Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Habze ataerkil kültürle örtüşüyor

1.Çerkes Kadın Platformu toplantısında, Çerkes kadınlarının yeri, Habze’nin baskın kültür içinde uğradığı değişikler ve bu değişimin kadının toplumdaki yerine ilişkin etkileri ile Çerkes kadınlarının eşitliğini sağlayacak önlemler ve talepler tartışıldı. Cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırmaya yönelik politikaların belirlendiği toplantıda, başta dernekler olmak üzere Çerkes oluşumlarına düşen sorumluluklara da vurgu yapıldı.

 
KAFFED’in organize ettiği 1.Çerkes Kadın Platformu 30 Nisan–1 Mayıs 2011 tarihleri arasında 60 dernekten, 27 kadının katılımıyla Ankara’da Gazipark Otel’de gerçekleştirildi. Toplantının açılışı, Bursa Çerkes Kültür Derneği temsilcilerinden Emel Bezek ile Kayseri Uzunyayla Kafkas Derneği temsilcisi İlkay Karaduman’ın yaptıkları Adıgabze Hohu ve Kocaeli Kafkas Kültür Derneği temsilcilerinden Gunda Ankuab’ın yaptığı Abhazca Hohu ile yapıldı. Adıgece, Abhazca ve Türkçe Hohu, Çerkes geleneklerinin kadın dili farklılığıyla kurulmasına bir örnek olarak bildirgenin de ilk sözcüklerini oluşturdu.
Bildirgede, “Kadınlar dünyanın farklı coğrafya ve kültürlerinde ortak sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmakla birlikte, baskın kimliklerin ötekisi olarak muamele gören azınlık kadınları katmanlı ayrımcılıklara maruz kalmaktadır: Azınlık kadınları bir yandan içinde bulundukları toplumun sosyo-ekonomik koşulları ile içinde şekillenen ataerkil yapının üzerlerine yüklediği sorumluluklar, diğer yandan ait oldukları topluluğun ortak paydasını oluşturan kültürün devamı konusunda kendilerinden beklenen geleneksel rol beklentileri arasında kalmaktadır” genel belirlemesi yapıldıktan sonra özetle şu görüşlere yer verildi:
Geleneksel kodlar ayrımcı
Çerkeslerin ortak kültürünün temelini oluşturan Khabze, özellikle de kırsal kesimlerde yaşayan Çerkes kadınları üzerinde ikili bir etkiye yol açmaktadır. Çerkes kadınlarından, değişikliklere uğramakla birlikte yüzyıllardır ortak kültürün temelini oluşturan Khabze’yi gelecek kuşaklara aktarmaları beklenmekte, böylelikle geleneğin sürdürülmesi rolünü üstlenen kadınların baskın kültürün etkilerinden korunması özellikle önem kazanmaktadır. Başka ifadeyle, Khabze içinde kadına ilişkin geleneği kuran kodlar daha korumacı, dolayısıyla Çerkes kadınlarının kamusal alanda varlığını engelleyici bir nitelik kazanabilmektedir. Bunun bir örneği, eğitim durumlarına bakılmaksızın Çerkes kadınlarının çalışma hayatında yeterince yer alamıyor olmasıdır. Ayrıca miras geleneğimizde olduğu gibi, kız çocukları aleyhine ayrımcılık örnekleriyle de karşılaşılmaktadır.
Türkiye’deki Çerkes kadınlarının sorunları, sosyo-ekonomik koşullarına, sınıfsal kökenlerine, eğitim düzeyi ile mesleklerine, bu arada da yaşadıkları bölgelere ve (metropol, kasaba, köy gibi) yerleşim birimlerine göre farklılıklar göstermekle birlikte, Türkiyeli kadınların yüz yüze bulunduğu sorunlarla önemli benzerlikler de taşımaktadır. Özellikle de Türkiye’nin 1980’lerden sonra içine girmiş olduğu hızlı muhafazakarlaşma  süreci, yerleşim yerleri ve bölgelere bağlı olmak üzere Çerkesleri, böylelikle Çerkes kadınlarının içinde bulundukları koşulları da etkilemiştir. Bazı bölgelerde Çerkes kadınlarının daha “eşit ve özgür” olduklarının düşünülmesine yol açan Khabze kodları, içinde yaşanılan başat kültürün etkisiyle tutuculaşabilmiştir.

