Güneş bizi de aydınlatsın

0
515

DİÇEG’in konuğu olarak Kafkas Vakfı’ndaki söyleşiye katılan Gazeteci Nazlı Ilıcak,  Çerkeslerin kültürel ve demokrasi zenginliğine katkılarının önemine dikkat çekerek neredeyse yüzde 90’ı anavatanından uzakta yaşayan Çerkeslerin, dilleri, kültürleri, kimlikleri için talepte bulunmaya hakları olduğunu söyledi.     

Söyleşi dizilerine devam eden DİÇEG’in (Demokrasi İçin Çerkes Girişimi) konuğu Gazeteci-Yazar Nazlı Ilıcak’tı. Kafkas Vakfı’nda 9 Nisan 2010 tarihinde yapılan panelde konuşan Sabah Gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, açılım sürecine Çerkeslerin vereceği katkının önemine vurgu yaptı. 

Nazlı Ilıcak Açılım sürecinde Çerkeslerin de yer almasının kültürel ve demokrasi zenginliğinin vurgulanması açısından önemli olduğunu basın ve yayın kuruluşlarının bu anlamda destekte bulunmaları gerektiğini söyledi. 

Kimlik mücadelesinde yargıda reform yapılmasının, yeni baştan oluşturulmasının önemine dikkat çeken Ilıcak’a göre, “Yargı reformu, hak ve özgürlükler açısından son derece önemli. Yargının ideolojik işlevini yitirip daha tarafsız davranması için yargıda kast sisteminin yıkılması gerekiyor.” 

İlıcak konuşmasında, yargı organlarının karar aşamasında Avrupa İnsan Hakları ve uluslararası İnsan Hakları ilkelerini gözetmesini şart koşan 90. maddeyi ihlal ettiğini savunarak, “Bu madde talep edilen kimlik haklarına geçit vermiyor. Ve yargının önüne çıktığınızda, sizi mahkum ettiğinde tamamen haksız durumda olmanız kaçınılmaz oluyor” dedi. 

Yargının ideolojik yapısının kırılmadığı sürece, taleplerin tatminkar bir sonuca varamayacağını ve hatta sonuçsuz kalacağını söyleyen Ilıcak, zaman içerisinde bu ideolojik yapının yok olacağının altını çizdi. 

Türkiye’nin demokrasi yolunda geliştiğini, iktidar partisinin açılıma daha müsait bir yapıya sahip olduğunu anlatan Ilıcak şunları söyledi: “Başbakan Romanlara kimlik adına sahip çıktı. Bu durum Çerkeslerin Romanlardan önemsiz olduğunu ya da daha az mağdur olduğunu gösteremez. Yok olmak üzere olan bir kültürel varlığa sahip çıkılmalı. Siz taleplerinizi söylediğiniz takdirde, mağduriyetlerinizi yeterince seslendirdiğiniz sürece devletin duyarsız kalması mümkün olamaz.” 

Çerkeslere açılım sürecinde gereken desteği vereceğini, gazetedeki köşesinde zaman zaman bu konuya değineceğini söyleyen Ilıcak 18.04.2010 tarihinde Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde “Güneş Bizi de Aydınlatsın” başlığı altında paneli ve Demokratik açılım sürecini değerlendirdi. 

Pek çokları gibi yakın zamana kadar Çerkezlerin, Türk etnik kimliği içinde asimile olmuş bir topluluk olduğunu düşündüğünü belirten Nazlı Ilıcak, yazısında “Öyle değilmiş” dedikten sonra şöyle söylüyor: “Tabii büyük çoğunluktan söz etmiyorum. Birkaç grup, çeşitli dernekler altında, kültürlerini, dillerini kaybetmeme davası güdüyor. Demokrasi İçin Çerkez Girişimi’nin bir araya getirdiği insanlarla karşılaştım. ‘Demokratik devlet güneş gibidir: Işığını verirken çiçek ayırmaz’ diyorlardı. 

Bazılarının bunu “Vay bölücüler vay…” tepkisiyle karşılayabileceğini de ekleyen Ilıcak, yazıda önemli bir noktaya da işaret ediyor: 

“Adigeler, Abhazlar, Ubıhlar, kendilerini Çerkez üst kimliği ile tanımlıyor. 1864, Kafkas-Rus savaşından başlayarak, topraklarından koparılıp, sürgüne gönderilen insanların, Türkiye, anavatanı olmuş; göç dalgası, sadece 19. asırda değil, 20. asırda da sürmüş. Öyle ki Kuzey Kafkasya halkının % 90’ı sürgünde. Bir diyaspora düşünün… Dışarıda yaşayan nüfus, Kuzey Kafkasya’da kalanlardan daha kalabalık. Onların, dillerini, kültürlerini, folklorlarını korumak, bu açıdan da önem taşımıyor mu? “ 

 

Sayı : 2010 05