gerçek şimdi artık kimliği tehdit edilen ve üzerindeki baskı her geçen gün artan Çerkes halkının, kendi tarihsel mücadelesi için sahneye çıktığı ve varlığını tüm dünyaya haykırmaya hazırlandığıdır. Gerçek, Ruslar’ın zafer günü olarak kutladıkları 21 Mayıs’ın artık üzerinde Çerkesler’in yaşadığı tüm ülkelerde Rusya’ya karşı direniş günü haline geldiğidir.
Gerçek, yok ettiklerini sandıkları Çerkesya’nın varolduğudur.
Gerçeği haykırmaya 22 Mayıs’ta Taksim’e!
KAFKASYA FORUMU
Sayı : 2010 05