Kürt Hareketi ve Çerkesler

0
465

“eşitsizlik, adaletsizlik, asimilasyon ve resmi ideoloji”

Çerkes toplumunda hakim olan genel kanı; Kürt Hareketi ile biz Çerkeslerin yeni yeni dile getirmeye başladığı hak arayışlarının birbiri ile karşılaştırılmaması gerektiği yönünde. Birçok Çerkes; -ki bunların içerisine diasporanın geleceğini şekillendireceğine inandığımız, benim de bir kez aralarına katıldığım Nart Akademisi’ndeki gençlerin bir kısmı da dahil- “Kürt” ve “Çerkes” kelimelerinin aynı cümle içinde kullanılmasına dahi tahammül edemiyor. Bazı noktalarda hak verilebilir olsalar da bu sesler bazen etnosantrik bir boyuta ulaşabiliyor…
Şimdi, içinde yaşadığımız toplumda olağanlaşan linç kültürüne ve ‘yanlış aidiyet’ hislerimize değinmeyeceğim. Bu konuyu içimizden birçok ismin yaptığı gibi ‘suya sabuna dokunmayan’ bir mantıkla es geçeceğim. Daha bu yaşımda(!), hele ki içimizde yeteri kadar kara koyun var iken yeni kara koyun ilan edilmeye hiç niyetim yok çünkü. Henüz kimin kimle ne çıkar ilişkisi nedeniyle dargın olduğunu, kimin hangi düşünceyle hangi kuruma rest çektiğini, kimin neden bir başkasını engellediğini, ötekinin neden berikine çamur atmaya çalıştığını dahi tam anlamıyla anlayabilmiş değilim… Bir bilen varsa da beri gelsin lütfen.
Gelelim Kürt Hareketi ve Çerkesler başlığını ne şekilde dolduracağımıza… Max Weber, Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu’nda Katoliklerin oldukça azının Almanya’da iş hayatına atıldığından bahseder ve bunun tam aksi olması gerektiğini dile getirerek şunları söyler: “Yönetici bir grup karşısında yönetilen durumunda olan ulusal ya da dini azınlıkların ya kendi istekleriyle ya da kendi istekleri dışında etkili siyasal mevkilerden dışlanmaları, ekonomik yaşama atılmalarına neden olur. Bunların içinde en yetenekli olanlar, devlet hizmetinde bir iş olanağı bulamadıkları için, ihtiraslarını burada tatmin etme yolunu ararlar.”
Weber bu konuda da bazı durumları es geçmiştir. Tıpkı Türkiye’de yönetilen konumunda olan Kürtlerin kendi benliklerini koruyarak yönetici konumuna gelememesi ve ardından ‘ekonomik tatmin’ yerine farklı yollarla varlıklarını ispat etme çabaları içinde olması gibi.
Peki Çerkesler Türkiye’de yönetilen iken nasıl yönetici oldu? Çerkeslerin resmi ideolojiyi bu denli içselleştirmesinde onlara tanınan bu ‘yöneticilik’ hakkı ne kadar etkin oldu?
Kürtler “Ya bizim gibi olur, ‘yönetilen’ değil ‘yönetici’ konumunda yer alabilirsin; ya da yönetilen olmaya mahkûmsun” anlayışına bugün Kürt Hareketi olarak adlandırdığımız şekilde tepki verdiler. Weber’in savunduğu ve Osmanlı’daki azınlıklar için doğru olarak kabul edebileceğimiz görüşte olduğu gibi bir ‘ekonomik tatmin’e gitmediler yeni kurulan cumhuriyette. Bunda değişen dünya düzeninin ve ulus devlet anlayışının ne kadar payı var bilinmez… Çerkesler ise bu ‘yöneticilik’ teklifine sıcak bakmış olacak ki, bugünkü konumumuzda ne bir ‘ekonomik tatmin’ ne de başka bir toplumsal tepki görebiliyoruz.
Bu ‘tepkisizliğin’ altında yatan nedenlerin sosyolojik boyutları incelenebilir ve birçok etmen bulunabilir. Fakat son günlerde Çerkesler tarafından ‘bozulan’ bu tepkisizliğe karşı, yine Çerkesler tarafından gösterilen ‘tepkinin’ nedenini sosyoloji bilimi dahi açıklamakta yetersiz kalacaktır. Hele bu karşıt tepkinin; “Bizi Kürtlerle bir kefeye koyacaklar! Susun! Oturun!” şeklinde dillendirilmesi de oldukça ironik sanırım. Kendi demokratik hak talepleri için senelerdir seslerini çıkarmayan, tepkisizliği bir yaşam biçimi haline getiren bu güruhun şimdi çıkıp bu denli gür bir şekilde ortaya bir tepki koyması ironinin dibine vurmak değildir de nedir?

 

Evet, Kürt Hareketi ile bugün bizlerin dile getirdiği hak talepleri tam anlamıyla birbiriyle eşleştirilemez. Ortaya çıkan ‘tepki’ birbirinden farklı en başında. Fakat gerek Kürtlerin, gerek Çerkeslerin, gerekse diğer etnik azınlıkların bugün dile getirdiği hak talepleri temelde aynı ‘eşitsizlik, adaletsizlik, asimilasyon ve resmi ideoloji’ etmenlerini barındırıyor.

Boyumu aşan tespitlerde bulunduysam affola. Başlığı da zaten; bu karşıt tepki gösteren -en azından tepki göstermeyi başarabilen- Çerkesleri biraz olsun kaşımak için atmıştım. Yoksa ne haddime, siz temiz, tertemiz ‘Beyaz Çerkesler’i Kürtlerle aynı kefeye koymak…

Sevgilerimle!

Elçin ELMAS

 

Sayı : 2011 05