5.1. Ambargo ve ablukayı sorgulamak
Ekonomik yaptırımlar, “hedef alınan ülkenin politikasının veya davranışının değişmesi için, bir ülkenin ticaret veya finansal bağlantılarını durdurduğu zorlayıcı politika hareketidir” . Başka bir yönden de ekonomik yaptırımlar hükümetler tarafından sınır ötesi ticaret hareketlerini sınırlandırmak için kullanılan bir çeşit politika malzemesidir. Bu yüzden, ekonomik yaptırımlar uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş kuralların veya genelde kabul edilen uluslararası hukukun ihlaline karşılık olarak hedef ülkenin belli ekonomik avantajlardan yararlanmasını engellemek için uygulanır.
Ekonomik yaptırımların savunucuları, bu yaptırımları saldırgan ülkelerin uluslararası barış ve güvenliği bozmalarını engellemek için gerekli bir dış politika aracı olarak görürler. Bu ekonomik yaptırımlar gerekçelerine göre sınıflandırılabilir . Maksatlı yaptırımlar, yaptırımı uygulayan ülke tarafından hedef ülkenin kabul edilemez politikalarını değiştirmesi için ekonomik yaptırımlar uygulanması niyetiyle yapılır. Geçici ekonomik yaptırımlar kamuoyu önünde hedef ülkenin politika veya eylemlerinden duyulan rahatsızlığı göstermek için uygulanır. Cezai ekonomik yaptırımlar, hedef ülkeye belli bir politika değişikliği amacı olmaksızın verilen cezadır. Taraflı ekonomik yaptırımlar, özel ticari veya diğer çıkarları arttırmak için uygulanır.
Bir ekonomik yaptırımın mantığını tanımlamak ve anlamak, yaptırımın etkinliğini anlamak için önemli bir adımdır. BDT Başkanları Konseyinin 19 Ocak 1996’daki kararı “Abhazya/Gürcistan’daki Çatışmanın Çözümlenmesi” için alınmıştı. İmza sahipleri “sorunun siyasi yoldan çözülmesine ve mülteci ile ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin güvenli bir şekilde dönmelerine engel çıkartan Abhaz tarafının yıkıcı tutumunu” suçlu bulmuş ve Gürcü hükümetinin rızası olmadan, “Abhaz yetkililerle ekonomik, finansal ya da ulaşım bağlantısına girmemeye” karar vermişlerdir. Gürcistan, devlet başkanlığından gelen kararla, Abhazya bölgesinin liman noktaları, deniz kapıları ve Gürcü-Rus sınırının her türlü uluslararası ulaşıma kapanacağını bildirmiştir. Abhazya’ya karşı yapılan yaptırımlar cezaidir. Çünkü imzayı atanlar “Abhaz tarafının yıkıcı tutumunu” suçlu bulmuştur ve amaçlıdır. Çünkü çatışmayı önlemeyi, mülteci ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin dönmesini ve Gürcistan toprak bütünlüğünü onarmayı amaçlamıştır. Ambargo kararına uymak, Gürcistan hükümetiyle olan dayanışmanın bir işareti ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne bağlılık anlamına gelmektedir.
Dayanışma başarı sağlamadaki anahtar faktördür. Abhazya halkına uygulanan en ağır yaptırımlar Rusların ambargo kararına bütünüyle uyduğu dönemde olmuştur. Karadeniz’deki Türk işadamlarının yaptırımları ister kâr amacıyla veya ahlaki endişeler yüzünden olsun, bir derece rahatlık sağladı. Sınır Tanımayan Doktorlar (Medecins Sans Frontieres) 2002’deki raporunda “ambargonun yöre halkı üzerindeki korkunç sonuçlarına” dikkat çekmişti ve ‘ticari ve askeri ambargonun da üstünde bir tür insani ambargonun’ uygulanmasını kınamış ve uluslararası toplumun, dünyanın diğer kısmından koparılmış ve kötü şartlarda yaşayan Abhazya halkına kulak vermelerini ve yardım sağlamalarını talep etmişti .