 ‘İkinci ev’ dernekler

Dernekler Çerkes kadınlar için kamusal ve siyasal alana katılmalarını sağlayacak deneyimler edinmelerini ancak nadiren sağlamakta, çoğu kadın için dernek bir “ikinci ev” haline gelmektedir. Böylelikle, Khabze’nin korunması konusunda kendisinden beklenen geleneksel roller, baskın kültür içinde zaten uğradıkları ayrımcılık ve eşitsizlikler ile örtüşerek, katmanlaşmış bir ayrımcılığa neden olabilmektedir.
Khabze’nin Çerkes kadınlarına özellikle evleninceye kadar kadın olarak kamusal alanda yer almak, kendini ifade edebilmek, karşı cinsle eşit ve özgüvenle ilişki kurabilmek açısından belirli bir destekleyici kültürel ortam sağladığı düşünülmektedir. Ancak evli kadınlar söz konusu olduğunda Khabze’nin, yaşanılan bölgeye ve eğitim durumu, meslek sahibi olmak gibi değişkenlere bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte, destekleyici olmak yerine engelleyici olabildiği, bunun özellikle de Türkiye’de yükselen muhafazakarlığın temsilcisi olan bölgelerdeki ve kırsal bölgelerdeki Çerkes kadınlar tarafından daha çok hissedildiği görülmektedir.
Koşullar elverdiği ölçüde ortak kimliğimizi kuran Khabze’ye göre gündelik yaşamı sürdürme deneyimleri, onun yeniden-üretilmesinde, genç kuşaklara aktarılması konusunda kendi-kendimize üstlendiğimiz ya da bizden beklenen roller, Türkiye’deki başat kültürün ataerkil niteliği ile birleşince ev-içi işler, çocuk ve yaşlı aile bireylerinin bakımı konularında Çerkes kadınları ağır ve paylaşılmayan bir sorumluluk üstlenmektedir.
Çoğu durumda Çerkes kadınlar için ikinci bir ev niteliği taşıyan derneklerde kadınların yönetimde temsil edilmemeleri, yönetimde temsil edildiklerinde dahi kendilerinden geleneksel kadın rollerine uygun etkinliklerle ilgili inisiyatifler kullanmalarının beklenmesi, kadınların geleneksel sorumluluklarının katlanması, kendilerini başka alanlarda geliştirmelerini sağlayacak zamanların ellerinden alınması anlamlarına gelmektedir.
Kadınların çoğunluğunun bu ikili sorumluluk ve rolleri içselleştirdikleri, dolayısıyla bunların dışına çıkan konularda sorumluluk almak, dernek yönetimlerine katılmak gibi konularda yeterince istekli davranmadıkları görülmektedir. Başka ifadeyle Çerkes kültüründe karşılığı fazla olmamakla birlikte “öğrenilmiş bir çaresizlik” ile davranıyor olmaları, özgüvenlerinin ya da özgüvenli olmalarını sağlayacak eğitim, maddi güç, yaş vb. değişkenler anlamında içinde bulundukları dezavantajlar da Çerkes kadınlarını derneklerden ve yönetimlerinden uzak tutmaktadır.

Kota açılmalı

Dernek yönetimlerinde yer alacak kadın yöneticilerin (üyelerin, başkanların, maaşlı çalışanların ve gençlik komisyonu üyelerinin) sayısını artırmak üzere bölge ve il fark etmeksizin kota uygulamasına gidilmesidir. (Dünyada, özellikle Avrupa’da siyaset, eğitim ve iş alanlarında kadınlar için uygulanan ve kadınların bu alanlardaki varlığını, etkinliğini yükselten kotalar %40 civarında seyretmektedir.) Oysa Halen 60 derneğin en az 5 kişiden oluşan yönetim kurullarında yani toplamda minimum 300 kişilik yönetim kurullarında 47 kadın üye ve 1 kadın dernek başkanı bulunmaktadır.
Kadınlar derneklerde yöneticilik gibi sorumluluklar üstlendiklerinde bile toplumumuzdaki yaşa ve cinsiyete bağlı hiyerarşinin bir sonucu olarak, gerektiği şekilde yöneticilik yapamamakta ya da yönetimde oldukları halde karar alma süreçlerinden dışlanabilmektedirler. Bunun gibi örnekler ortaya koymaktadır ki, toplumumuzdaki erkeklerin de eşitlikçi ve ayrımcılık karşıtı bir toplumsal cinsiyet perspektifi kazanmak üzere belirli bir bilinç yükseltme eğitiminden geçmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla derneklerimize, özellikle de KAFFED’e bu konuda da öncülük görevi düşmektedir.
Çerkes kadınların dernek yönetimlerinde etkin olarak yer alamamalarının bir nedeni de, derneklerin mali yapılarının güçsüz olması ve yöneticilerin para harcanması konusunda kişisel olarak belirli bir güç sahibi ve bağımsız karar alabilme özgürlüğüne sahip olmasını gerektirmesidir. Bu da ekonomik güce sahip olma ve para harcanması konusunda erkeklerle aynı koşullara sahip olmayan kadınların yönetimlerden uzak durması sonucunu doğurmaktadır.
Dernek yönetimlerinin toplanma ve etkinlik saatleri erkeklerin programlarına göre çoğunlukla iş çıkışlarında ve geç saatlere kadar sürecek şekilde düzenlenmekte, bu da çalışsın ya da çalışmasın ev içi sorumlulukları devam eden kadınların karar verici mevkilerde yer almalarını ya da kendilerini geliştirmelerini sağlayacak belirli etkinliklere katılabilmelerini engellemektedir.
Bu belirlemeler çerçevesinde KAFFED başta olmak üzere dernekler; Çerkes kadınlarının kimliklerine sahip çıkan aktif bir yurttaş olarak kendilerini kamusal ve siyasal alana da taşıyacak önemli deneyimleri edinecekleri, kadın-erkek birlikte toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana bir bilinç yükseltme sürecinden geçileceği, Khabze’nin de bu doğrultuda yeniden-tanımlanacağı kurumlar olarak çok önem kazanmaktadır.

