Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) öncülüğünde düzenlenen II. Ortak Akıl Toplantısı 26-27 Mart 2011 tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı.
1- İkincisi yapılan Ortak Akıl toplantısına katılanlar, Türkiye’nin kimliklerimizi koruyup yeniden-üretmemizin önündeki engelleri kaldıracak, demokratik bir anayasaya kavuşması için mücadele edilmesinde görüş birliği oluşturdu. Temel hak ve özgürlükleri esas alan, evrensel normlara uygun, vatandaşlığı etnik kimlik, dil ve dine dayandırmadan tanımlayan sivil, eşitlikçi, çağdaş bir anayasadan yana olduğunu deklare eden katılımcılar, bu süreçte aktif olarak yer alınması gerektiğini de vurgulayarak “Bu çerçevede yaklaşan seçimler öncesinde desteklenecek aday ya da partilerden böyle bir anayasa konusunda çalışacakları yönünde taahhüt istenmelidir” dedi.
2- Toplantının sonuç bildirgesinde, ‘kimliğimizin negatif olarak kodlayan bir içerikle ötekileştirilmiş olması, “Çerkes” ismine, siyasal bir kimlik olarak sahip çıkılmasını daha da önemli kılmaktadır” denerek, Türkiyeli Çerkeslerin kimlik mücadelesinin, demokratik ilkelerde uzlaşmak kaydıyla benzer sorunları yaşayan diğer topluluklarla dayanışma içerisinde yürütülmesi gerekliliğinin altı çizildi. Bildirgede, her Çerkes yerleşim biriminden seçilecek temsilcilerle, dernek yapılanmalarından bağımsız, Türkiye genelini temsil eden bir “Çerkes Meclisi”nin hayata geçirilmesi için çalışılması gerekliliğinin de altı çizildi.
“Federasyon ve üye dernekler içinde veya farklı mecralarda toplumsal mücadeleye katkı veren aydınları ve kanaat önderlerini bir araya getirerek farklı düşünce ve önermelerin bütünleştirilmesi, diasporada ve anavatanda toplumsal kollektif kabiliyetin yükseltilmesi, ortak aklın ve inisiyatifin geliştirilmesi, toplumsal-ulusal gelecek için politikalar üretilmesi” amacıyla düzenlenen toplantıya şu isimler katıldı:
Ortak Akıl Toplantısı’nın ikincisine; Ahmet Gazi Saygılı, Ahmet Sinan Yağan, Alaattin Bayram, Alpay Batur, Aysima Karçaaltıncaba Bersis Karabulut, Cankat Yavuz, Cansu Özkan, Cihan Candemir, Cihat Bage, Doğan Çeçen, Emre Mercen, Ergün Özgür, Erol Taymaz, Hakan Dinçer, Handan Demiröz, Hande Durmuş, Hicran Bolat, Hulusi Üstün, İlhan Aydemir, İnci Hekimoğlu, Kutbi Kılınçer, Mansur Balcı, Onur Aydın, Özlem Aydemir, Peyami Yılmaz, Sevda Alankuş, Sezai Babakuş, Ümit Dinçer, Volkan Özdemir, Yenal Zorlu katıldı.
‘Sonuç Bildirgesi’nde öne çıkanlar
* Türkiye önemli bir siyasal dönemeçten geçmektedir. Türkiyeli Çerkeslerin de kimliklerini koruyabilmek, yaşatılabilmek ve yeniden-üretebilmek ve anayurtla daha yakın ve sürekli ilişkiler içerisinde olabilmek için elde etmesi gereken kazanımlar üzerine acil olarak ortak görüş oluşturmaları ve bu doğrultuda demokratik mücadelenin içinde yer almaları gerekmektedir.
Türkiye’nin tarihsel ve siyasal bağlamında kimliğimizin hepimizi negatif olarak kodlayan bir içerikle ötekileştirilmiş olması, “Çerkes” ismine, siyasal bir kimlik olarak sahip çıkılmasını daha da önemli kılmaktadır. Bunun anlamı Çerkes kimliğimizin dışlayıcı olmak yerine, aramızdaki etnik karşılıkları da olan farklılıklara bir zenginlik olarak sahip çıkıp siyasallaşmasıdır.
*Türkiyeli Çerkesler, demokrasi mücadelesini Çerkes kültürel kimliği etrafında ve bu kimliğimizi yeniden-üretecek siyasalara öncelik vererek yürütmek durumundadır. Bu mücadelenin demokratik ilkelerde uzlaşmak kaydıyla benzer taleplerde bulunan sivil toplum örgütleri ve inisiyatifleri ile dayanışma içerisinde yürütülmesi gereklidir.
