Türkiye Çerkeslerinin Anayasa Vatandaşlığı*
Başbakan Demirel soruyor:“İster Çerkes, ister Kürt ol, önemli olan bu Anayasayı kabul ediyor musun?..”
Ben de bir Çerkes olarak Sayın Başbakan’a soruyorum: “Siz bu Anayasayı kabul ediyor musunuz?..”
23 Kasım 1992 tarihinde TC Başbakanı Süleyman Demirel İngiltere’ye giderken bir beyanat veriyor. Türkiye’de yaşayan farklı etnik kökene sahip TC vatandaşları için değişik bir yaklaşım içeriyor bu beyanat. Hem de oldukça önemli bir yaklaşım.
Başbakan bunu hep yapıyor. Yurtdışı gezilerinden önce ayaküstü son derece önemli ve tartışmalı beyanatlarda bulunuyor.
Bizi takip eden değerli Marje okurları hatırlayacaklardır, Demirel Gürcistan’a yaptığı ziyaret öncesinde de bir açıklama yapmış, bölgedeki olayları olumsuz bir biçimde etkileyen bu beyanat, Türkiye’de yaşayan ve özellikle kendi partisine oy veren Çerkes kökenli TC vatandaşlarının tepkisini almıştı.
Şimdi de Başbakan İngiltere’ye giderken “Kültür farklılığımızı bir zenginlik olarak görmeliyiz, ister Çerkes, ister Kürt ol, önemli olan bu Anayasayı kabul ediyor musun? Önemli olan artık Anayasa vatandaşlığıdır. Önemli olan bir Anayasa etrafında bütünleşmektir.” şeklinde ilginç bir beyanat veriyor.
12 Eylül Askeri Rejiminin ısmarlama bir şekilde hazırlattığı bu Anayasayı kabul edip etmediğimizi soruyor Sayın Başbakan.
Kendisinin yıllar boyu bu Anayasayla en doğal haklarının gasp edildiğini, sürgüne gönderildiğini, gözaltına alındığını, siyaset yapmasının yasaklandığını unutmuşa benziyor.
İktidara gelmeden önce, iktidar olur olmaz ilk işinin bu Anayasayı değiştirmek olduğunu defalarca beyan eden Demirel bu sözlerini de unutmuşa benziyor. Ya da en azından bizim unuttuğumuzu zannediyor.
Ve Başbakan soruyor “İster Çerkes ol, ister Kürt ol, önemli olan bu Anayasayı kabul ediyor musun?”. Ben de bir Çerkes olarak Sayın Başbakan’a soruyorum. ”Siz bu Anayasayı kabul ediyor musunuz? Benimsiyor musunuz? İçinize sindiriyor musunuz? Öyleyse niye seçimden önce iktidara geldiğiniz zaman bu Anayasa’yı değiştireceğinizi söylüyordunuz.?” Yoksa bu da -dün dündür bugün bugündür- politikalarınızdan bir tanesi midir?
“Önemli olan artık Anayasa vatandaşlığıdır.” diyorsunuz. Yıllardan beri okullarda yurttaşlık bilgisi olarak öğrettiğiniz vatandaşlık kavramında nasıl bir değişiklik oldu da birdenbire yeni bir vatandaşlık kavramını ortaya atıyorsunuz.
Arkasından da ekliyorsunuz, “Önemli olan bir Anayasa etrafında bütünleşmektir” diye. Şimdi burayı ben tam olarak anlayamadım. Burada kastettiğiniz Anayasa bugün yürürlükte olan Anayasa mı yoksa farklı bir Anayasa mı? Bu belli değil. Önce bunu netleştirmek lazım.
Şimdi Türkiye’de milyonlarca Çerkes yaşıyor ve bir takım sorunları var. Ve bu insanlar Cumhuriyet tarihi boyunca Anayasayı bırakınız, Devletin kendisine sahip çıkmışlar. Bunun karşılığında da ödül olarak son derece ağır bedeller ödemişler. Bugün Türkiye’de yaşayan
Çerkeslerin Ulusal ve Kültürel bir kimlik sorunları vardır. Bu aynı zamanda Türkiye’nin meselesidir.