Platform’dan çıkan talepler

Bu doğrultuda Çerkes kadınlar platformu oluşturma amaçlı I. Atölye çalışmasında ortaya çıkan somut öneriler ise şunlardır:
1-  Derneklerdeki kadın emeğinin bir gelire dönüştürülmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla kadın kooperatifleri kurulması, emek ürünlerinin sergilenmesi ve satışı için web sayfası düzenlenmesi, bunlar için patent alınması ilk akla gelen önlemlerdir. Bu amaçla KEDAV, İşkur, İK Firmaları ve Kalkınma Ajansları ile ilişkiye geçilmelidir. Ancak bunlar yapılırken kadının hali hazırdaki ikincil plandaki rolünün sürdürülmesine yol açabilecek sonuçlarıyla ilgili önlemler de alınmalıdır.
2-  Kadınların, derneklerin yönetimine ve etkinliklerine daha fazla katılabilmelerini sağlamak üzere, özellikle de ev-içi yükü ve ekonomik gideri azaltmak için kreşler kurulması yoluna gidilebilir. Kreşler hem dernekler hem kadınlar için sürekli mali kaynak sağlayabilir. Derneklerde kadınlara meslek kazandırılması yönünde (projeler geliştirilmesi, kaynak yaratılması yoluyla) çalışma ve etkinliklerde bulunulmalıdır. Kadınlara yönelik “girişimcilik eğitimleri” düzenlenmelidir.
3-  Kadın lehine toplumsal cinsiyet perspektifini kazandıracak siyasalar geliştirilmesi ve bununla ilgili kadın/erkek katılımlı eğitimler düzenlemesi gerekmektedir.
4-  Dernek yönetimlerinde kadınları daha fazla söz sahibi kılmak üzere kota uygulanmasına başlanmalıdır.
5-  Kadınlara yönelik bilinç yükseltme eğitimleri sadece dernek içi faaliyetlere yönelik değil, Çerkes kadınların kamusal ve siyasal alanda da daha fazla temsil edilmelerine yönelik olmalıdır.
6-  Dernekler, kız öğrencilere yönelik burslar sağlanmasını öncelikli hedefleri haline getirmelidir.
7-  Kadınların Türkiye’deki kadın örgütlenmeleriyle temaslarının, ortak etkinliklerinin ve dayanışmalarının artırılması yoluna gidilmelidir. Ayrıca Çerkes Kadın Kurultayı gerçekleştirilmeli, kadın buluşmalarının sayısı ve vesileleri artırılarak Türkiye’nin değişik bölgelerinden –hatta diğer Çerkes diasporalarından ve Kafkasya’dan gelen- kadınlar-arası deneyim paylaşımının ve dayanışmanın artması sağlanmaya çalışılmalıdır. Bu kurultay toplantılarının düzenli olarak devam etmesi ve bölgelerde de yapılması sağlanmalıdır.
8-  Çerkes kadınlarını tarihimizin görünmez figürleri olmaktan çıkarmak üzere, araştırmalar gerçekleştirilmeli, başarılı Çerkes kadınları ödüllendirilmelidir. Profesyonel iş yaşamlarında başarılı ve lider kadınların deneyimlerinin paylaşılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
9-  Nart akademisi gibi “Setenay Akademisi” de kurularak, genç Çerkes kadınları özellikle de toplumsal cinsiyet perspektifi ile entelektüel bilgi birikimi anlamında güçlendirilmelidir.
10- Çerkeslerin ortak kimliğinin temelini oluşturan Khabze’nin kadınlar lehine koruyucu olmak adına neden olduğu ayrımcılıklar ile onun içinde bulunduğumuz ataerkil kültür ile örtüşen kodlarının neden olduğu eşitsizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Bunun ilk akla gelen örneği, özellikle kırsal bölgelerde uygulanmakta olan ve kız çocuklarını mirastan mahrum bırakan uygulamanın gelenek ile meşrulaştırılması, bu eşitsizlik ve ayrımcılığa maruz kalan kadınların da istemenin “ayıp” olduğu kültürümüz nedeniyle buna seslerini çıkaramamalarıdır.

