Çerkes Müzesi Kuralım

0
417

Orhan Halman

Diasporadaki Çerkesler olarak kültürel zenginliğimizin farkında mıyız? Yoksa bu zenginliğin kum taneleri gibi avucumuzdan akıp gitmesini mi seyredeceğiz? Farkındaysak henüz vakit varken çıkış yolları aramalıyız. Kültürel çıkış yollarından birisi de diasporada ‘Çerkes Müzesi’ kurmaktır.
Diasporadaki Çerkesler olarak kültürel zenginliğimizin farkında mıyız? Yoksa bu zenginliğin kum taneleri gibi avucumuzdan akıp gitmesini mi seyredeceğiz? Farkındaysak henüz vakit varken çıkış yolları aramalıyız. Kültürel çıkış yollarından birisi de diasporada ‘Çerkes Müzesi’ kurmaktır.
Siz tarihinizi unutsanız da tarih sizi asla unutmaz. Çocuklarımıza dans ve müzik dışında bir şeyler daha kazandırmalıyız. Onlara geçmişimizi, yaşam tarzımızı, örf ve adetlerimizi, kimliğimizi öğretmeliyiz. Bizler Türkiye’deki siyasi geçişler nedeniyle bazı kültürel faaliyetlerden kopmak zorunda kaldık. Ama geleceğimize kültürel bir borcumuz yok mu sizce?
Köylerimiz 1950 yılından itibaren mecburiyetten veya keyfiyetten sanayi kesimine, şehirleşmeye geçti. Kozmopolit kültür alışverişi, aileleri öz kültürlerine yabancılaştırmaya başladı. Bunun üzerine geçim sıkıntısı da eklenince çocuklarımız da kültürlerinden habersiz hale geldi. Kültürümüze sahip çıkmazsak gelecek kuşaklar Çerkes kalabilecek mi?
Derneklerimize gittiğinizde bomboş duvarlar yerine hareketli çerçevelere yerleştirilmiş yazılar, bilgiler ve fotoğraflarla dolu güncellenen bir ‘Duvar Müzesi’ görebilsek. Bizlerin anlatamadıklarını o duvarlar anlatsa çocuklarımıza.
Amerika’da 185 bin müze var. Avrupa ülkeleri ve diğer ülkelerde müzecilik olağanüstü gelişmiş durumda. Kültür turizmiyle ciddi gelirler de elde edilmektedir. Dağlarını, taşlarını, demir yığınlarını, denizlerini, yemek kültürlerini ve tarihlerini pazarlayan bu ülkelerde müzeye girmek için saatlerce kuyruklarda beklediniz belki de çoğunuz. O medeniyeti ve kültürü, göreceğiniz objeler kitaplardan çok daha çabuk anlatır.
Köylerimizin çoğunda sosyo-ekonomik çöküşler gözlemliyoruz. Eski yaşam tarzlarının, eski evlerin modası geçti artık. Eşya ve objeler çer-çöp gibi atıldı. Hurdacılar topladı hepsini. Modernleşme sürecinde geçmişimizden çok uzaklara savrulduk. Mutfak kültürümüz bile erozyona uğradı, antik çağlardan günümüze dek taşıdığımız değerlerimize biz sahip çıkamadık ama dışımızdan birileri bunları pazarlamaya başladı. Bizler değerlerimize sahip çıkmazsak birileri taklit ederek pazarlar ve üstelik başarısız taklitlerle bizi de yetersiz/olumsuz tanıtmış olurlar. Çerkes peyniri ve Çerkes tavuğu örneklerinde olduğu gibi…
Diasporada bugüne dek bir ‘Çerkes Müzesi’ kuramamış olmamız çok acı. Geçmiş medeniyetler müzelerde sergilenirken biz de medeniyetimize sahip çıkmalıyız. Müze oluşumunu Çerkeslerin yoğun olarak yaşadığı yörelerde gerçekleştirebiliriz. Yerel yönetimlere, İl Özel İdarelerine başvurup atıl binaları tespit ederek talebimizi sunabiliriz.
Güzel bir mimari yapılandırmayla ‘Çerkes Müzesi’ne kavuşabiliriz. Müzede yer alabilecek objeleri sınıflandırdığımızda karşımıza şu tablo çıkmaktadır:
-Mutfak kültürü
-Çerkes motifleri
-Çerkes at koşumları ve takımları
-Kadın kostümleri ve aksesuarları
-Erkek kıyafetleri ve aksesuarları
-Çerkes müzik aletleri
-Çerkes kamaları, silahlar
-Eski ev eşyaları
-Eski tarım aletleri
-Dokumacılık
-Demircilik
-Kuyumculuk
-Tablo ve resimler
-Örf ve adetlerle ilgili yazı ve görseller.
Böyle bir müzenin yanında Çerkes yemeklerinin sunulduğu bir kafeteryanın olması da düşünülebilir. Hemşerilerimizin hibe edebileceği objelerle de gitgide zenginleşecektir bu müze. Kültürümüzü ifade ederken ciddi bir turizm geliri de sağlanabilir.
Değerlerimizi daha fazla kaybetmeden tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkalım. Gelin hep beraber el-ele verip bir ‘Çerkes müzesi’ kuralım. Birçok nedenden çocuklarımıza anlatamadığımız ya da eksik anlattığımız kültürümüzü bu müze haykırsın onlara. Anlamlı bir miras olmaz mı dostlar? Ne dersiniz?

 

Sayı : 2011 01