Fakat bugün bütün dünya değişirken, Dünyanın her tarafında sancılı da olsa demokrasi rüzgarları eserken, siz Türkiye’nin meselelerini bu baskıcı Anayasayla, güçle çözmeye çalışıyorsunuz. Bu meselelerin hakkından bu şekilde gelemezsiniz. Ancak üzerini örtersiniz.
Bu meselelerin çözümü; demokrasiyi bütün kurum ve kuruluşlarıyla işletmekten geçer. Yani bu ve Türkiye’nin birçok meselesini, ancak demokratik yollarla çözebilirsiniz. Ama demeçlerinizdeki, açık oturumlardaki, röportajlardaki demokrasi telaffuzlarıyla değil; Gerçek Demokrasiyle!..
Nasıl?..
Demokrasi bir katılım olayıdır. Toplumu bu işe katmak zorundasınız. Gelin bu konuda; Siyasi Parti Temsilcilerini, Üniversitelerdeki Öğretim Üyelerini, Demokratik Kitle Örgütlerinin temsilcilerini, sorunu direkt olarak yaşayan insanları, kültürel çalışmalar yapan dernekleri ve ilgili Bakanlıkların uzmanlarını bir araya getirelim. Bu konuda TV de açık oturumlar yapalım, basında tartışmalar açalım. Konuyla ilgili paneller düzenleyelim, bütün bunları da Devlet eliyle yapalım. Meseleyi ameliyat masasına yatıralım. Ortak noktalar bulalım, Demokratik çözümler üretelim. Anayasayı, ilgili hükümlerini tartışalım.
Öncelikle bu konuda bir uzlaşı yaratalım. Gerekirse kanunları değiştirelim. Mecliste bunu milletin vekilleriyle halledemezseniz; referanduma gidelim. Ben Türkiye’de yaşayan (Etnik kökeni ne olursa olsun) insanlara güveniyorum. Onların sağduyusuna güveniyorum. Siz de güveniyorsanız (ki güvenmek zorundasınız) buyrun o zaman!..
Gelin bu Anayasayı sorgulayalım, değiştirelim, yeniden yapalım. Biz bu şartlar gerçekleşirse; Türkiye’de oluşacak bir konsensüse uygun olarak Anayasa Vatandaşlığını kabul etmeye hazırız. Böyle bir Anayasa etrafında da bütünleşiriz.
Fakat Sayın Başbakan kendisi TC Anayasasını beğenmez iken, mevcut Anayasa etrafında vatandaşının bütünleşmesini isterse bu nasıl olabilecektir? Bu bir çifte standart değil midir? Bir taraftan bu Anayasanın işinize gelmeyen yerlerinin değişmesini isteyeceksiniz, diğer taraftan bütün dünyanın reddettiği, terk ettiği maddelerle dolu bu Anayasa etrafında herkesin bütünleşmesini isteyeceksiniz.
Olmaz böyle şey.
Bu toplumda kanayan yaralar vardır. Gelin bu yaraları hep beraber saralım. Bir konsensüs yaratalım. Etnik ayrışmaya değil etnik bütünleşmeye gidelim. Ama her şeyden önce bu çağ dışı kalmış Anayasayı değiştirelim. İnsan Haklarına, Paris Şartına, Helsinki Nihai Belgesine uygun hale getirelim. Türkiye’yi insanların kültürlerini özgürce koruyabildikleri, yaşatabildikleri bir ülke haline getirelim. Bunu Anayasanın teminatı altına alalım.
Hatta birçok demokratik ülkede olduğu gibi, bunu Devlet eliyle yapalım. Devletin desteğini sağlayalım. İşte o zaman sizin dediğiniz gibi herkes böyle bir Anayasa etrafında bütünleşecektir.
Ben buna inanıyorum.
Çünkü ben Halkıma güveniyorum.
Evet Sayın Başbakanım.
Durum böyleyken böyle. Bütün bunların tartışılmasının bile suç sayıldığı bir Anayasa etrafında herkesin bütünleşmesini istiyorsunuz.
“Önemli olan bir Anayasa vatandaşlığıdır” diyorsunuz.
Biz de küçük bir farkla bu görüşünüze katılıyoruz.
Ve diyoruz ki!..
Önemli olan bir Anayasa vatandaşlığıdır.
Doğru.
Ama.
Asıl önemli olan nasıl bir Anayasanın vatandaşlığının söz konusu olduğudur!..
*Marje – Aralık’1992
Sayı : 2011 05