Ben Düşünmedimse Bunu, Düşünceden Sayılmaz

0
1224
Çerkesler 12 Mart günü Ankara’da bir miting yaptılar. Organizasyonu yapanlar Çerkes kamuoyunun tanıdığı kişilerdi ama bir vakıf dernek vs. adına yapmadılar. Hatta daha tanınan diğer grup ve kurumlar destek vermeyeceklerini açıklayan bildiriler yayınladılar. Bütün bunlara rağmen miting, katılanlar açısından ve Türkiye Çerkesleri açısından başarılı geçti. Miting hak talebi anlamında benim hatırladığım kadarıyla bir ilk.
Yaklaşık bir aydır Türkiye ve Çerkes gündeminin dışındayım. Döner dönmez bazı arkadaşlarımla konuşarak ve birikmiş yüzlerce e-mail’i okuyarak ne olduğunu, ne gibi tartışmalara neden olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Anlayabildiğim kadarıyla bu girişimin liderleri bizim Çerkes kurum ve gruplarla ilişki kurmaya çalışmışlar. Ama başta Kaffed olmak üzere kurum ve guruplar bin dereden su getirip sonunda destek vermeyeceklerini bildirmişler. Sn. Babakuş katılmayacağını ve gerekçelerini CC deki köşesinde açık bir şekilde yazdı. Handan Demiröz’ ün internete düşen bildirgesinde DÇP ve Abhazya’nın Dostları gibi oluşumları büyük ittifaklarla oluşturduklarını söylüyor, oysa bu girişimin öyle olmadığını anlatmaya çalışıyor. Olabilir ve kişisel olarak böyle bir organizasyona karşı olabilirler. Ama burada tongaya düşen esas olarak Kaffed oldu galiba.
Çatı örgütü Kaffed bu girişimci grubun fikirlerini hiç beğenmese bile bağrına taş basıp desteklemeli ve miting meydanında yerini almalıydı. Çünkü talep doğruydu. Bunun yerine “Bizim yaptıklarımız az mı? Neden onlarla yetinmiyorsunuz?” demeyi tercih etti ve kaybetti. Kaybetti çünkü miting gayet medeni bir şekilde gerçekleşti ve hiç de azımsanmayacak bir kalabalık vardı meydanda.
Farklı sivil inisiyatiflerin nelere kadir olabileceğinin doruk noktası herhalde Mısır’da gerçekleşen halk ayaklanması. Önder yok, parti yok, örgütlenme yok, geleceğin hangi düzende olacağını vadeden ideoloji yok, kurtarıcı yok ve en önemlisi silah yok. Ortak tek bir talepleri var: Özgürlük.
Bu ne Fransız devrimine benziyor, ne Bolşevik devrimine, ne de İran devrimine. Fransız devriminde böyle kalabalıklar var mıydı emin değilim, buradaki kalabalığa kıyasla Bolşeviklerinki darbe sayılır. İran’da kalabalıklar vardı kabul ama onların hepsinde gelecek belliydi, (cumhuriyet-sosyalizm-şeriat) burada değil. Umutları yeşerten de bu. Fransız devrimi bir yana, diğerlerinin akıbeti halklar açısından iyi olmadı zira.
Sadece iktidarlar değil, belli bir zümreyi veya etnisiteyi temsil eden daha küçük iktidarların da işi bundan böyle daha zor. Önderliklerini korumaya çalışmaları, eski alışkanlıklar ve yöntemlerle olamayacak galiba. Her köşeden ayrı bir fikir ve eylem gurubu fışkıracak bu gün olduğu gibi ve kimin daha doğruyu söylediği ve yaptığına halk karar verecek. Yeni iletişim teknolojileri her gurubun fikrini yaymasına olanak sağlıyor çünkü. Engel olma çabaları boşuna.
Yeni Dünya ‘Tutuculaşma’ya izin vermiyor. Oysa eskiden mümkündü.
Türkiye ve bölge özgürlük çağına daha yeni adım atıyor. Bu ise bütün ezberleri bozacak. Şiddet içermeyen her türlü hak talebi meşruiyet kazanıyor. Örgütlenmelerimizi yeniden şekillendirecek olan esas şey bu. Başta Kaffed olmak üzere bütün kurum ve düşünce gruplarının önemsemesi gerekir bunu. Birbirlerini de tabi. Eğer Çerkesler içinde saygınlıklarını korumak diye bir dertleri varsa.
Mitingi gerçekleştiren girişime ve katılanlara içtenlikle minnetlerimi sunarım.
Bir ilki başardılar.

Sayı: 2011 03
Yayınlanma Tarihi: 2011-03-01 00:00:00