Duma yetkilileri 16 Mayıs’ta DÇB delegeleriyle Moskova’da bir toplantı yaptı. Toplantıya katılan delegelerin üzerinde çalışıp uzlaştığı bir görüşme planı olup olmadığı konusunda kaygılarım vardı. Bu kaygılarımı konu çok acil olduğundan bir internet sitesinde yayımlamıştım. (O site yöneticilerine teşekkür ederim.) Ve orada toplantının olası gündemi konusunda temsilcilerimize argüman olabilecek; Rusya Anayasasından yararlanabileceğimiz maddeleri, Rusya’nın altında imzası olan, BM’nin Yerli Halklar Hakları Deklarasyonunun giriş bölümünden bazı paragrafları ve değerlendirilebilecek bazı maddeleri tam alıntı yaparak, yine Rusya’nın imzaladığı kimi uluslar arası anlaşmalardan bahsetmiştim.
Görüşmeye katılan Türkiye temsilcisinin Kaffed’in sitesinde yayınlanan açıklamasından, ABD temsilcisinin konuyla ilgili yazılarından ve delege olmadığı halde bir biçimde toplantıda bulunan Zamir Shukhov’dan edindiğim bilgilere göre kaygılarım pek de yersiz değilmiş.
Tarihimiz ‘politikasızlık’larla dolu. Bu yüzden de kayıplarımızın çetelesi tutulamıyor bile. Politika üretmek konusunda dünya ve bizler eskiye oranla daha şanslıyız. ‘Politika üretmek’ elbette belli bir alt yapı gerektirir. Günümüzde hem profesyonel think-tank (stratejik ar-ge) kuruluşları var, hem de başta BM olmak üzere AB ve BM birimleri mevcut. Bunun dışında çeşitli bilimsel-akademik kuruluşların ürettiği argümanlar ve çalışmalar da işlerimizi çok kolaylaştırıyor. Bize de eski-yeni, önemli argümanları değerlendirmek kalıyor. Çerkeslerle ilgili çalışmalar yapan en küçüğünden en sorumlu birimine kadar herhangi bir kurumda görevde olanların, amatör ya da profesyonel her şahsın sıradan bir insandan daha sorumlu düşünmesi ve çalışması gerekir.
Toplantıyı yöneten RF Dış İlişkiler Komisyonu Başkan Yardımcısı, ilgili toplantının DÇB tarafından talep edildiğini belirtti. Böyle bir toplantı Rusların yönlendirmesiyle organize edilmiş bile olsaydı, daha ciddi bir ön çalışma yapılamaz mıydı? Ortak bir görüş ve görüşme planı oluşturulamaz mıydı? Toplantı öncesinde ne yazık ki bu oluşturulamadı.
Delegeler toplantı öncesinde Soçi’nin konumu, bizler için anlamı, olimpiyatların Soçi’de yapılmaması, anavatana dönüşle ilgili Rusya’da mevcut kanunların değiştirilmesi, soykırım, Yerli Halklar Hakları temelindeki haklarımız konularında bir mutabakat sağlayamadılar. Her delegenin istediğini söylemesi kararıyla toplantıya girildi. Sürenin kısıtlı olması nedeniyle delegelere çok kısa bir zaman verildi. Amerika’nın delegesi konuşmasını ve taleplerini İngilizce bildirdi, diğer tüm konuşmalar Rusça’ya tercüme edildi.
Delegelerin tümünün mutabık olduğu iki konu vardı: Diyasporanın dilini ve kültürünü kaybetmekte olduğu ve anavatana şartsız geri dönüş hakkının verilmesi. İsrail ve ABD temsilcileri soykırımın tanınmasını, Çerkes kültürünün ve ulusunun korunmasını ve şartlarının rehabilite edilmesini talep etti. Ürdün delegesi Ürdünlü Çerkes gençlerin “mezarlarımızın üzerinde olimpiyatların yapılmaması” talebini iletti. Tüm delegeler RF ile çalışacak bir komite oluşturulmasını da istediler.
Toplantının genel atmosferi olumluydu. Rus diplomatlar olgun ve olumluydular, geçmişteki savaşlarla ilgili bilgilerinin olduğunu ve olanları inkar etmediklerini belirttiler. Rus tarafı, bu toplantının direkt görüşmeler için yararlı bir başlangıç olduğunu, herhangi bir karar için erken olduğunu belirtti.
DÇB, taleplerle ilgili bir belgeyi daha sonra hazırlayıp yetkililere vereceğini bildirdi. Böylesi tarihsel bir görüşmede ne yazılacağını henüz bilmediğimiz bir belgenin toplantıda görüşülmemiş olması anlaşılır gibi değil. Üstelik görüşme talebinin DÇB tarafından geldiği halde, DÇB’nin ve temsilcilerimizin ortak bir hazırlık yapmamış olmaları…!!?? Ne denir????
Bu toplantının diyasporada asgari müşterekler veya ortak bir ‘politika’ oluşturulması yolunda bir tecrübe olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bence tüm delegeler, temsil ettikleri ülkelerde kendilerini seçen topluluğun en geniş kesimleriyle bu toplantıyı ve gelecekteki toplantıları görüşmeli ve tartışmalıdır. Çıkacak sonuçlar delegeleri yönlendirmeli, daha demokratik bir temsil ile sonuç almaya yönelik planlar oluşturulmalıdır. Rusya’nın resmi olarak görüşme kabul etmesi, konjonktürel olarak bir şeylerin istedikleri gibi gitmediğinin işaretidir. Bunların ne olduğunu bilmemiz ve politikalarımızı, söylemlerimizi, aktivitelerimizi daha ileri taşımamız gerekmektedir.
Gelecek toplantıların pratiğe geçirilebilecek kararların alınacağı toplantılar olması temennisiyle…
Ümit Duman
Sayı : 2011 06