Gürcistan Adığe Soykırımını Tanıyacak mı?

0
461
Gürcistan için Çerkes soykırımı ve onun tanınması oldukça küçük ve lezzetli bir lokma. Rusya-Adığe ilişkilerini gerginleştirecek ve asi Abhazlarla onların en ateşli ve güvenilir müttefikleri ve akrabaları Adığelerin kafalarını tokuşturacak.
2.Bölüm
Burada konu dışı birkaç söz söylemek gerek. Kafkas Savaşı sırasında Adığelerin Ruslar tarafından soykırıma uğratıldığı iddiası perestroyka sonrası dönemde gelişmeye başladı. Çerkes milliyetçi örgütlerinin iddiasına göre, o zaman benzeri olmayan, inanılmaz bir soykırım yaşandı. Rus birlikleri ve yerleşimciler güya 1,5 milyondan fazla Adığeyi yok ettiler ve 1 milyondan fazlasını Türkiye’ye sürdüler. Dolayısıyla şimdi Rusya bu soykırımı tanımak, özür dilemek, sözde sürgün edilenlerin bütün torunlarını geri döndürmek, bir de Adığelerle ilgili başka bazı adımlar atmak, özellikle Soçi olimpiyatlarını iptal etmek zorunda, zira Soçi “soykırımın toprağı”.
Her territoryal yapının alabildiği kadar egemenlik aldığı hayırlı perestroykadan sonra, Rusya ideolojik olarak Kafkasya’dan uzaklaştı. Fiili olarak bu bölgeye yönelik kendi devlet enformasyonuna ve propaganda politikasına son verdi, meydan okumalara karşılık vermeyi kesti. Doğal olarak, Kuzey Kafkasya Cumhuriyetlerinin enformasyon alanını bir anda milliyetçi ve diğer radikal fikirler doldurdu. Hemen hemen 20 yıl boyunca “korkunç soykırım” fikri her gün basit insanların kafasına zorla sokuldu. Federal merkez veya bilimsel kurumlar tarafından ise herhangi bir tepki gösterilmedi. Kaydetmek gerekir ki, bu koşullarda Adığe halkının çoğunluğu gerçekten soykırıma inandı. Bu bir olgu ve şimdi bundan yola çıkmak gerekiyor.
Gerçekte soykırım falan olmadı; tarihi bakış açısından bu körü körüne inanılan bir fikir ve saçmalıktan öte bir şey değil. Soykırımı biraz olsun ciddi bir seviyede kanıtlamak mümkün değil. Fakat Adığe ulusal örgütleri onu kanıtlamayı önermediler, onu tanımayı önerdiler! Farklı şeyler, değil mi?
Soykırımın tanınması, bugünkü siyasi ve hukuki çevrede son derece zor ve siyasileşmiş bir mesele. Adığe soykırımının tanınması çağrısı Avrupa Parlamentosu’nda yaklaşık 4 yıldır bekliyor ve olumlu bir karar çıkma şansı hiç yok; tanınma meselesi uzun zamandır ve kesin olarak çıkmaza girdi. Eminim ki, bu koşullarda Adığe ulusal hareketinin marjinal kesimini temsil eden belli bir grup, soykırımın Rusya ve uluslararası toplum tarafından tanınmasında hayal kırıklığına uğrayarak, Gürcistan tarafından tanınmasına razı olacaklar.
Söylemek gerekir ki, Gürcistan için Çerkes soykırımı ve onun tanınması oldukça küçük ve lezzetli bir lokma. Böylece bir taşla dört kuş vuracak: Uluslararası arenada Rusya’ya zarar verecek ve olimpiyatların Soçi’de yapılmasını zora sokacak; patronu ABD’ye Moskova’yı “yakalayacağı” bir olta iğnesi daha verecek ve şimdi Ermeni soykırımı meselesinin manipülasyonuyla Ankara’ya nasıl etki ediyorlarsa, ona da öyle etki edebilecekler; Rusya-Adığe ilişkilerini gerginleştirecek ve asi Abhazlarla onların en ateşli ve güvenilir müttefikleri ve akrabaları Adığelerin kafalarını tokuşturacak.
Tarihi planı ve problemin yapaylığını bir yana bırakırsak, bizzat Adığeler için BM üyesi bir ülke tarafından soykırımın tanınması da son derece cazip görünüyor ve özünde, daha düne kadar ümitsiz gördükleri bir meselede gedik açılması anlamına geliyor. Fakat burada bir faktör devreye giriyor; bu ülke Gürcistan. Bu faktörün ne kadar önemli olduğunu anlamak için, denebilir ki, Adığe toplumu için düşmanlık, hor görme ve kuşku duyma derecesi Gürcistan’la karşılaştırılabilecek başka bir ülke yoktur. Birçok Adığenin gözünde bu ülke düşmandır, hem de Kafkasyalıların saygı duyduğu güçlü ve asil bir düşman değil, zayıfa karşı zalimce davranan, güçlünün karşısında da sadece kaçan hain ve korkak bir düşman. Bu çok önemli ve birçok şeyi belirleyen bir karakteristik.