Ancak, Rusya Federasyonu’nun işbirlikçi yaklaşımı ve yüksek zararla nitelenen dönem boyunca bile, yaptırımlar elle tutulur bir sonuç vermedi. Gözlemciler yaptırım sistemini çatışmaların engellenmesine karşı bir hareket olarak tarif ediyorlar. Birleşmiş Milletler, Abhazya İhtiyaç Değerlendirme Kurumu ablukayı olumsuz yönde değerlendirdi. Kurul tarafından belirtildiği üzere ambargo sınırlamaları “politik bir uzlaşıyı teşvik etmeksizin veya ekonomik bütünleşmeyi hızlandırmaksızın siyasi duruşları sertleştiriyor”. Kurul bu yaptırımların uzlaşma ve daha iyi bir anlaşma havası yaratma amacıyla hafifletilmesini tavsiye etmişti. Analist Jonathan Cohen 1999’da yayınlanan bir yazısında “Ticari sınırlamaların Abhazya’da çok zorluğa yol açtığını, ama Abhazları siyasi taviz vermeye zorlamak yerine, izolasyonun uzlaşma arzusunu azaltan bir kuşatma düşüncesi yarattığına” işaret etmişti.
Bugün Abhazya, Rusya Federasyonu’na tamamıyla açık, Rus ekonomik alanına hızla entegre olmuş ve Rusya Federasyonu yoluyla da dış dünyaya daha az seviyede de olsa ulaşmaktadır. Yaptırımların, Rusya Federasyonu’nun Gürcistan’ın kararını tamamen desteklediği dönemden daha fazla nasıl etkili olabileceğini hayal etmek çok zor görünüyor. Mart 2008’de, Rusya Federasyonu yaptırımları insani bir işaret olarak sunarak tek taraflı olarak kaldırdı. Yaptırımlar sadece sosyo-ekonomik uygulamaları engellemede ve nüfusu haksız zorluklara mahkûm etmeye yarayan anlamsız bir uygulama olarak sunuldu. Gürcü yetkililer, bölgenin Gürcistan için tutuşma noktası haline gelebileceği için Rusya Federasyonu ile Abhazya’nın birbirlerine yaklaşmasını şiddetle kınadılar. Tiflis, yaptırımları mülteci ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin dönüşleri için bir pazarlık malzemesi olarak kullanmakta ısrar etmekte ve Abhazya’yı Gürcü ekonomik ve sosyal alanından tamamen dışlamaktadır. Deniz ambargosu ise Abhazya’ya sadece bir vektörlük hareket alanı bırakan, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün sembolik bir korunma yoludur.
5.2. Abhazya’nın izolasyonunu bitirmede Türkiye’nin rolü
Türkiye BDT’nin Abhazya’ya ekonomik yaptırımlar uygulama çağrısına olumlu yanıt verdi. 1996’da Trabzon ve Abhazya arasındaki doğrudan deniz seferlerini iptal etti. Günümüzde Türkiye ve Abhazya arasındaki deniz bağlantısı resmi olarak kapalı durumdadır. Türkiye, izolasyon rejimine uymasını Gürcistan’ın bölgesel bütünlüğüne saygı duyduğu gerekçesiyle haklı gösteriyor. Türkiye’deki Abhaz Diaspora kuruluşları ve Karadeniz’deki iş dünyası Trabzon ve Sohum arasındaki deniz yolu bağlantısının tekrar kurulmasını aktif bir şekilde savunuyorlar. Son zamanlarda, feribot bağlantısının tekrardan devamı talebine şimdi de İstanbul ve Sohum arasındaki hava yolu bağlantısı isteği eklendi. İmza kampanyasında dile getirildiği gibi “Trabzon-Sohum deniz ve İstanbul-Sohum hava yolu ulaşımı için, Abhazya üzerindeki ulaşım ambargosunu kaldırın!” kampanyası Kasım 2008’de başlatıldı. Ulaşım ihtiyacı, Türkiye ile Abhazya arasında köprü kuran aile, arkadaşlık ve ticaret bağlantıları sayesinde haklı gösterilebiliyor. Ayrıca, lojistik bağlantıların restorasyonunun da “Türkiye’nin Abhazya ve diğer Kuzey Kafkasya ülkeleriyle ilişkilerine büyük bir katkı yapacağı vurgulanıyor. Günümüzde sadece Rusya Federasyonu ile sınır kapısı olan Abhazya, Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek ve dünyanın geri kalanıyla iletişimini çeşitlendirmek istiyor. Hiç şüphe yok ki, Türkiye ve Abhazya arasında doğrudan ulaşımın mümkün kılınması, iki ülkeyi ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel yönden bir araya getirmenin en etkili yoludur”.
