Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Lagarta – Barış Soçi’ den Yeşermelidir

“Bütün bu milliyetçilerin tek bir takıntısı var: Yok etmek. Oysa bir kültürde önemli olan eklemektir. Kültür, gerçekte, dışarıdan aldığı bütün etkilerin toplamıdır. Tek bir kök, tek bir öz aradığını iddia etmek, bizi yalnızca bu kültürü yok etmeyi değil, çok daha kötü aşırılıklara, milliyetçilerin yaptığı katliamlara götürür.”  Juan Goytisolo* 

Dil, kültürün en önemli halkalarından biridir. Bugün, dünyada konuşula gelen dillerin oluşumu sürecinin 25000-20000 yıl öncesindeki evrede başladığı söyleniyor.(1) Kullandığımız araç, gereç, giyim-kuşamla ilgili nesnelerde uzun bir evrenin ürünleridirler. Onlara adetler, gelenekler, göreneklerde binlerce yıl öncesinden süzülerek gelirler, eklemlenirler. İnsan, çevre ve üretilmiş değer ve nesneler, emekle şekillenerek, bir Halk’ı oluşturur. Onlar, biri birlerinden beslenirler, nefes alıp, hayat bulurlar, öylesine iç içe geçmişlerdir ki kendiliğinden asla ayrılmazlar. Bir ağaç ve onun toprağı derinlemesine sarmalamış köklerinin toprakla bütünleşmesi gibi, yaşam çevresinden koparıldığı an, başkalaşıma, ölüme, yok oluşa doğru istemsizce yol alırlar. 

Dünyada hiçbir halk, binlerce yıl yaşadığı toprağını, topluca, öylesine kendiliğinden, güç kullanımı olmaksızın çok kısa bir sürede boşaltıp; Alın, buyurun, şimdiye kadar biz ekip biçip, yaşadık, bundan böylede birazcık siz ekip, biçip yiyiniz, evler yapıp, nesiller yetiştirip bizim adımıza burada siz yaşayınız demez, diyemez. 

Bir Halk köklerinden, toprağından ayrılmışsa; Biliniz ki dışarıdan bir zorlama, o kültüre, o çevreye ve dolayısı ile o halka gelip dayatılmıştır. 

İşte, biz Çerkeslerin başına gelen budur: Etnik temizlik. 

Rus Çarı ve danışmanları, elbette sonuçlarının ne olacağını iyi biliyorlardı. Alman asılı General Zaas, Çerkeslerin başlarını kazıklara geçirip, seyrederken,1822-1856 yılları arasında Rusya Dışişleri bakanlığı,1844-1862 yılları arasında da başbakanlık görevlerini üstlenen, yine Alman asıllı Kont Karl Robert Nesselrode de diplomatik gerekçelerini hazırlayıp yürürlüğe koyuyordu.(2) 

Bizler anlatmadık yapılanları, bize kıyanların vicdan sahibi aydınları, emekçileri, dürüst askerleri anlattılar, onların kaleminden öğrendik, ne kadar zalim davrandıklarını. 

Her 21 Mayıs da bir burukluk kaplar içimizi, Anadolu’dan Soçi’ye, Khbada’ya (Krasnaya Polyana) ulaşır, oradan, geçmişin o acı gününden hüzünleri alır,  Kaf dağının rüzgarları, yeryüzünde nerede bir Çerkes varsa oraya taşır. Yok olmakla yok olmamak arasında direnen halkıma seslenir: Neredesin hey yurdundan edilen halk, kaldır başını, diren, direnmek, istemek, sonsuza kadar senin hakkın. 

Savaşı ve terörü ret ederek, insan hakları ve evrensel hukuk doğrultusunda, barışa dayalı insancıl yolla, her 21 Mayıs günü, haklılığımızı dünyaya haykıracağız. 

“Başbakanı Vladimir Putin, bugün başkent Moskova ve Katin Ormanı’nda, 70 yıl önce işlenen ‘‘Katin Katliamı’’ anma törenine, Polonya Başbakanı Donald Tusk ile birlikte katıldı. Böylelikle Rusya devleti, tarihte ilk kez 70 yıl önceki Katin Katliamı’nı resmen ‘‘bütünüyle’’ üstlenmiş oldu”(3) haberini okuduğumuzda, Rusya doğru olanı yaptı dedik. 

Biz, Çerkesler de bekliyor ve umuyoruz: Rus ve Çerkes halkları, Soçi Olimpiyat meşalesinin altında, el ele ve omuz omuza, 1864 sürgün kararının yanlış ve haksız bir karar olduğunu deklare ederek, Diasporadaki Çerkeslere, anavatanlarına eşit yurttaşlar olarak dönebilecekleri, isteyenlerin çifte vatandaşlık hakkı alabileceği çağrısını yapmalıdırlar. Bunun hukuksal altyapısını oluşturmalıdırlar. Böylece Soçi, soykırımın yeri olduğu gibi, geleceğe umutla bakabilmenin, barışın, kardeşliğin de başlangıç yeri olur. 

Çerkes ve Rus halkı barış içinde, geleceği el ele, asla teslimiyetçi olmadan, birlikte, kültürlerin ve halkların eşitliği ve kardeşliği temelinde inşa etmelidirler. 

Onun için diyoruz: Şoçi Barışın Meşalesi olmalıdır. Barış oradan yeşermelidir. 

*İspanyol yazar(Kasım 1998 tarihinde, Madrid’deki “Circulo lectores” kültür merkezinde, 1999 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Günter Grass ile yaptığı söyleşiden.(Kitaplık Sayı:41/Mayıs-Haziran 2000,YKY)) 

1)Eski Ortadoğu’da Çevre ve Etnik Yapı, Pavel Dolukhanov, Çeviren: Suavi Aydın, İmge Yayınevi 1998 

2)Makamat-ı Mübareke Meselesi ve Kırım Harbi, Pof. Dr. Ş.Tufan Buzpınar-İÜ. Ed. Fak. Tarih Araştırma Merkezi, Savaştan Barışa: 150.Yıldönümünde Kırım Savaşı ve Paris Anlaşması(1853-1856) 22-23 Mayıs 2006, Bildiriler. İstanbul 2007 

3)www.rusya.ru 

 

Sayı : 2010 05 

Jiy Zafer Süren
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Sessiz deniz

-Batı kafkasya kıyılarında can verenlere-   Ts’emez kıyısı, boylu boyunca, Açmış bağrını, bakıyordu, Duygulardan yoksun, O koyu mavi engin sulara, Atlantis çöktüğünden beri, Hemen yanı başında derin kuytulara. Kim bilebilir, belki sarsılmıştır, Ya...

Eğitmen kurslarına bir örnek: Kamlık 3. Bölüm

B. 1940 Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursu 1- Kamlık hayatı: Samsun, Tokat, Amasya illeri Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursu; Samsun İlk öğretim Müfettişi Halil Seven’in eğitim şefi...

Eğitmen kurslarına bir örnek: Kamlık – 2. Bölüm

8- İlk eğitmenler, vasıfları, karakterleri, çalışmaları: Samsun, Tokat, Amasya vilâyetlerinden Kamlık Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursuna ilk gelen eğitmen Amasya’nın Ovasaray köyünden Mahmut Doğan adındaki gençtir....

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img