* Oluşturacağımız kimlik stratejisinin gerek Anavatandaki, gerekse farklı diasporalardaki halklarımızın koşulları ve çıkarları hiç unutulmaksızın, ancak Türkiye’deki içinde bulunduğumuz tarihsel, siyasal koşullar ile bugünümüze dair sosyolojik, etnografik verilere dayandırılması gerekmektedir. Bu verileri biran önce elde etmek, halen mevcut olanları ise bu gözle yeniden değerlendirmek üzere gerekli çalışmaların hızlandırılması hedeflenmelidir.
* Türkiyeli Çerkeslerin kimlik mücadelelerinin kendi aralarındaki farklılıklarla birlikte, demokratik ilkelerde uzlaşmak kaydıyla benzer sorunları yaşayan diğer topluluklarla dayanışma içerisinde yürütülmesi gerekmektedir.
* Bu kimlik mücadelesinin her zaman olduğu gibi bugün de Anavatandaki siyasal ve sivil nitelikli yapılarla ilişkiler canlı tutularak, buralardaki değişen koşullar göz önüne alınarak belirlenmesi ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.
* “Dönüş” bir hedef olarak değerlendirmeli ve desteklenmelidir. Türkiye ve Anavatandaki mevcut koşullarda bir değişiklik olmadığı takdirde “toplu ve nihai” bir Dönüş’ün kısa dönemde gerçekleşmesinin kolay olmayacağı saptamasından hareketle, günümüz koşullarında Dönüş’lerin başka nasıl olabileceğine dair koşulların ve politikaların detaylandırılarak gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bunun için de öncelikle nüfus olarak sayıca az oldukları halde, “niteliksel azınlık” muamelesi görerek, merkezi yönetimlerde ağırlığını koruyan Kafkas Cumhuriyetlerinde, bu siyasal olarak ayrıcalıklı durumun değişebileceği ihtimali de dahil olmak üzere, her bir Cumhuriyetin içinde bulunduğu özgül siyasal, sosyo-ekonomik ve demografik yapılar ile bunların seyir dinamiklerini, bölgede etkili olan uluslararası güç dengelerini “gerçekçi” biçimde analiz eden veriler ve çalışmalardan yararlanılmalıdır. Söz konusu veriler ve çalışmalar çerçevesinde, Anavatan ile ilişkilerin olası bütün biçimleriyle bunların gerçekleştirilmesinin önündeki engeller, bu engellerin ortadan kaldırılması için yapılabilecekler konusunda somut belirlemelerde bulunulmalı ve bu yönde harekete geçilmeye başlanmalıdır.
* “Türkiyeli” nitelik kazanmış olan diasporik kimliğimizi, bir ötekiliğin ismi olmaktan çıkararak, bu coğrafya da ürettikleri, yaptıkları çağdaş katkılarla öne çıkaran “pozitif” bir kimliğe dönüştürme çabalarına da hız verilmelidir. Başka ifadeyle, Türkiyeli Çerkesler olarak ürettiklerimizin ve sahip olduklarımızın da bir değer olarak görülmesi, sahiplenilmesi ve
içinde yaşadığımız topluma katkılarının bilinmesinin sağlanmasına çalışılmalıdır.
* Çerkeslerin aralarındaki etnik farklılıklara rağmen kültürel bir üst kimlik olarak hepimizi tanımlar hale gelmesinin en önemli paydalarından birisi olan Khabze’nin de modernleşme ve kentleşmenin doğurduğu koşullar içerisinde doğal olarak değişmesi gerektiği göz önünde tutularak, yeniden yorumlanarak korunmasına çalışılmalıdır.
Türkiye Çerkeslerinin yukarıda parametreleri belirlenen kültürel kimlik politikasının kısa ve uzun erimli siyasal hedefleri ile buna ilişkin örgütlenme temelleri işe şunlar olmalıdır:
Kısa ve uzun erimli siyasal hedefler:
Türkiye’nin, kimliklerimizi özgürce ifade edebilecek, örgütlenebilecek, bu kimliğimiz üzerinden siyaset yapabilecek, kimliklerimizi koruyup yeniden-üretmemizin önündeki engelleri kaldıracak demokratik bir anayasaya kavuşması için mücadele edilmelidir. Temel hak ve özgürlükleri esas alan, evrensel normlara uygun, vatandaşlığı etnik kimlik, dil ve dine dayandırmadan tanımlayan sivil, eşitlikçi, çağdaş bir anayasa hazırlanmalı ve bu süreçte aktif olarak yer alınmalıdır. Bu çerçevede yaklaşan seçimler öncesinde desteklenecek aday ya da partilerden böyle bir anayasa konusunda çalışacakları yönünde taahhüt beklenmelidir.
İlk ve orta eğitim düzeyinde anadillerimizin öğretilmesi biran önce hayata geçirilmesi öncelikli hedeflerden birisi olmalıdır. Ayrıca üniversitelerde Adığe-Abhaz dili ve edebiyatı ile ilgili bölümler ya da enstitüler kurulması, lisansüstü programlar açılması talepleri de sürdürülmelidir.