Türkiye’de hükümet ve Dışişleri Bakanlığı Ağustos 2008 savaşından sonra Güneybatı Kafkasya’da yeni bir düzenin oluşmaya başladığının farkında. Bundan dolayı, Ankara, Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu’na öncülük etti. Başbakanlıkta Kafkasya üzerine bir danışman atandı.
Artık Türkiye, Gürcistan ile ilişkilerini zedelemeden ve Avrupa-Atlantik dünyası ile ters düşmeden Abhazya ile insani ve ticari ilişkilerini arttırma arayışına girdi. Oldukça zor bir arayış olmasına rağmen, Türkiye’nin Abhazya ile yeni bir politika anlayışına yöneldiğini görmek gerekiyor.
Abhazya’nın Rusya Federasyonu tarafından tanınmasından beri, ana muhalefet partisi CHP milletvekillerinin TBMM’ye ilettikleri soru önergelerinin sayısı da arttı. Ekim 2008’de, Bursa milletvekili Onur Öymen, Ulaştırma Bakanı’ndan sansür hareketine dair yazılı bir cevap istedi. Kasım 2008’de CHP Antalya milletvekili Tayfun Süner aynı soruyu, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a yöneltti. Daha yakın bir geçmişte, 7 Mayıs 2009’da CHP Konya milletvekili Atilla Kart Başbakan Erdoğan’a aynı soruyu sordu. 21 Ağustos 2009’da Atilla Kart Başbakan’a, 26 Ağustos 2009’da Onur Öymen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na Gürcistan tarafından Karadeniz’de uluslararası sularda el konulan ‘Buket’ isimli gemiyle ilgili soru önergesi verdi.
Abhaz diasporası genellikle Türkiye’ye karşı takınılan resmi Gürcü yaklaşımına eleştirel bakıyor. Özellikle Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi gibi diaspora organizasyonları sayesinde Türkiye, Abhazya ve Gürcistan ile ilişkilerinde Abhaz diasporasını yasal ve olayın içinde olarak kabul ediyor. Resmi Abhaz politika söylemleri de “diaspora faktörüne” doğrudan ve düzenli göndermelerde bulunuyor. Abhaz diasporasının bu özel konumu Gürcistan tarafından da kabul ediliyor. Dayanışma Komitesi, Türkiye’de gerçekleştirilen tüm Abhaz-Gürcü, hatta 1990’ların başlarından beri Rusya Federasyonu’nun düzenli bir şekilde katılıyor ve/veya takip ediyor. Osmanlı Devleti zamanından ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarından beri devam eden sıcak ve dostça olan Abhazlar ve Türkler arasındaki ilişkiye dayanarak, Abhaz diasporası Türk politika yapıcılarının Abhazya’ya dair radikal olmasa da yeni inisiyatifler almaya ikna etmeye çalışıyor. Türklerin Abhaz diasporasını tanıması Abhaz diasporası için tartışılmayacak bir önceliğe sahip. Ancak, politik gerçekler, Türk dış politikasının yapısı ve uluslararası diplomasi göz önüne alındığında, Abhaz diasporası Türkiye ve Abhazya arasındaki ulaşımı ve ticareti bağlantıları artırmak gibi ikinci derecedeki hedefleri bir kenara atmayarak gerçekçi bir duruş sergiliyor. Türkiye’nin Abhazya ve Gürcistan ile ilişkilerine dair yapıcı ve daha az siyasi adımlar olan bu girişimlerine daha fazla şans verilebilir . En büyük Diaspora örgütlenmesi Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) Türkiye-Sukhum arasında gemi ve uçak seferlerinin başlatılması talebini 5 Ocak 2009 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmede dile getirdi .