Adığe hohu:

Sıcak duygularımla sizi selamlıyorum
Kadınların bu ilk toplantısı
Güzel bir toplantı olsun
Bize iyilikler getirsin
Adığe hohu ile size seslenmek istiyorum
Bu kadınların ailesi hiçbir şeye ihtiyacı olmadan
Geleceğe baktığında doğruyu görerek
Yaptıkları işlerde sorunları çözerek
Kötülükleri güzelliğe dönüştürerek
Hastalık ve kötülüklerden korunarak
Kırgınlık ve ümitsizlik yaşamadan
Kötülükler hep arkalarında kalarak
Hangi yöne dönse istediklerine ulaşarak
Çocuklarının güzel günlerini görerek
Yaşlanıp ölene kadar mutlu yaşasınlar
Üzerinde durduğumuz dünya
İçinde yaşadığımız ülke
Arkamızda duran Anavatan barış içinde olsun
Barış için çalışsın
Kuraklık, kıtlık, savaş görmesin
Gökyüzümüz berrak
Yeryüzümüz yeşil olsun
Halklar birbirini anlasın
Biz de birbirimizi anlayalım
Kötü sözler aramıza girmesin
Kem gözler bize bakmasın
Birbirimize iyi niyetle bakalım
Birbirimize kırgınlığımız, küskünlüğümüz olmasın
Hatalarımız az olsun
Büyüklerimiz akıllı olsun
Yaşlılarımıza değer verelim
Gençlerimizi sevelim
Birbirimize değer verelim
Güzelliklerimizi paylaşalım
Birbirimizi dinleyelim
Yan yana dayanışma içinde olalım
Birbirimize kırgınlığımız olmasın
Değerimiz büyük
Gücümüz sonsuz olsun
Utancımız olmadan yaşayalım
Halkımızın bugünü, yarını mutlu olsun
Mutluluk ve güzellikle uzun yaşayalım
Adığe yaşamı ebediyen var olsun
Sağolun, varolun.
Huşt Emel

Abhazca sunulan konuşma:

Değerli arkadaşlar hepiniz hoş geldiniz!
Öncelikle bu organizasyonu hazırlayan ve emeği geçen tüm arkadaşları teşekkür etmek istiyorum.
Kadın nerede yaşarsa yaşasın, hayatı hiç kolay değil. Sorumluluklar çok fazla. O önce bir anne, bir eş, günümüzde para kazanan ve kariyer yapan bir kişi. Bunların hepsini beraber götürmek, hiç da kolay değil. Sorunlarımız çok fazla Bugünkü toplantımızda, en azından bir kaç sorunumuza çözüm bulmayı umuyorum. Tanrı yolumuzu açık tutsun!
Gunda Ankuab
 

Sayı : 2011 06

Yazarın Diğer Yazıları

Anadilde Jineps Gazetesi Eylül 2024 Sayısı Yayında

Değerli Jineps okurları, Anavatanda yayımlanan Adige Mak (АДЫГЭ МАКЪ), Adige Psale (АДЫГЭ ПСАЛЪЭ), Çerkes Heku (ЧЕРКЕС ХЭКУ) gazeteleriyle ortak hazırladığımız eylül sayımızı sizlerle paylaşıyoruz. İyi okumalar,

1 Eylül Dünya Barış Günü

1 Eylül, “Dünya Barış Günü” olarak sadece Türkiye ve KKTC’de, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen “Dünya Barış Günü” ise 21 Eylül’de tüm dünyada kutlanıyor.

Sancılı ve fırtınalı yaşamlar

Dr. Şerafettin Dönmez’in yazdığı, sancılı ve fırtınalı bir hayat hikâyesini anlatan “Denef” kitabı, Papirüs Yayınevi etiketiyle raflarda yerini aldı. Yayınevinin tanıtım yazısından... Benim kimliğimle kim, neden...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img