Çerkes dillerinde sürekli radyo ve televizyon yayınlarına başlanması yönünde talepler yükseltilmelidir.
Türkiye diasporasında yaşayan bütün Çerkeslere, Türkiye ve Rusya Federasyonu
tarafından çifte vatandaşlık hakkı tanınması için mücadele edilmeli, bu hakkın kullanımı desteklenmelidir.
Tabanı ile Türkiye’deki en geniş Çerkes temsiliyetine sahip KAFFED’in Türkiyeli Çerkeslerin anayurtlarda basılmış kitapların ve her türlü kültürel materyalin Türkçeye çevrilmesi, Çerkes kültürüne ilişkin filmler, belgeseller çekilebilmesi, araştırmalar yapılabilmesi, anadilde eğitim materyallerinin hazırlanması vb. faaliyetlerinin desteklenmesi için genel bütçeden ya da ilgili bakanlık bütçelerinden fonlar ayrılması talep edilmelidir.
Çerkes yerleşimlerinin eski -anadillerdeki isimlerinin- iadesi ile Çerkes soy isimlerinin soyadı olarak alınabilmesi talep edilmelidir.
Ayrımcılık ile mücadele edilmeli, “Çerkes” kelimesi üzerindeki olumsuz algılamanın giderilmesine çalışılmalı, bu kapsamda “Hain Çerkes” nitelemesinin ders kitaplarından silinmesi için girişimlerde bulunulmalıdır.
Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığının Türkiye tarafından kabul edilmesi için daha etkili faaliyetlerde bulunulmalı, Abhazya ve Güney Osetya’ya yönelik her türlü ambargonun ortadan kaldırılması için çaba gösterilmeli, Türkiye’nin Gürcistan’a yönelik askeri desteğinin sona ermesi istenmelidir.
Örgütlenme ile ilgili hedefler:
“Türkiyeli Çerkeslerin kimlik mücadelesi açısından farklı örgütlenmeler içerisinde verdikleri demokratik mücadelenin esas olarak bu mücadeleye dahil olanların tabanının genişlemesi gibi bir sonuç yaratmadığı, yerine mevcut bölünmelerin boyutlanmasına neden olduğu” tespitinden hareketle güç birliğinin sağlanması öncelikli hedefimiz olmalıdır. Mevcut dernek örgütlenmelerimizin yapısı daha demokratikleştirilmeli, kadınların ve gençlerin dernek yönetimlerinde daha fazla söz sahibi olmalarını sağlayacak mekanizmalar kurulmalı, hiyerarşinin aza indirgendiği ve katılımı artıracak yatay örgütlenme ve iletişim modelleri aranmalıdır. Her Çerkes, yerleşim biriminden seçilecek temsilcilerle ve dernek yapılanmalarından bağımsız olarak oluşturulacak Türkiye genelini temsil eden bir “Çerkes Meclisi”nin hayata geçirilmesi konusu üzerine çalışılmalıdır. Ayrıca mevcut örgütlenmelerin nasıl yatay, daha katılımcı ve demokratik hale getirilebileceği konusu gerçekleştirilecek yeni Ortak Akıl Toplantılarında tartışılmaya açılmalıdır.
Halihazırda Türkiyeli Çerkesleri en geniş tabanla temsil eden KAFFED’in hak ve özgürlük taleplerimiz konusunda daha etkili bir baskı gücü haline gelebilmesi için, medya ile ilişkiler ve PR konularında profesyonel kadrolardan yararlanılmalıdır. Diasporadaki gerçek demografik yapıyı ortaya koyacak araştırmalar KAFFED’in öncelikli konuları arasında olmalıdır.
Türkiye merkezli sivil toplum kuruluşları ve uluslararası hak örgütleri ile ilişkiler yoğunlaştırılmalı, onların mücadeleleri ile ilkeli ve demokratik bir dayanışma içinde olmanın yolları aranmalıdır. Söz konusu kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen etkinliklerde, forum ve konferanslarda, platformlarda derneklerimizin temsili sağlanmalıdır.
Papirüs Yayınevi’nin “2 ağaç arasında...” kitabının yazarı Can Karakaş için düzenlediği tanıtım etkinliği 19 Ekim’de Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı’nda gerçekleştirildi.
Atalarının kökenini ileri yaşlarında...
19-20 Ekim’de Kosova’da yapılan U23 Balkan Judo Şampiyonası’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) adına mücadele eden Çkippa Gökçe Güneş, gümüş madalyanın sahibi oldu.
Sakarya Mesudiye Köyü’nden...
Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği’nin (BAMAD) 10-13 Ekim tarihleri arasında düzenlediği 2. İzmir Basın Kampı’nın son gününde Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları ödülleri...