“Duslık”, Adıge Cumhuriyeti ile Yaşıt
Adige Cumhuriyeti’nde (AC) yaşayan Tatarların (Adığece “Kandzallar”) sivil toplum örgütü “Duslık” Başkanı Alyam İlyasov, Güney Federal Okruğu ile Tataristan’da da tanınmış biri. Maykop Belediye Meclisi üyesi, AC kıdemli hekimlerinden ve Rusya Barış Ligi AC Kolu’nun aktif bir çalışanı. İlyasov, uluslar arası ilişkileri güçlendirmeyi ana görevlerinden biri olarak gören biri. Asıl mesleği hekimlik olan İlyasov ile farklı konularda bir söyleşi yaptık.
-Adıge/Çerkeslerle Tatarlar uzun bir süreden beri birlikte bir yaşamı paylaşıyorlar, gelenek ve göreneklerimiz de benzeşmeye başlamış. Bunun farkındayız.
Tatarlar Çerkesceyi biliyorlar, Adigelerle komşuluk ve evlilik bağları var. AC’de yerliler (Çerkesler) dışında Ruslar, Ermeniler, Grekler/Rumlar ve daha başka uluslardan insanlar da yaşıyorlar. Hepsiyle dostuz, hepimiz birbirimize karşı saygılıyız. Yine de, Adıgelere diğerlerine göre daha yakınız. Çerkesler gibi koyun, keçi ve kümes hayvanı besliyor, ev hizmetlerini görüyoruz, Müslümanız.
-Ulusun yok olmaması için dilin korunması gerektiğini, bunun bir politik sorun olduğunu daha önce söylemiştiniz.
Dilimizin değerini onu yitirmeye başladığımızda anladık. Gençlerimiz artık Tatarca konuşmuyor, bilmiyorlardı. Sonunda “Duslık” örgütünü kurduk ve soydaşlarımızı buluşturmaya başladık. AC Eğitim ve Bilim Bakanlığı, Barış Ligi ve Adıge Xase örgütü desteğinde çalışmalarımızı başlattık ve Maykop’ta Tatar öğrencilerin öğrenim görecekleri bir sınıf açtık.
-Okul kitaplarını bulma konusunda bir güçlükle karşılaştınız mı?
Tataristan başkenti Kazan’a gittik, gerekli kitaplar ve eğitim programı oradan sağlandı. Dilin, ulusun ruhu olduğunu yeniden öğrenmiş olduk.
-“Attan düşen kişi, suçu atın kolanına atar” demişler. Dili konuşmayanlar, sorumluluğu kime yüklüyorlardı?
Başlanmamış bir işi başlatmanın zor bir şey olduğunu söyleyenlere katılıyorum. AC’de Tatarca öğrenme özgürlüğümüz vardı. Ancak çoğunca bir araya gelmiyor, sorunlarımızı gereken düzeylerde ele almıyor, birbirimizle görüşmüyorduk. “Duslık”ı kurduktan sonra dilimizi ve ulusal giyimimizi canlandırmaya başladık.
-Folklor topluluğunuz Adıgey’in kutlama günlerine katılıyor değil mi?
AC Devlet Başkanı Thakuşın Aslan, Parlamento ve Hükümet üyeleri ile kutlama günlerinde bir araya geliyor, gelenek ve göreneklerimizi anlatıp şarkılarımızı dinletiyor ve danslarımızı izlettiriyoruz. Bunu AC’deki barışçı ortamın bir kazanımı olarak görüyoruz.
– Size üzerinde futbol kulübü “Rubin Kazan” yazılı küçük Tatar takkelerinin dağıtıldığını duyduk. Bu olayın öyküsünü bize de anlatır mısınız?
Maykoplu Andrey Kobenko’nun yer aldığı “Rubin” takımı Rusya şampiyonu oldu. Vitali Kaleşin’in babası İgor da Maykop doğumlu. Çerkes genci Natho Bibars İsrail’deki Çerkes köyü Kfar-Kama’dan, şimdi ‘Rubin’de oynuyor. Adigey ile Tataristan arasındaki dostluğun bir simgesi olmak üzere bize takkeler, ulusal geçmişi yansıtan eşyalar ve kitaplar armağan edildi.
-“Duslık” örgütünce açılan müzeniz ilgi görüyor mu?