Türkiye bu konuda genellikle anlayışlı görünmektedir. Türk diplomatlar birkaç yıldır Gürcü yetkililerle Trabzon ve Sohum arasındaki feribot hattının tekrar açılması konusu üzerinde çalışıyorlar. Gürcü sahil güvenlik ekipleri Türk gemilerine el koymaya devam ederken, Türkiye’nin tek taraflı olarak feribot hattını yeniden işletmeye karar vermesi çok zor görünüyor. Hattın bağlantısının yasallaşması veya en azından resmileşmesi gerekiyor. Gürcü ve Türk yetkililer feribotların Sohum’a devam etmeden önce Batum’da gümrük işlemlerinden geçmesi seçeneği üzerine çalışmaktalar. Türkiye, Gürcü yetkililere, feribot hattının açılmasını, sorunun çözümüne yönelik güven inşası hareketi olarak sunmaktadır.
Bu, Abhazların güneye, yani Türkiye’ye bakmaya başlamaları için gerçekten de güven tesis edici bir hareket olacaktır. Türk-Gürcü sınır bölgesi insani ve ticari etkileşime tamamıyla açık durumdadır. Bir zamanlar, Soğuk Savaş’ın güvenlik çitleriyle bölünmüş olan Sarp/Sarpi Köyü, şimdilerde yoğun sınır ötesi işbirliği ile yeniden birleşiyor. Acarya (Acaristan) Türkiye’nin Karadeniz kıyılarıyla bütünleşiyor. Geçmişte kapalı olan Gogno kasabası şimdi Türk ve Gürcü iş ortaklarının akşam yemeklerine ev sahipliği yapıyor. Avrupa tecrübesinden ilham alan Türk ve Gürcü yetkililer, birbirlerini ayıran sınırları anlamsızlaştırmaya çalışıyorlar. Türk ve Gürcüler birbirlerini vize uygulaması olmadan ziyaret edebiliyorlar. Gürcistan şu anda Türk vatandaşlar için vize uygulamasından feragat eden tek eski Sovyet ülkesi durumundadır. Bir Türk şirketi olan TAV tarafından kurulan ve işletilen Batum havaalanı, Türk Havayollarının İstanbul, Hopa ve Artvin arasındaki iç hat uçuşları için kullanılıyor. Türk vatandaşlar İstanbul-Batum uçuşlarına pasaportsuz binebiliyorlar. Sarp/Sarpi sınır geçişi de tek gümrük noktasıyla İsviçre modelinde işlemeye başlayacak. Ortak sınırı aşmayı amaçlayan atılımın arkasındaki istek Gürcü ve Türk yetkilileri feribot hattını açmaları konusunda da rehberlik etmeli.
10 Eylül 2009 tarihinde, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ünal Çeviköz Abhazya’ya ziyarette bulunmuştur. Dışisleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Tiflis temasları çerçevesinde gerçekleştirilen ziyaret bu güne kadar Abhazya’ya yapılmış en üst düzey ziyaret olmuştur.
5.3. Kara ulaşımı hatlarının önemi
Abhaz yetkililerin bakış açısından, izolasyonun kaldırılması öncelikli olarak doğrudan deniz bağlantılarının kurulmasıyla gerçekleşmelidir. Doğrudan deniz yolu bağlantısının sağlanması, Karadeniz’deki komşu ülkelerle ikili ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunabilir. Abhazlar kara ulaşımının restorasyonu konusuna, bu Gürcistan’a “transit geçiş” anlamına geleceği için daha şüpheci yaklaşılıyor. ‘Gürcistan’dan geçmenin’ ‘bağımsızlığı’ tehlikeye düşürebileceği fikri çok yaygın durumdadır. İzolasyonu kaldırmak, Abhazya’yı açmak ve Doğu Karadeniz bölgesini bütünleştirmek öncelikli hedef olmalıdır. Ulaşım bağlantılarının açılması konusunun siyasi meselelerle direkt bağlantılandırılmaması faydalı olaçaktır.