Şimdi ise uzun zamandır beklenen tanınma, teorik olarak böyle bir düşmanın elinden kabul edilebilir. Bu büyük bir cazibe merkezi, büyük bir perspektif, büyük bir sorumluluk ve çok ciddi sonuçları olabilir. Eğer bu tanınma yine de gerçekleşirse, marjinal Adığe milliyetçilerinden birileri de onu kabul ederse, bu sonuçlar neler olabilir?
• Asıl ve başlıca olan; bu tanınma, ardından soykırımın Rusya tarafından ya da herhangi başka bir ülke tarafından tanınmasını getirmeyecektir, fakat Moskova’nın durumunu gerçekten zorlaştıracak ve “yeminli dostlarımıza” bir etki alanı daha verecektir. Belli bir derecede bu, 2014 Olimpiyatları’nın Soçi’de düzenlenmesi meselesini zora sokacaktır.
• Soykırımın bizzat Gürcistan tarafından tanınması Adığe ulusal hareketini parçalayacaktır (zaten parçalanacağı kadar parçalanmış!) ve Adığe halkının bir kısmında ayrılığa yol açacaktır. Bu, soykırımın Tiflis tarafından tanınmasını kabul edecek grupları daha fazla marjinalize edecek ve uzaklaştıracaktır. Sanıyorum, soykırımın Gürcüler tarafından tanınmasına iştirak eden kişiler Adığelerin çoğunun gözünde hain olacaklar.
• Bizzat Gürcistan tarafından soykırımın tanınması ve Gürcistan’la yakınlaşma Adığelerin Abhazlarla ilişkilerini ciddi şekilde bozacaktır. Abhazlar böyle bir adımı, dostları Çerkeslerin düşmanları Gürcülerle yakınlaşmasını kaçınılmaz olarak kendileri için tehdit sayacaklardır. Geçtiğimiz son yılda Adığe-Abhaz ilişkileri zaten soykırım meselesi ve olimpiyatların Soçi’de yapılması yüzünden biraz gerildi. Adığe ulusal örgütleri, Kafkas Savaşı sırasında Soçi’de Adığe kabilelerinin yaşadığını, 1864 yılında onların Rusya ordusuna karşı şiddetli bir savaş verdiğini ve korkunç bir soykırıma uğradıklarını iddia ederek olimpiyatların orada yapılmasına karşı çıkıyorlar. Çerkesler, akrabaları Abhazların kendilerini destekleyeceğini ve birlikte hareket edeceğini umuyorlardı. Fakat Adığe tezine karşılık olarak Abhazlar, o zaman bu topraklarda Çerkes değil Abhaz kabilelerinin yaşadığını ve Türkiye’ye onların sürgün edildiğini, orada şiddetli bir savaşın ve kan nehrinin yaşanmadığını, dolayısıyla Soçi Olimpiyatları’nı iptal etmenin bir nedeni olmadığını açıkladılar.
• Rusya iktidarı Adığe ulusal örgütlerine belli bir baskı uygulayacaktır. Aynı zamanda, bu tür bir tanınmayla ilgili örgütler ve liderler de baskıya maruz kalacaktır. Fakat devlet aygıtı silindirinin diğerlerinin üzerinden geçme ihtimali de vardır. Bu bakımdan tanınmanın imzacıları kendi dava arkadaşlarını ve halklarını da yakmış olacaklardır. Adığe ulusal hareketiyle her türlü diyalog ve dışarıdaki Adığe diasporasıyla temaslar kurulmasında yardım kesilecektir. Adığelerin Kafkasya’ya yerleşme kotası tekrar yılda 30-50 kişiye düşecektir.
• Rusya kamuoyu soykırımın tanınmasına son derece negatif yaklaşacak ve Çerkeslere bakışı çok daha kötüleşecektir; bunun da uluslararası zeminde çatışmalara ve anlaşmazlıklara yol açması muhtemeldir. Bu arka planda Kabardey-Balkar’da ve Karaçay-Çerkes’te Karaçay-Balkar örgütlerinin ve iş çevrelerinin pozisyonu güçlenecek, Adıgey’de ise Rus toplumunun Krasnodar Krayı’na dahil olma çabası artacaktır.
• Rusya Gürcistan’la ilişkilerinde tutumunu sertleştirecektir. Kafkasya’da enformasyon ve propaganda politikasını yeniden gözden geçirmesi de mümkün fakat çok muhtemel değildir.
Adığe soykırımının Gürcistan tarafından tanınması etrafında işte böyle bir örgü örülüyor. Tiflis’te yapılacak forumdan sonra tanınma gerçekleşir mi, meçhul. Fakat hem uzmanlar çevresinde, hem de siyaseten aktif Kafkas çevrelerinde bu konudaki tartışmalar hararetle sürüyor. Bekleyip görelim. Patlamış mısırları hazırlayın, bizi ilginç şeyler bekliyor. (http://www.politcom.ru)
Çeviri: Murat Papşu

 

Sayı : 2011 02