Müzeyi 2005 yılında Maykop’ta açtık. Gogol caddesinde, Parlamento binasına yakın bir yerde. Ulusal kültüre ilgi duyanlar müzemizi ziyaret ediyor. Ünlü Tatar yazarları M.Calil, G.Tukay ve diğerleri üzerine sergiler açtık. Müzemizde Adıge Nartologu Hadağal’e Asker ve daha başkaları tarafından bağışlanmış eşyaları da görebilirsiniz.
–Tarih ve ulusal sanat yoluyla Tatarların yeniden bir canlanma süreci içine gireceklerine inanıyor musunuz?
Ulusal anılarımız, nostaljimiz canlanıyor, bunu altını çizerek söylüyorum. Dünya Tatarlar Kongresi Başkanı Rinat Zakirov bizi destekliyor, sürekli bizi gözetiyor. Ulusal ilişkileri geliştirme konulu toplantılara bizi de çağırıyor.
AC Başbakanı Kumpıl Murat’dan da memnunuz. Ulusal giysilerimizi diktirmemizde bize yardımcı oldu. Artık “Duslık” topluluğu güzel giysileri içinde bayramlarda, akşam buluşmalarında yer almaya başladı.
– Gençler Tatarcayı ve Tatar tarihini gerçekten öğrenmek istiyorlar mı?
Yerinde bir soru, ancak gerekli yanıtı verebilir miyim bilemiyorum. Anne ve babalardan bazıları çocuklarına Tatarcayı öğretmek için bir çaba göstermiyorlar, bundan kaçınıyorlar gibime geliyor. Ulusun ana kaynağına, çıkış yerine değer vermek gerektiğini bilmiyor olamazlar. İstemiyorlar, Tatarcayı gereksiz bir dil olarak görüyor olmalılar, sanırım daha doğru yanıt bu olabilir.
-Çocuğunun yarınının ne olacağını (dilsiz kalacağını) söylemek istemiyorlar mı?
-İngilizce öğrenmenin daha iyi olacağını, bir işe yarayacağını söylüyorlar. Doğru olanı hangisi, bunu zaman gösterecek.
-“Duslık” topluluğunun şarkılarını zevkle dinliyorum. Programı kim hazırlıyor?
Şarkıların çoğu Tataristan’dan ithal. Tatar televizyonunun yararını görüyoruz. Ulusal sanattan kopmuş sayılmayız. Olanaklarımızı yeterince değerlendiremiyor olmamız ise ayrı bir sorun. Dilin ve şarkıların yardımıyla tarihimizi ve geleneklerimizi daha iyi öğreneceğiz.
-Adigey Cumhuriyeti bu sonbaharda (5 ekimde) 20. kuruluş yılını kutlayacak, bunu ve “Duslık”ın kazanımlarını nasıl değerlendiriyorsun?
“Duslık” AC ile yaşıt. Çok uluslu Adigey halklarından biri de biziz. Düğünlerimizde Adige bayrağını dalgalandırıyoruz. AC Anayasası gereği oluşturulan Adige devlet yapısının bir getirisi olarak Tatar toplumu da toparlanmaya, canlanmaya başladı. Yakınmamız için bir nedenimiz kalmadı. Kazan’a gittiğimde Tataristan Devlet Başkanı Rustam Minihanov ile karşılaştım, AC Devlet Başkanı Thakuşın Aslan’ı sordu ve onunla görüşmek istediğini söyledi.
-Önümüzdeki günlere ilişkin ne düşünüyorsunuz?
AC’nin 20. kuruluş yılına ilişkin kutlamalara tüm gücümüzle katılacağız. Bu sonbaharda “Barış Yürüyüşü” yapılacak. Yürüyüş, Tataristan başkenti Kazan’dan başlayacak ve Ürdün başkenti Amman’da sona erecek. AC yollarından da geçecek, biz de bu etaptaki yürüyüşe coşkuyla katılacağız. AC’deki sivil toplum kuruluşları ile iyi ilişkilerimiz var. Adıge Xase Başkanı Hapaye Arambıy ile sık sık karşılaşıyor, ulusal ve toplumsal sorunları konuşuyoruz. Bizim gibi diğer sivil toplum kuruluşlarının da dostane ilişkilerini geliştirmelerini ve dayanışmalarını diliyorum. (Adıge maq)
Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız
Sayı : 2011 06