Trabzon-Sohum feribot hattı Abhazlar için ikinci bir ülkeye doğrudan ulaşım imkanı verecektir. Dahası, kara ulaşımı ekseninin onarılmasının bölgesel bütünleşmeyi arttırma potansiyeli mevcuttur. Karadeniz bölgesindeki Türk yatırımcılar, Soçi’ye Batum’dan kara yoluyla 6 saatte, deniz yoluyla 12 saatte ulaştıkları zamanları özlemle hatırlıyorlar. Abhazya, Rusya Federasyonu ve Avrupa’yı Gürcistan ile Azerbaycan ve Ermenistan’ı, ayrıca Türkiye ve Ortadoğu’daki ülkelerle bağlayan bir kara köprüsü olarak stratejik bir öneme sahiptir. Abhazya’dan geçen otomobil ve tren yolu hatları insanlar ve malların geçişinde hayati derecede önemli bir transit rota olarak hizmet verebilir. Sohum, Oçamçira ve Pitsunda’daki üç limanı, tren ve kara yoluna makul uzaklıklarda bulunuyor ve hem yolcu hem de kargo limanları olarak kullanılabilirler. Önemli bir altyapı projesi de gündemde: Kuzey Kafkasya’yı birbirine bağlayacak ve Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinin denize ulaşmalarını sağlayacak bir Transkafkas otoyolu. Bu yol, aynı zamanda, Türkiye ve Ortadoğu’nun başka ülkelerine Güney Rusya, Kuzey Kafkasya ve Rusya Federasyonu’na elverişli ulaşım imkânı sunacaktır. (BİTTİ)
Kaynak: ORSAM/ Karadeniz’in Bütünleşmesi için Abhazya Kasım/ 2009
Lopez, George A., Cortright David, “Economic Sanctions in Contemporary Global Relations” ed. David Cortright and GeorgeA. Lopez, Westview Press, Boulder Colorado, 1995
Askari, H.G., Forrer J. Teegen, Economic Sanctions: Examining their philosophy and Efficacy, Westport, CT: Praeger, 2003
Abkhazia, Old and Frail in the Shadow of the Embargo, Medecins Sans Frontieres, Aralık 2002
Türkiye’deki Abhaz diasporasının siyasi ve sosyal dinamiklerinin detayları için Mitat Çelikpala,“From Immigrants to Diaspora: Influence of the North Caucasian Diaspora in Turkey”, Middle Eastern Studies, Vol. 42, No. 3, 2006, syf. 423 – 446; Ayhan Kaya’nın, “Political Participation Strategies of the Circassian Diaspora in Turkey”, Mediterranean Politics, Vol. 9, No. 2, 2004, syf. 221-239; Viacheslav A. Chirikba’nın “Ä·‡ÁÒ͇ş Ó·˘Ë̇ Á‡ „‡ÌˈÂÈ [Abkhazian Community Abroad]”, Apsny Information Agency’nin İnternet Sayfası, http://www.apsny.ru/community/community.php?page=content/community_a/community_a.htm [26.03.2007]; Türkiye’deki Kafkas–Abkhazya Dayanışma Komitesi’nin İnternet Sayfası, http://www.abhazya.org. International (i.e. www.iwpr.net, www.jamestown.org, www.eurasianet.org), Rus (i.e. www.regnum.ru, www.regions.ru) ve Gürcü medya ve analiz kaynakları (www.civil.ge, www.interpressnews.ge) Türkiye, ABD ve Avrupa’daki Abhaz diasporasıyla ilgili haberler ve yorumlara yer veriyor. Kafkas ve Türk dış politikası gibi akademik başlıklar altında bazı ekstra bilgilere ulaşmak mümkün. Örneğin Andrew Mango’nun “Reflections on the Atatürkist Origins of Turkish Foreign Policy and Domestic Linkages” Alan Makovsky ve Sabri Sayarı (eds.), Turkey’s New World: Changing Dynamics in Turkish Foreign Policy, The Washington Institute for Near East Policy, Wasgington, DC, USA, 2000, syf.. 9-19.
Sayı : 2010 07